‘Yüz elimiz de olsa, ancak nura kâfi gelir’

alt

Nur Talebesinin bazı özelliklerini, Risale-i Nur’dan istifadeyle, sıralamaya çalıştık. Beraberce takip edelim:

* Nur Talebesinin yegâne işi, birinci görevi Risale-i Nur’u okumak, anlamak, yaşamak ve yaymaktır.

* “Bütün kuvvetimizle nura sarılmaya mecburuz.” (Bediüzzaman, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 96.)

* “İki elimiz var. Eğer yüz elimiz de olsa, ancak nura kâfi gelir.” (Bediüzzaman, Lem’alar, s. 107.)

* “Risale-i Nur, kendi sadık ve sebatkâr şakirtlerine kazandırdığı çok büyük kâr ve kazanç ve pek çok kıymettar neticeye mukabil fiyat olarak, o şakirtlerden tam ve halis bir sadakat ve daimi ve sarsılmaz bir sebat ister.” (Bediüzzaman, Kastamonu Lahikası, s. 88.)

* Nur Risaleleri, Kur’ân-ı Kerîm’in nur deryasından alınan berrak katreler ve hidayet güneşinden süzülen billur huzmelerdir. Binaenaleyh, her Müslüman’a düşen en mukaddes vazife, imanı kurtaracak olan bu nurlu eserlerin yayılmasına çalışmaktır. Zîra, tarihte pekçok defalar görülmüştür ki, bir eser nice fertlerin, ailelerin, cemiyetlerin ve sayısız insan kütlelerinin hidayet ve saadetine sebep olmuştur. (Asa-yı Musa, s. 253.)

* Nasıl ki, cesur bir kumandan yüzlerce askere lisan-ı haliyle cesaret verir ve nokta-i istinad olursa; aynen öyle de Risale-i Nur şahs-ı manevîsinin mümessili olan Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri başta olarak, tahkîki iman dersleriyle imanları kuvvetlenen yüz binlerce, şimdi milyonlarca Nur Talebeleri, ehl-i imana bir nokta-i istinattır. (Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, s. 146.)

* “Risaletü’n-Nur hakaik-i İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor…”, “Kat’î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki, imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkiki yapmanın en kısa ve en kolay yolu Risaletü’n-Nur’dadır. Evet, on beş sene yerine on beş haftada Risaletü’n-Nur o yolu kestirir, iman-ı hakikîye isal eder…”, “Kur’ân ve Kur’ân’dan gelen Resailü’n-Nur bana kâfi geliyorlardı. Birtek kitaba muhtaç olmadım, başka kitapları yanımda bulundurmadım… Elbette siz, yirmi derece daha ziyade muhtaç olmamak lâzım gelir.”

* Ey kardeşlerim!.. Bize tecavüz eden hadsizdirler. Mesleklerinde, elbette çok mühim ve bizim de malımız hakikatler var. O hakikatlerin intişarına bize ihtiyaçları yoktur. Binler o şeyleri okur, neşreder adamları var. Biz onların yardımlarına koşmamızla, omuzumuzdaki çok ehemmiyetli vazife zedelenir ve muhafazası lâzım olan ve birer taifeye mahsus bir kısım esaslar ve âli hakikatler kaybolmasına vesile olur. (Bediüzzaman, Kastamonu Lahikası, s. 52-53.)

Ehl-i iman ve İslâm içerisinde kim olursa olsun, hizmetlerini takdir ve tebrikle beraber, mesele “Risale-i Nur Talebeliği” olduğunda, onlara bu gibi ölçüler çerçevesinde bakarız, bakmalıyız.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*