Yirmi beş sene önce de böyle olmuştu

Image
“Bu sene kış olmadı, gelmedi” diyenlere biz, “Cenâb-ı Hakk’ın işi ve hikmeti hiç belli olmaz. ‘Mart kapıdan baktırır’ derler ya, ‘Mart gelsin de bir bakalım’ ne oluyor?“ diyorduk. Çünkü, bundan yirmi beş sene önce de buna benzer bir hadise yaşamıştık. Biraz da onu hatırladığımızdan öyle söylüyorduk.

Yanılmıyorsam, 1986 senesinin 5–6 Mart tarihleriydi. O zaman Balıkesir’de çalışıyorduk. O sene de böyle, kış mevsiminde pek kar yağmamıştı. Fakat Mart ayının ilk haftasında bastırıp yağan kar ve neticesinde de üç hafta kadar devam eden bir soğuk ve karlı havayla karşılaşmıştık. O gün biz Balıkesir’den, rahmetli Hasan Aktunç ağabeyin de içinde olduğu bir grup arkadaşla, Dursunbey kazasına sohbete gitmiştik. Âniden bastıran kar ve fırtına neticesinde akşam zor dönebilmiştik.

Köy Hizmetleri il müdürlüğünün beş yüz civarında personel ve bir o kadar da makinelerinin sevk ve idaresini yapan bir birimin başında idareciydik o zaman. Ertesi gün dairede; kapanan köy yollarının açılması için çalışma yaparken, içeriye birkaç kişi girdi. Meğer tanınmış bir otobüs firmasının şoför ve yolcularındanmış gelenler. “Otobüsümüz şarampole yan yattı, yolcular zorda, yardımınız için geldik” dediler. İş yerimiz Balıkesir’in çıkışında, Bursa devlet yolu üzerindeydi. Normalde bizim teşkilatın yaptığı işler arasında, böyle bir iş yapmamız uygun değildi. Ama vatandaşlar yolda kalmıştı. Bu şekildeki işlerde biz bazen, usûllere pek bakmadan, vatandaşın menfaatine uygun karar alıp, kendi inisiyatifimizi kullanarak iş yapıyorduk. Burada da öyle yaptık. Personelimize, oraya bir greyder (yol yapım ve kar açma makinesi) yollamalarını söyleyip, işin başına da biz gittik. Fakat gönderdiğimiz greyder de, otobüsü çekerken kara battı. Yolcular falan telaşta tabii. Bir tane daha makine getirmelerini söyledim ve çift makine ile biri önden, biri arkadan otobüsü çekerek, lastikleri üzerinde doğrultup yola çıkardık. O otobüs personeli ve yolcularının, teşekkür ve duâları hâlâ gözümüzün önüne gelir. Tabii biz de, “İnsanların hayırlısı, insanlara faydalı olandır” hadis-i şerifi mucibince, özellikle de yolda çaresiz kalan insanlara yaptığımız yardımdan dolayı çok sevinmiştik bu işe.

İşte, yirmi beş sene önce başımızdan geçen bu hadiseyi hatırladığımız şu âniden bastıran son Mart kışına kadar, kış ayları olan Aralık, Ocak ve Şubat aylarında bu kadar kış olmamıştı. Bir türlü zamanında gelmek bilmeyen(!) kış için hava tahminleri de maalesef tutmuyordu. Burada bizim de dikkatimizi çekiyordu, “Yahu” diyorduk, “Her ne kadar ilim de olsa, Cenâb-ı Hak’la anlaşmanız mı var? O istemedikten sonra, sizin tahminlerinizi de boşa çıkarır elbette” diyorduk. Tabii bu meteorologların ilimleri de; âlem-i gaybta iken değil, âlem-i şehadete çıkınca ancak tahmin sûretinde tezahür ediyordu. Yani görünmeyen âlemde iken değil; o tabiat hadiseleriyle ilgili zerreler emr-i İlâhî ile görünen âleme doğru yola çıktığında bilinebiliyordu—ki o da yine irade-i külliyeye, yani Cenâb-ı Hakk’ın iradesine bağlı bir şeydi, kesin değildi tabii.
Batı bölgelerimizde bulunan birçok beldede ağaçlar tomurcuklanmış, bazıları çiçek dahi açmıştı. Hatta bazı yerlerde çağla dahi çıkmıştı. Ama işte, Rabbimizin emri, ilkbaharı biraz daha tehir etmişti. Bu şekilde belki de, birçok ağacın erken çiçek açarak, sonradan soğuğa maruz kalması neticesi meydana gelebilecek bir meyve alamama durumuna karşı, böyle tecellî ettirmişti iradesini. Yüce Allah’ım, Merhametlilerin en Merhametlisi, Erhamü’r-Rahimîn…

Image

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*