Zamlardan sonra gel de Demirel’i arama

Takriben bir sene evvel, bu sütunlarda “Zam, zam zam… ucuzluk ne zaman?” başlıklı bir makale yazmıştık.

Üzerinden bir sene geçtikten sonra, o makale aklıma geldi de bugünkü kazık zamlardan sonra kendimi tebessüm etmekten alamadım.

Bu ne yaaa? “Adalet ve kalkınma”, oldu “Adaletsiz ve batırma”. Evet, adaleti uçurdular, milleti de yapılan şu yüzde yüz zamlarla batırdılar. Yazık değil mi bu millete? Ne yaptınız, nerede hata yaptınız da bu işler böyle oldu?

Her şeyin fiyatı bir sene içinde iki misline çıktı. Çalışanların maaşları hariç tabiî. Hele şu en son yapılan elektrik ve doğal gazdaki kademeli kazık zammının ise anlatılacak bir tarafı yok. Neymiş efendim? “Dar gelirli vatandaşı düşünerek, onlarda kademeli fiyat ayarlaması (yâni, büyük zam kazığı) yaptık”mış.

Nasıl dar gelirliyi düşünmekmiş o? Elektrikte birinci kademe limiti aylık 150 kw/saat olarak ayarlanmış. Eeeee, ondan fazla kullanılırsa ne olacak? Yüzde elli zamlı olacak. Onunla da kalmıyor, onun da bir limiti var, onu aşan da daha başka zamma tâbî olacak.

Yahu, milletle dalga mı geçiyorsunuz siz? Bu asırda buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın, bulaşık makinesi artık köylerde bile kullanılıyor. Zaten onların aylık sarfiyatı o miktara yakın. Şofben, kombi ve diğer elektrikli aletleri vatandaş kullanmasın mı? Lâmba yakmayıp karanlıkta mı otursun? Yoksa millet dağlara çekilip, mağaralarda mı yaşasın? Aklınız sıra tasarruf yaptıracaksınız. Ama olmuyor işte. Onlarla tasarruf olmaz! Yapacaksanız, sizin yaptığınız ve milletin paralarından yapılan, debdebeli, gösterişli harcamalardan vaz geçip, onlarla tasarruf yapın.

40-50 sene evvel, ihtilâlcilerin ve Ecevit’li CHP hükümetlerinin yaptığı böyle kazık zamlara rahmetli Demirel şöyle söylerdi: “Bunlar vatandaşa hayatı, yaşamayı lüks sayıyorlar!” Aynen şimdilerde olduğu gibi… Demirel, şimdi bu zamanda, o zamanki hâliyle olsaydı ne yapardı acaba? “Gök kubbeyi başlarına mı geçirirdi?” yoksa beceriksizliklerinden dolayı “Beceremiyorsanız çekin gidin! Milletin önünü açın, milletin önüne sandığı getirin!” mi derdi?

Hakikaten, Demirel rahmetli, şimdi olsaydı milletini de arkasına alıp, bunlara öyle bir muhalefet yapardı ki nereden geldiklerini bilmezlerdi.

Aldatmakla iş görme vasfı,  kimlere aittir? Varın, onu da siz söyleyin.

BİR VEFAT DAHA

80 ihtilâl-i hâinânesinin, Nur Cemaatine vurduğu büyük iftirak darbesinden evvel, hatırlayanlarınız varsa, Yeni Asya’da çıkan, reklâm -ilânlarda, Ağrı- Patnos’tan “Şahinler Ticaret” diye, bir lâstik bayii reklâmı çıkardı.

Patnos’taki Nur hizmetleri denilince, akla ilk gelen bu “Şahin” ailesinin babaları Hacı Ensâri Ağabeyimizin de vefat haberini aldık.

Sülâlece Nur Talebesi olan bu ailenin büyük babaları Kerem Şahin, Patnos Belediye Başkanlığı ile DP ve AP milletvekilliği yapmış bir zattı. İşte, Ensâri Ağabey de onun oğlu idi. Ankara’da, 70’li senelerde, mühendislik tahsilimizi yaptığımız zaman, beraber okuduğumuz Necati Şahin ve sonradan Bursa’ya geldiğimizde bir arada bulunduğumuz; Kasım, İhsan, Adnan, Said, Rahmi ve Muhammed kardeşlerin de babası idi.

Hacı Ensâri Ağabeyle ilk defa, 1976 Van Mevlidi için Erzurum üzerinden Van’a geçerken uğradığımız Patnos’taki dükkânında tanışmıştık. Ondan sonra da Bursa’da ara-sıra görüşüyorduk. Çok mübarek, ihlâslı, güler yüzlü, kimseyi incitip kırmayan, mütevazı, beyefendi ve ehl-i hizmet bir ağabeyimizdi.

Allah rahmet eylesin. Makamı- mekânı, Cennet olsun inşâallah! Akrabalarının ve sevenlerinin başı sağ olsun.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*