Almanya panelleri

Geçtiğimiz hafta sonu Köln ve Münih’teki “Doğru İslâm” panellerine katıldık.

Köln panelinin katılımcıları Mehmet Kutlular, Prof. Dr. Süleyman Uludağ, Şükrü Bulut ve çeyrek asır önce Müslüman olan emekli Alman Büyükelçi Dr. Murad Hofmann’dı.

Münih panelini daha dar bir katılımla, Prof. Uludağ ve Bulut’la birlikte gerçekleştirdik.

Okuyucularımız hatırlayacaklardır:

2000 yılından bu yana her sene bu vakitlerde yapılan programların Köln ayağı, aynı zamanda Batı ve Orta Almanya ile civarındaki Yeni Asya okuyucularının geleneksel buluşması niteliğini kazandı.

Ama gelinen noktada söz konusu buluşma, Yeni Asya okurlarının ötesinde diğer hizmet gruplarını da kucaklayan bir vüs’ate erişmiş bulunuyor.

Aynı mânâ, daha mütevazi şartlarda da olsa, Güney Almanya ile Avusturya ve İsviçre’yi bir araya getiren Münih panelinde de gerçekleşti.

Aradaki “şekil” farkı, Köln programları başından beri hep bu şehirde ve aynı salonda yapılırken, Güney Almanya toplantılarının farklı yerlerde icra edilmesi: İlk program altı yıl önce Münih’te yapılmıştı; sonraki duraklar sırayla Karlsruhe, Sindelfingen, Stuttgart, Böblingen ve son olarak tekrar Münih oldu.

Gerek Köln, gerekse Güney Almanya toplantılarında dikkat çeken önemli bir gelişme, artık Almanların da katılmaya başlamaları.

Üç yıldır Köln panellerinin bir de Alman konuşmacısı oluyor. Bunların ilki ilâhiyatçı Prof. Kuschel’di. Ardından hukuk profesörü Oebbecke geldi. Bu sene de Dr. Hofmann.

Bu katılımlar özellikle önemli. Çünkü böylece, sahalarında kabul görmüş Alman uzmanlar Bediüzzaman’ın görüşleri ve Yeni Asya camiasının yaklaşımları ile doğrudan yüz yüze gelme imkânı buluyor ve son derece olumlu izlenimler edinerek oradan ayrılıyorlar.

Ve özelde Almanya, genelde Avrupa’daki hizmetlerimiz için kısa, orta ve uzun vadede çok önemli ve verimli neticelere vesile olabilecek tarihî başlangıçlara imza atılmış oluyor.

Bu başlangıçların bir ileri aşaması olarak, daha fazla sayıda Alman katılımcının Türkiye’den seçme isimlerle bir araya getirileceği ilmî müzakere platformları oluşturma yönünde hazırlıklar olduğunu da duyurmuş olalım.

Köln programının en dikkat çekici ismi, hiç şüphe yok ki Dr. Murad Hofmann’dı. 1980’li yılların başında İslâmı seçen ve büyükelçilik kariyerini Müslüman kimliğiyle tamamlayan Hofmann, emekli olduktan sonra kendisini “İslâma hizmet”e vakfetmiş enerjik bir insan.

Bunun için makaleler, kitaplar yazıyor; gerek Almanya’da, gerekse başka ülkelerde çeşitli toplantılara katılıp konuşmalar yapıyor.

Nitekim Köln panelinin ertesi gün böyle bir toplantı için Kanada’ya gideceğini söyledi. Bu yüzden Münih programına katılamadı.

Hofmann bazıları Türkçeye de çevrilen kitaplarında, ağırlıklı olarak, Batı insanına İslâmı doğru şekilde yansıtabilmek için dikkat edilmesi gereken noktalar üzerinde duruyor.

Dünyada oluşturulmaya çalışılan “olumsuz İslâm imajı”nda kasıtlı iftiraların çok önemli bir yere sahip olduğunu vurgularken Müslümanların hata ve kusurlarının da altını çiziyor.

Bilhassa demokrasi, insan hakları, kadın hakları, bilim, eğitim sistemleri gibi konularda var olan sorunların izalesi için yapılması gereken pek çok şey olduğuna işaret ediyor.

Müslümanlarca Avrupa’da bile sergilenen dağınıklık görüntüsünün yol açtığı çok yönlü ve çok boyutlu problemlere dikkat çekiyor.

İslâmı dar, baskıcı, hayattan kopuk ve katı bir kurallar manzumesi olarak takdim eden anlayışların olumsuz etkilerine vurgu yapıyor.

Yer yer tartışmaya açık bazı görüşleri olsa dahi samimî arayış ve çaba içindeki bir Batılı Müslüman olarak Hofmann, engel ve tortuların izalesi durumunda İslâmın önünün açık olduğunu, Batı toplumundaki hastalıkların reçetesinin de İslâmda bulunduğunu belirtiyor.

Ve bu kanaatini “Gerçek alternatif İslâm, gelecek İslâmındır” sözleriyle dile getiriyor.

Gerek bu tesbit ve öngörüsü, gerekse çözüm arayışı babında dikkat çektiği sorunlar, Hofmann’ı Risale-i Nur’la buluşturmakta.

İnşaallah bu buluşma derinleşerek sürer.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*