Yeni Asya’nın davası

Yeni Asya’nın davası açık ve nettir:

İman ve Kuran hizmeti.

Risale-i Nurdaki imani ve Kurani hakikatleri muhtaç gönüllere ulaştırmak.

Cemiyetin İslami inkişafına vesile olmaya çalışmak.

İşte en öncelikli davamız bu.

Hiçbir mesele bu davamızın önüne geçemez.

Geçmemeli…

Hele ki siyaset…

Siyasi tercihler ve siyasi partiler ve siyasi cereyanlar hiçbir şekilde öncelikli mesele olamaz.

Elbette ki vatandaşlık hakları olarak bir siyasi görüşümüz var.

Bizler de bir siyasi tercihte bulunuyoruz.

Ancak;

Bu tercihten maksadımız siyaset değil.

Maksadımız:

Bir demokrasi ve hürriyet ortamının tesis edilmesi.

Zira bilinen bir gerçek ki:

Hürriyet ortamında manevi hizmetler de inkişaf ediyor.

Demokratlara verilen desteğin de amacı bu.

Demokratlardan beklentimiz:

Yani manevi hizmetlere engel olmamak…

Devlet gücünü dindarlar aleyhine kullanmamak…

Hürriyet zemini tesis ederek maddi ve manevi gelişmenin önünü açmak.

Bakınız Demokratların iktidarda olduğu yıllara:

1950 sonrası on yıla…

1965 sonrası bir beş yıla…

Ve demokratların kısmen iktidarda olduğu diğer yıllara…

Manevi hizmetler hep büyüyerek devam etmiş.

Risale-i Nur davası ise ülkenin gündeminde baş köşede olmuş.

İstibdat ve baskı zamanlarında ise hep tersi bir durum yaşanmış.

Şu son yirmi yıl buna açık bir delildir.

Bakınız iktidarda güya dindarlığı öne çıkaran bir siyasi parti var.

Umarsınız ki manevi hizmetler bunların zamanında zirve yapsın.

Ama ne gezer!..

Milleti dinden soğuttukları gibi, manevi hizmetlerin de önünü kestiler.

Mütedeyyin insanlar ve gruplar ya terörle, ya da hırsızlıkla anılır oldu.

Sebep ise açık:

Hürriyet ve demokrasi zeminin kaybolması.

Yerine tek adam rejimin tesis edilmesi.

İşte bizim de karşı çıktığımız durum bu.

Bu nedenle ısrarla Demokratlara ve demokratik görüşlere destek vermeye devam ediyoruz.

Şimdi de Demokratların içinde bulunduğu millet ittifakına…

Maksadımız da demokrasi ve hürriyet zeminin tesisi.

Ki böylece manevi hizmetler de inkişaf etsin.

Yoksa biz ne siyasetçiyiz…

Ne de siyasi bir maksat ve hedefimiz var.

Üstadın şu sözleri hep zihnimizin bir köşesinde dursun:

“Sakın dünya cereyanları, hususan siyaset cereyanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefrikaya atmasın.”

“Evet, bu zamandaki siyaset, kalbleri ifsad edip, asabî ruhları azap içinde bırakır. Selâmet-i kalb ve istirahat-i ruh isteyen adam, siyaseti bırakmalı.”

Bu günlerde siyasetin cazibesine kapılıp da biraz ileri giden kardeşlere duyurulur…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*