Bediüzzaman ve Kostroma Camii

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in 5.5.17’de Kostroma Camii açılışında okuduğu hutbede Bediüzzaman’dan bahsettiği cümleler şunlardı:

“Aralarında büyük İslam âlimi, İslam mütefekkiri Bediüzzaman Said Nursî’nin de bulunduğu 400’ü aşkın Müslüman Türk askeri bu topraklara geldi, kaldı, yaşadı, Tatar Müslüman kardeşlerine sığındı ve sonra bazıları vatanlarına dönebildi, bazıları ise bu topraklarda şehit oldu. Bediüzzaman buradaki çocuklara Kur’an ve iman hakikatlerini anlattı.”

***

Üstadın Bitlis müdafaasında Ruslara esir düştükten sonra Kosturma’ya gönderiliş serencamı Tarihçe’de (s. 125) ve Kosturma hatıralarından biri 26. Lem’a’nın (İhtiyarlar Risalesi) 9. Rica’sında (Lem’alar, s. 361), Rusya’nın şimalindeki bazı anekdotlar da (Lem’alar, s. 441) ile Şualar’daki (s. 352) “Haksıza yardım” mektuplarında ve Rus kumandana ayağa kalkmama hadisesinin anlatıldığı Ehl-i Sünnet makalesinde (Şualar, s. 549) okunabilir.

***

Üstadın Kosturma’da kaldığı Tatar Camiinin izleriyle ilgili olarak 1991’de oralara gidilerek yapılan tesbitlerin yer aldığı ve Han Yayınları tarafından kitaplaştırılan “Üstadın Kosturma Esaret Günleri” adlı kitapta, Üstad oradayken onu gören ve hatırlayan yaşlı Tatar teyzeyle yapılan görüşme de aktarılıyor.

88 yaşındaki Hayrünnisa Teyze tercüman aracılığıyla sorulara cevap verirken diyor ki:

“Adını hatırlamıyorum, ama onu çok gördüm. Uzun boylu, kara başlıklı, heybetli bir adamdı. Zor (büyük) kişiydi. Mescitte kalıyordu. Ben küçük olduğum için heybetinden dolayı çekinirdim. Ama buradaki bütün adamlar onu yahşi görür ve severlerdi.”

Kitapta, Üstadın kaldığı caminin 1953’te, kıyıdaki birçok evin de yıkılmasına yol açan Volga taşkınında yıkıldığı bilgisi aktarılıyor.

Yıkılan caminin yerine Kosturma merkezinde yenisinin inşası, bu ziyaretin yapıldığı 1991’de gündeme getirilmiş; merhum Mustafa Sungur Ağabeyin de yoğun gayretleriyle başlayıp devam eden inşaat 2013’te büyük ölçüde tamamlanmış. Bu süreçte babası gibi ciddî katkıları olan Muhammed Nur Sungur diyor ki: “Keşke caminin adı, başından beri konuşulduğu gibi Said Nursî olsaydı…”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*