Gayba (ahirete) iman

İman esasları içerisinde, ahirete imanın ayrı bir yeri ve özelliği vardır. İnsanlar, bu ayrıcalığı ifade edemeseler de hissiyatlarında ve dünyalarında, onu ayrı bir yere koyarlar. Bu durum, ahirete imanın, insanların hissiyatlarının arasında ayrı bir yerinin olduğunu, bütünlük içinde bir farklılığın bulunduğu hissini vermektedir. Bunun sebebi, ahiretin, müşahede ettiğimiz, gözle gördüğümüz âlemin dışında olmasından kaynaklanmaktadır. Beş duyumuzla, bu gayb âlemi hakkında çok sağlıklı bir bilgi edinme imkânımız yok gibi gözükmektedir. Bundan dolayı da, âhirete iman, “gayba iman” olarak öne çıkmaktadır. Beş duyu ile değil, ancak duygularla bunları anlamak mümkündür. Akıl ve ilimle anlaşılması imkân dâhilindedir. Şayet aksi olsaydı, yani anlaşılmaz olsaydı, o zaman iman etmekle mükellef tutulmazdık.

Burada, gaybın ne demek olduğu üzerinde biraz durmak gerekmektedir.

İçinde yaşanılan zamana göre düşünüldüğünde geçmiş ve gelecek bizim açımızdan gayb sayılır. Bunları beş duyumuzla idrak edemiyoruz. Ancak akıl ve ilim yoluyla geçmiş ve gelecek hakkında elde edebildiğimiz kadarıyla bilgi ve fikir sahibi olabilmekteyiz.

Beş duyumuz açısından gayb olan şeylerin birçoğu duygular tarafından, mesela bilgi itibariyle idrak edilebilmektedir. Onlar açısından düşünüldüğünde üstü örtülü ve anlaşılmaz olmaktan çıkmaktadır. Beş duyumuzla algılayamayıp da bilgimizle anladığımız birçok şey vardır.

Âhiret hakkındaki bilgilerimiz de bu türdendir.

Ayrıca, içimizden biri, oraları gözleri ile görmüş ve gelip bize haber vermiştir. Ona sonsuz bir itimadımız vardır. O, gittiğini, gördüğünü gelip bize anlatmıştır. Ona olan itimadımızdan dolayı, görmüş gibi kabul eder ve inanırız. Çünkü o, ne söylemişse doğru söylemiştir. Yani, gayba iman, bilgimizin ve görgümüzün dışında olana körü körüne bir bağlanma değildir. Bizim için gayb olanı, bizden olup da görenler vardır. İnsanlık olarak düşündüğümüzde o görülmüş bir meseledir. Yani, peygamberimiz (asm) tarafından bunlar müşahede edilmiştir. O’nun penceresinden bakıldığında, bunlar gayb olmaktan çıkmıştır. Gayb olması sadece bizim açımızdandır.

Geçmiş ve gelecek, bugün yaşayanlar için gayb olsa da geçmişte ve gelecekte yaşayanlar için onlar bugün sayılır. Yüz sene öncesi bize göre gayb iken yüz sene önce yaşayan için şimdiki zaman sayılmaktadır. Yüz sene sonrası da o zamanda yaşayacaklar için içinde yaşanılan zaman olacaktır. Gayb da içinde bulunulan şartlara göre farklılık göstermektedir.

Mü’minlerin özelliklerinden birisi de gayba iman etmeleridir. ( Bakara Suresi, 2/3) Benim için âhiret, cennet gibi meseleler “gayb” olarak gözükmektedir. Ancak, benim peygamberim, oraları görmüş, oranın durumu hakkında bizleri bilgilendirmiştir. Bu bilgiye istinaden samimi bir kalb ile onları kabul etmek gerekmektedir.

İman esasları içinde âhirete iman önemli bir köşe taşıdır. Göz önünde cereyan eden hadiselerden olmadığı için anlaşılması biraz zordur. Bu konuyu, İslam dünyasında en etkili bir şekilde anlatan Risale-i Nur Külliyatı olmuştur. İbn-i Sina gibi bir dâhinin, akıl bunu izah edemez dediği böyle önemli bir konuyu herkesin anlayacağı bir kolaylık içinde bizlere izah ettiğinden dolayı Ona ve müellifine şükran borçlu olduğumuzu düşünüyorum.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*