Yunus Suresi 61. ayet Elmalılı Meali:
“Hangi işi yaparsan yap, Kur’ân’dan ne okursan oku, ne işte çalışırsan çalış, unutmayın ki, siz ona dalıp gitmişken, biz sizin üzerinizde şahidiz.
Ne yerde, ne de gökte zerre kadar hiç bir şey Rabbinin gözünden kaçmaz. Ne zerreden daha küçük, ne de ondan daha büyük! Ancak bunların hepsi apaçık bir kitaptadır.(Yunus Suresi, 61)”
Aynı ayet Diyanet Mealinde ise şu şekilde izah ediliyor:
(Ey Muhammed!) Sen hangi işte bulunursan bulun, ona dair Kur’an’dan ne okursan oku ve (ey insanlar, sizler de) hangi şeyi yaparsanız yapın, siz ona daldığınızda biz sizi mutlaka görürüz. Ne yerde, ne de gökte, zerre ağırlığınca, (hatta) bu zerreden daha küçük veya daha büyük olsun, hiçbir şey Rabbinden uzak (ve gizli) olmaz; hepsi muhakkak apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yazılı) dır.”
Bu ayet-i kerimede geçen zerreden küçük ve büyük tabiri boyut açısından mühim sırlar ve işaretler ihtiva ediyor. Esasında boyutların izafi olması ile birlikte, kainatta çok çeşitli bir boyut silsilesi olduğunu ve bu boyutlarda çeşitli mahlukların yaşadıklarına ve hayat sahibi olduklarına da işaret ediyor.
Bizler bu boyutlara kendi açımızdan bakarsak küçüğe ve büyüğe doğru bir sıralama yapılabilir. Öncelikle yaşadığımız boyuttan aşağıya doğru bakıyoruz: Metreyi bir birim olarak kabul edersek, ilk karşımıza çıkanlar bir iki metre boyutundaki canlılar, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar ve otlardır. Ondan biraz daha küçüğü böcekler, sinekler, çeşitli gözle görülmeyen canlılardır. Metrenin binde birine indiğimizde çeşitli bakteri ve böcekler. Biraz daha derinlerde virüsler, çeşitli dalga boylarına sahip ışınlar. 10 -8 boyutuna indiğimizde ise hücre çekirdeği, DNA ve kromozomlar. Bu boyuttan biraz daha incesi ve aşağısı ise moleküllerdir. Ardından atomlar geliyor. Yaklaşık boyut ise 10 -9 gibi bir rakam. Bundan sonra atom çekirdeği geliyor. Yaklaşık çap 10 -13 cm. Sonrasında ise nötronlar, protonlar. Bunları ise kuarklar takip ediyor. Peki nereye kadar? Planck uzunluğu olan kuantlaşma aralığına kadar. Bu da 10 -35 cm ediyor. İşte bu değer bu gün için insanlığın ulaşmayı tahmin ettiği en küçük boyut olarak biliniyor. Bundan sonra ne var? Bu ve benzeri sorulara verilecek cevap ise kainatın diğer boyutu ile alakalı. Öyle ise şimdi de insandan sonraki büyük boyutlara kısaca bir göz gezdirelim.
Evet, insandan büyüğe doğru bir boyut turuna çıkar isek ilk önce büyük ağaçlar, iri hayvanlar ve büyük yapılar ile karşılaşırız. Sonra dağlar, göller, denizler ve kıtalar gelir. Dünyamız, gezegenler, güneş ve ay. Boyut yaklaşık10 9 metre. Ardından binlerce yıldız gelmekte. Boyut yine yükseliyor. Yıldız kümeleri, nebulelar. Boyut ise 10 15 gibi bir rakam. Bundan sonra galaksiler. Binlerce galaksi. Saysız yıldız kümeleri, uçsuz bucaksız kainat. Hubble teleskobunun görebildiği sınır ise 10 27 rakamı. Daha öteler görülemiyor. İşte en büyük ile en küçüğün birleştiği nokta nur alemi, melekut alemi, her yeri kaplayan sınırlarını akıl ve fikrin tahmin edemediği bir alem.
Nurlarda, “… maddenin küçülüp inceleşmesi nispetinde âsâr-ı hayat tezâyüd ediyor, nur-u ruh teşeddüt ediyor. Güyâ madde inceleştikçe, bizim maddiyâtımızdan uzaklaştıkça, ruh âlemine, hayat âlemine, şuur âlemine yaklaşıyor gibi, hararet-i ruh, nur-u hayat daha şiddetli tecellî ediyor.(Sözler, s.470)” diye tanımlanan alem.
Ancak Allah tarafından bilinen bir büyüklük ve genişlik.. İşte meseleye sadece insan açısından baktığımızda böyle bir boyut kavramı ortaya çıkıyor. Zaten Kuran da insana hitap ettiği için bir açıdan insan zerre büyüklüğünde bir boyuta sahip oluyor. Dikkat edilirse insanlığın ilmi olarak tespit ettiği büyüklük ve küçüklüğün tam ortasında insan vardır. Allah’ın nazarında her bir mahluk bir zerre mahiyetinde olabileceği gibi, insan da bir zerre özelliği taşıyabilir. Elbette ki, Allah’ın nazarında her bir mahluk bir zerre mahiyetinde görülür. Çünkü her bir mahluktan küçük veya büyük boyutlar her zaman vardır ve aklen de mümkündür.
1 Geri Dönüşüm