Tefekkür gafleti izale eder

Image

Tefekkür gafleti izale eder. Dikkat, teemmül, evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvâlinde tefekkür ettiğin zaman, derinden derine tafsilâtla tetkikat yap.

İ’lem eyyühe’l-aziz!

Tefekkür gafleti izale eder. Dikkat, teemmül, evham zulümatını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususî ahvâlinde tefekkür ettiğin zaman, derinden derine tafsilâtla tetkikat yap.

Fakat âfakî, haricî, umumî ahvâlâta teemmül ettiğin vakit, sathî, icmâlî düşün, tafsilâta geçme. Çünkü icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik tafsilâtında yoktur. Hem de âfakî tefekkür, dipsiz denize benziyor, sahili yoktur. İçine dalma, boğulursun.

Arkadaş! Nefsî tefekkürde tafsilâtlı, âfâkî tefekkürde ise icmâlî yaparsan, vahdete takarrüb edersin. Aksini yaptığın takdirde, kesret fikrini dağıtır. Evham ise havalandırır, enâniyetin kalınlaşır. Gafletin kuvvet bulur, tabiata kalb eder. İşte dalâlete isâl eden kesret yolu budur.

İ’lem eyyühe’l-aziz!

İnsan ne kadar cahil ve gafildir! Ne kadar yolunu şaşırmış, nefsine zarar veriyor! Dokuz vecihle menfaati muhakkak, yalnız bir vecihle zararı mevhum olan büyük bir hayr-ı azîmi terk, dalâleti irtikâp eder. Evet, Sofestaînin bir şüphesi için, binlerce menfaat delilleri olan hidayeti terk ediyor.

Halbuki insan çok vehham, ihtiyatlı olduğuna nazaran, dünyevî bir işte onda bir zarar ihtimali varsa içtinab eder. Âhiret işi olursa, onda dokuz zarar ihtimali olduğu halde, içtinab etmez. İşte cehalet bu kadar olur!

İ’lem eyyühe’l-aziz!

Ruh-u insanî gayr-ı mütenahî ihtiyaçlara giriftar, gayr-ı mütenahi elemlere mahaldir. Gayr-ı mahsur lezzetlere iştahlıdır. Gayr-ı mahdut âmâli beslemektedir. Hattâ, kalbin dalâletiyle beraber ruhtan fışkıran şefkat, gayr-ı mütenahi elemleri tazammun ediyor. Binaenaleyh, “Ben neyim? Ne kıymetim var ki benim için kıyamet kopsun, mizan vaz edilsin, hesap görülsün?” demeye hakkın yoktur.

Ey kemâl-i gururla dalâlet kürsüsünde oturan! Hayatına mağrur olma. Zira o hayat, bir mugalâtayla kaimdir. Şöyle ki:

O kürsüde oturan dâll, zeval ve fenânın dehşetini düşünüp korktuğu zaman, saadet-i ebediye ihtimaline kaçar, tekâlif-i diniyenin terkinde de âhiretin olmayacağı ihtimaline kaçar. Bu mağlâtayla her iki elemden kurtuluyor. Lâkin, kısa bir zamanda düğüm açılır, hakikat ortaya çıkar. Ne birinci ihtimal elemini izale eder ve ne de ikinci ihtimal yükünü tahfif eder.

Ve keza, “Musîbet taammüm ettiğinde elem hafif olur. Ben de emsalim gibiyim” diye yine yük altından kaçar. Fakat, musîbet âmm olduğunda, elemi muzaaf olur, kat kat ziyade olur. Çünkü, kendisi gibi akrabası, ahbâbı da o musîbete dahildir. Çünkü, insanın ruhu, ebnâ-yı cinsiyle alâkadardır. Ne kadar umumî olursa, o kadar da elemi fazla olur.

Ey şek cephesinde, gaflet gölgesinde istirahate çe-kilen biçare! Gaflet serinliğinde, şek içinde zevk ettiğin lezzeti lezzet sanma! O zehirli baldır. Az bir zaman sonra Cehennemî bir azaba inkılâp edecektir. Eğer âlâmın lezâize, nârın nura inkılâp etmesi emelinde isen, evkat-ı hamsede rükû ve sücud kancasıyla gururun hortumunu bük, sık, başını kır, imanı doldur. Sonra âyâta tefekkürle tâate devam eyle ki, şek ve gaflet perdeleri yırtılsın. Bu dalâlât acılığından, necatın halâveti tavazzuhla münacat lezzeti ortaya çıksın.

Mesnevî-i Nûriye, s. 124

LÜGATÇE:

izale: Ortadan kaldırma, yok etme.

teemmül: Etraflıca düşünmek.

evham: Vehimler, kuruntular.

zulümat: 1- Karanlıklar. 2- mec. Dinsizlik, zulüm ve küfür.

bâtın: İçyüz, görünmeyen taraf.

ahvâl: Haller.

âfakî: Havaî, gereksiz, lüzumsuz ve değersiz, dereden tepeden.

ahvâlât: Ahvaller, haller.

icmâlî: Kısaca, topluca, tafsilsiz.

fezleke: Hülasa, netîce, özet.

vahdet: Birlik.

takarrüb: Yaklaşmak.

kesret: Çokluk.

enâniyet: Benlik, kibir.

kalb: Dönüşme, değişme.

dalâlet: Hak yoldan sapma.

isâl: Ulaştırma, vardırma.

hayr-ı azîm: Büyük hayır.

irtikâb: Kötü iş yapma.

Sofestaî: Allah’ı kabul etmemek için kâinatı ve kendi varlığını da inkâr eden.

vehham: Vehimli, kuruntulu.

içtinab: Kaçınma.

gayr-ı mütenahî: Nihayeti olmayan, sonsuz.

gayr-ı mahsur: Sayısız, sınırsız.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*