Okumak için hapis ve işkenceyi göze alan Nurcular…

Bu çağda bile Bediüzzaman’ı ve onun şahsında İslâm hakikatlerini, Müslüman âlimleri, müçtehid ve müceddidleri karalama kampanyasını devam ettiren ve bunun için yeni versiyonları gündeme süren çevreler var, ne yazık ki.

Yine bu çevreler, internette gezen bir videoda aşağıdaki ifadelere yer vermişler. Bir okuyucumuzun konuyla ilgili bir şeyler yazmamızı rica etmesi üzerine bu mevzuya değinmek istedik. İlgili videoda yer alan ifadelerden bir kısmı şöyle: “Said Nursî ve Risaleleri, taraftarlarınca kutsal olarak ilan edilmiş, halka da böyle lanse edilmiştir. Nurcular için Said Nursî’nin kutsallaştırılması pek de zor olmamıştır. Çünkü insanların çoğu okumayı ve araştırmayı sevmez. İşte bu sebeple Said Nursî ne diyor, dedikleri İslâm’a aykırı mı, uygun mu, değil mi, bir araştırmaya girilmeden Said Nursî kutsal adam ilân edilmiştir…”

7’den 70’e, çocuklardan, gençlerden, orta yaşlılardan, ihtiyarlara kadar, ayrıca fizik, matematik, jeoloji, biyoloji, psikoloji, sosyoloji, tarih vs. her ilim dalından takipçisi, okuyucusu olan Risale-i Nur, nasıl olur da “okumayı, araştırmayı sevmezler” grubuna sokulur ki?

Diğer taraftan, dünyada, Kur’ân’dan sonra en çok basılan, sistematik olarak en çok okunan, en çok satılan, 50 civarında dile çevrilen Risâle-i Nur’un okuyucuları nasıl olur da “okumayı, araştırmayı sevmezler” diye yaftalanırlar.

Kur’ân’ın “Oku!” emrini Türkiye’nin, İslâm âleminin gündemine sokan…

Risâleleri okuduğundan dolayı takibata uğrayan, mahkemelerde süründürülen, nezarete, hapse atılan, işkence edilen insanlar nasıl olur da “okumayı” bilmemek, sevmemekle itham edilebilirler?

Hakkında yüzlerce araştırma yapılan, yüzlerce kitap yazılan, yüksek lisans ve doktora tezlerine mevzu olan…

Keza, hakkında onlarca araştırma merkezi, enstitüler açılan Bediüzzaman ve Risâle-i Nur hakkında böylesine sığ iddiâlarda bulunmak, cehaletin karesi ile çarpımına eşit değilse nedir?

Bu hususta Bediüzzaman, dünya çapında bir ölçü verir:
“Hiçbir müfsid ben müfsidim demez. Daima sûret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hattâ benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim. Veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyleyse, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz…” (Münâzarât, s. 49)

100 seneyi aşkındır bütün âlimler, şeyhler, hocalar, profesörler, hatta şeyhülislamlar, Bediüzzaman’ı, Risâle-i Nur’u mihenge vuruyor. Tek bir cümlesini Kur’ân’a, Sünnet-i Seniyyeye, Ehl-i Sünnet vel-Cemaat akidesine, akla ve mantığa aykırı bulmamışlar.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*