Allah’ın kudretinin bir tecellisi

Kur’ân, Allah’ın ilim ve iradeden oluşan kelâm sıfatından gelir, kâinat ve içindekiler kudret sıfatından gelir. Kâinatın maddî boyutu kudretin varlığını, kâinattaki bilinç Allah’ın ilmini, kâinattaki tekâmül (gelişme) kanunu Allah’ın iradesini gösterir.

Allah’ın kudreti değişmez ve noksanlaşmaz. Bir konuşmayı dinlemek veya bir lambanın ışığından faydalanmak gibi bir de bin de aynıdır. Çok insan bir konuşmayı dinlerse konuşanın sesinde azalma olmaz. Kudret; rızık vermek, affetmek, yaratmak ve öldürmek gibi fiilî sıfatların kaynağıdır. Yani meselâ yaratmak ilim dairesinden kudret dairesine geçirmek, ölüm ise kudretten ilim dairesine almaktır. Bütün mahlûkat bilhassa insanlar büyük, küçük, önemli, önemsiz olsun, ilim, irade, kudret itibariyle Cenab-ı Hakk’ın tecellisine mazhardır. Bu âlem kudrete bakar, burada imtihan için zıtlar çarpışarak kemâle erer, şeytan ve nefis gibi kötülükler olmazsa kemalat da olmaz. Gayb âlemi ise ilme bakar, burada imtihan olmadığı için zıtlar yoktur, her şey mükemmeldir.

İlim, irade ve kudret üçlüsünün tecellîsi, maddî boyutu temsil eder. Yani bir şey yaratılacağı zaman, Allah ilmindeki bir şeyi yaratmak irade ettiğinde, kudreti (mahiyetini tam bilmediğimiz enerji gibi bir şey) ile o maddeyi yaratır. “Varı yok, yoğu var etmek (yaratmak) Allah’a mahsustur” ifadesi, ilimden kudrete, kudretten de ilme göndermek demektir, mutlak yokluk yoktur. Yani bize göre “yokluk”ta, fakat Allah’ın ilminde “var” olan şeye Kudret-i İlâhiye hâricî bir vücut giydirerek, bize de gösterir veya bir şekilde varlığını hissettirir.

Allah murad ettiğinde yine ilim dairesine alır ki, biz buna “yok oldu” deriz. Halbuki bu, Üstadın ifadesiyle “adem-i zahirî”, yani “görünüşte bir yokluktur” ki, Allah’ın ilminde “var olmaya” devam eder.

Ahir zamanda fen ilimleri (kuantum fiziği) mu’cizeler gibi yaratma konusunu da Allah izin verdiği ölçüde taklit edecek. Allah yaklaşık 14 milyar yıl önce nokta gibi soyut yani maddî olmayan enerjiden, kâinat ve içindekileri somutlaştırarak şekil verip yarattı. Aynı şekilde zamanı gelince somut nesnelerden meydana gelen bu kâinatı kudretten ilmine (somuttan soyuta) gönderir, ölümden sonra cismanî haşirle tekrar yaratır, somutlaştırır (maddeleştirir). O’nun için bu iş çok kolaydır, hâşâ zorluk olsa ilk yaratmada olur. Bediüzzaman’ın verdiği örnekle, çeşitli bölgelerden gelen askerler eğitilip nizama sokulur ve her asker kendi görevini bilir, sonra askerler istirahat için dağıldığında komutanın bir boru sesiyle tekrar toplanıp intizam altına alınmaları ilk toplanmadan çok daha kolaydır. Zerreler canlı vücutlarında ilk yaratılışta ilk talimleri yaptılar, ölümle istirahata çekilen zerreler, haşirle tekrar görev başına dönebilirler. İşte Allah’ın tekrar diriltmesi ve cismânî haşir yapması bunun gibi çok kolaydır.

Enerji, Allah’ın kudretinin bir çeşididir, dünyada canlı cansız her şey enerjiye ve enerji de güneşe bağlıdır. Kömür, petrol, gaz ve elektrik enerjisi güneşten gelir. Güneş sulara vurur, su güneşin enerjisini emer ve buharlaşır, sonra yağmur ve kar olarak yeryüzüne iner, barajları oluşturur, bizler de bu barajlardan enerji üretiriz. Kömür, petrol ve gaz gibi maddeler, milyonlarca yıl evvel güneşten aldığı enerjileri depolamışlardır. Şu andaki can- lıların vücutlarındaki enerji de güneşten gelir. Bitkiler güneş enerjisini emerek depolar, bizler ve hayvanlar bu bitkileri yiyince bu enerjileri alır, yağ ve diğer besinler olarak depolayıp sonra enerjiye dönüştürüp hayatımızı devam ettiririz. Allah, dünyadan kayyumiyet ve kudretini (enerji) bir an keserse hayat sona erer.

Madde denen şeyler, enerjinin yoğunlaşarak şekil almış hâlidir. Bilim adamları madde enerjiye dönüştüğüne göre, enerji de yoğunlaşarak maddeye dönüşebilir diyorlar. Madde zerrelerini bir arada tutan enerjidir. Bu enerji birden kesilirse yoğunlaşmış madde somuttan soyuta döner, yani yok olur, yani Allah’ın kudretinden ilmine döner. Su buharlaşırsa, su buharı olur, biz göremeyiz, bu durumda “Su yok oldu” diyemeyiz.

Kur’ân, Allah’ın ilim ve iradeden oluşan kelâm sıfatından gelir, kâinat ve içindekiler kudret sıfatından gelir. Kâinatın maddî boyutu kudretin varlığını, kâinattaki bilinç Allah’ın ilmini, kâinattaki tekâmül (gelişme) kanunu Allah’ın iradesini gösterir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*