Yılmaz Güney efsanesi mi?

Hürriyet gazetesi’nde yayınlanan röportajda “Yılmaz Güney’in nasıl koca” olduğuna dair bir soru yöneltiliyor.

Eski eşi cevap veriyor:

“Beni merdivenlerde sırtında taşırdı. Çiçeksiz, hediyesiz eve gelmezdi. Etrafımda dört dönerdi. ‘Şu aptal kocanı seviyor musun?’ diye etrafımda dört dönerdi. Karısına yemekler pişirip yediren, bulaşık yıkayıp 40 çeşit meze yapan, İmralı’da hapisteyken bile ayrı geçirdiğimiz evliliğimizin her günü için 3180 adet çakıltaşı toplayan bir adam nasıl kötü koca olur ki?” (a.g.g.)
*
Yılmaz Güney’in belli çevrelerce hep büyütülen tabir yerindeyse “şişirilen” bir karakter olduğu düşüncesindeyim.

Evet, Türk sinemasında belli bir duruşu olan, yaptığı işi hakkıyla yapan bir aktördü.

Ama özel hayatında yaşadığı çalkantıları sanki bir “efsane”ymiş gibi millete yutturma çabaları gözden kaçmıyor değil.

Nedense, eski eşleri eğer medyada görünmek gibi bir hastalığa tutulsa, hemen Yılmaz Güney’le ilgili bir ayrıntıyı medyaya servis ediyor, böylelikle Güney üzerinden fayda sağlıyor. Yaşasa idi bu kadar konuşulmazdı emin olun.

Yeni kuşak Yılmaz Güney’in “efsanevî” yönünü lanse edildiği için diğer yönünü görmüyor, bilmiyor.
*
Peki Yılmaz Güney kimdir?
Bir bakalım:
Gerçek adı: Yılmaz Pütün’dür.

-İstanbul’da “On üç”adlı bir dergideki bir yazısı yüzünden hakkında dâvâ açıldı. Yazdığı yazının ismi “Üç bilinmeyenli eşitsizlik denklemi” idi.

-İstanbul’a İktisat Fakültesi’nde öğrenim görmek amacıyla geldi. Bu arada süren dâvâ sonuçlanmış 7.5 yıl ağır hapis, 2.5 yıl sürgün cezasına çarptırılmıştı.

-Dâvâ temyize gitti. Buna rağmen, 1.5 yıl ağır hapis ve 6 ay sürgün cezasına çarptırıldı. Ömür boyu kamu haklarından mahrum bırakıldı.

-Hapis cezası biten Güney, Konya’ya 6 aylık sürgün cezasını çekmeye gitti.

-12 Mart Muhtırası’ndan sonra gözaltına alındı. Nevşehir’e 3 aylık sürgün cezasını çekmeye gitti.

-Devrimcilere para yardımı yaptığı gerekçesiyle tutuklandı. Mahkeme sonucu 10 yıl ağır hapis ve sürgün cezasına çarptırıldı.

-Başbakan Bülent Ecevit’in genel affı ile serbest bırakıldı.

-Adana’nın Yumurtalık ilçesi hakimi Sefa Mutlu’yu öldürdü. 19 yıla mahkûm oldu.

-Isparta yarı açık cezaevinden izinli olarak çıktı.

-Fransa’ya kaçtı.

-Türkiye, Yılmaz Güney’in iadesi için Fransa’ya nota verdi.

-Yılmaz Güney vatandaşlıktan çıkarıldı.

Ve, son olarak kaldığı ülke Fransa’da kanserden öldü.

Özetle: Yılmaz Güney hayatının 12 yılını cezaevinde ve sürgünde geçirdi. 15 cezaevi gördü. Güney, Fransa’da iken Türkiye’de sonuçlanan dâvâlarda toplam cezası 100 yılı aşıyordu. (Türk Sinemasında İntiharlar ve Cinayetler, Agah Özgüç)
*

İyi bir eş mükemmel bir baba olduğu söylenen Yılmaz Güney öldürdüğü hâkim Sefa Mutlu’nun eşini ve evlâtlarını düşünmüş müydü, bilemem. Çünkü öldürülen hâkimin eşini merdivenlerde sırtında taşıyacak kocası olmadı. Eşine yemekler pişirip elleriyle yediremedi. Ona çiçekler alamadı.

Bu yazı, Fatoş Güney’in evliliğinin her günü için çakıltaşı toplayan bir adamın “Nasıl kötü koca olabilir ki?” sorusuna  bir hayret yazısıdır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*