İslâmın ilme katkısı

Yarın başlayacak ve İstanbul’da üç gün sürecek ilmî bir toplantıda “Kur’ân, sünnet ve modern bilimler” konuşulacak. Cevahir Otel’de düzenlenecek olan “Uluslararası Kur’ân, Sünnet ve Modern Bilimler Sempozyumu”, seri konferanslardan biri. Daha önce farklı ülkelerde 9 defa yapılmış, İstanbul’daki toplantı benzer toplantıların 10’uncusu olacak.

 

“Kur’ân ve Sünnette Bilimsel Mu’cizeler Üzerine Uluslararası Komisyon” ve “Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Araştırmaları Merkezi”nin (İSAM) ortaklaşa düzenlediği bilimsel toplantıya 600’ün üzerinde tebliğ ulaşmış. Yapılan inceleme sonunda bu tebliğlerin 66 tanesinin sempozyumda sunularak tartışmaya açılması kararlaştırılmış.
Sempozyumu düzenleyen kuruluşlardan biri olan İSAM’ın başkanı Prof. Dr. M. Akif Aydın, toplantıda İslâm tıp tarihindeki gelişmelerin de ele alınacağını hatırlatarak, hadis-i şeriflerde tavsiye edilen ‘az yemek ve bulaşıcı hastalıklardan uzak durmak’ tavsiyelerini örnek olarak zikretti.
“Kur’ân ve Sünnette Bilimsel Mu’cizeler Üzerine Uluslararası Komisyon” (International Comission on the Scientific Signs in Qur’an and Sunnah) Başkanı Prof. Dr. Abdullah b. Abdülaziz el-Muslih de, Müslüman ilim adamlarının bütün dünyaya ışık saçtıklarına dikkat çekti. Prof. el-Muslih, İslâmın doğru anlaşılması için böyle çalışmaların önemli olduğunu, bu yolla gençlerin ‘doğru İslâm’ı öğrenebileceğini söyledi. Prof. el-Muslih’in bu tesbiti üzerine, toplantı sonrasında, Bediüzzaman Hazretlerinin “Eğer biz, doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan (diğer dinlere mensup olanlardan) fevc fevc (İslâma) dâhil olacaklardır” şeklindeki tesbitini hatırlatıp değerlendirmesini rica ettim.
“Said Nursî’nin ‘doğru İslâm’ tesbiti çok orijinaldir” diye cevap veren Prof. el-Muslih, “Ben Üstad Said Nursî’yi ve eserlerini tanıyorum, okudum ve çok istifade ettim. Onun 1. Said ve 2. Said dönemi vardır. Sizler, yani onun eserlerinden istifade edenler de bir bakıma onun 3. Said hayatını devam ettiriyorsunuz. Ben o tesbitten de haberdarım. Onun eserlerinden çok istifade ettim” şeklinde konuştu.
Müslüman ilim adamlarının ilmî gelişmelere yaptığı katkılar inkâr edilemez. Zaten böyle bir katkı olmamış olsa, mesela Osmanlı Devleti 600 yıl dünyaya hem de adaletle hükmedebilir miydi? Aynı şekilde Avrupa’nın göbeğinde bir Endülüs medeniyeti kurulabilir miydi?
Ne yazık ki bu katkılar genç nesillerce yeteri kadar bilinmiyor. Bu çalışmaları tanıtıcı gayretlerin ortaya konulamadığı da inkâr edilemez bir ihmalimizdir. Bu vesile ile “Kur’ân’dan Tekniğe” ve “Müslüman İlim Öncüleri Ansiklopedisi”ni hazırlayan ve kültür dünyamıza hediye eden yazarımız, merhum Şaban Döğen Ağabeyimizi de rahmetle hatırlamak lâzım. Türünün ilk çalışmaları arasında yer alan bu eserleri, daha sonra yapılan benzer çalışmalar takip etti.
Yine bu vesile ile Müslüman ilim adamlarının çalışmalarını bütün dünyaya tanıtan, bu uğurda müzeler kuran Prof. Dr. Fuat Sezgin’i de anmak lâzım. Çalışmalarını Almanya’da sürdüren Prof. Dr. Sezgin, “İslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi”nin İstanbul Gülhane Parkı’nda açılmasına vesile oldu. Bu müzeyi hem kendimiz gezelim, hem de gençlerin gezmesini temin edelim ki, bazı komplekslerden kurtulabilelim.
Üç gün sürecek olan “Uluslararası Kur’ân, Sünnet ve Modern Bilimler Sempozyumu”nun ‘doğru İslâmın anlaşılması’ hedefine katkı yapmasını temenni ederiz.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*