Ayasofya ve Demokratlar

Bediüzzaman’ın, 14 Mayıs 1950 seçiminde milletin verdiği oylarla 27 yıllık tek parti ve şeflik rejimini sandıkta devirip iktidar olan ve ilk icraat olarak ezanı hürriyetine kavuşturduğu için “İslam kahramanı” olarak vasıflandırdığı Menderes’e bir çağrısı da Ayasofya’yı “500 sene devam eden vazife-i kudsiye”sine çevirip yeniden ibadete açmasıydı.

Rahmetli DP milletvekillerinden Gıyaseddin Emre’nin anlattığına göre Menderes buna niyetlendi, ama zorlu engelleri aşamadı.

Bediüzzaman’ın çağrısını kısmen yerine getirmek, DP çizgisinin devamı olan AP’ye ve Menderes’ten sonra misyonu taşıyan Demirel’e nasip oldu. 8.8.1980 Cuma günü Ayasofya’nın Hünkâr Mahfili’nde, dört minareden okunan ezanlarla ibadete başlandı.

Demirel 1985’te gazetemizi ziyarete geldiğinde bu konu için şunları ifade etmişti:

“1980 Ağustos’unda Ayasofya minarelerinden ezan okunmuştu. Bana Amerika’dan mektup yazılmış. Gelibolu’dan geldiğim zaman gördüm. New York Times ezan okunmasını tenkit etmiş. Ben de bana mektup yazan kişiye cevap verdim: ‘481 sene bu ezan okunmuştur. Bu mu yanlış, yoksa okunmaması mı yanlış? Sonra burayı fetheden Fatih Sultan Mehmet bunu vasiyetine koymuş. Onun bize bir borcu yok da bizim ona bir borcumuz var.’

“Yahya Kemal’in, bilhassa işgal döneminde söylediği söz çok önemlidir. ‘Gerek Hırka-i Saadeti, gerekse Ayasofya’yı gezdikten sonra anladım ki, Osmanlı Devletini ayakta tutan şey, Hırka-i Saadet’te okunan Kur’an’la, Ayasofya minaresinde okunan ezanlardır.’

“Ayasofya’nın Fatih Sultan Mehmet tarafından konulmuş bir vakıf şartı vardır. Başka bir maksatla kullanılamayacağına dair. İstanbul’u fetheden Fatih 26 kiliseden sadece altısını cami yaptırmıştır ki, Ayasofya onlardan biridir. 481 sene sonra bunun bir hata olduğunu söylemek ne mana taşır? Ve kimi memnun eder?

“Biz Ayasofya Camiinin Hünkâr Mahfilinde namaz kılınmasını ve minarelerinde ezan okunmasını uygun bulduk. Zira minare ezan okunmak, cami de namaz kılınmak için vardır. Bunu gerçekleştirdik. Ayrıca, Hırka-i Saadette yirmi dört saat Kur’an okunmasını da sağladık. Daha sonra her ikisini de kaldırdılar. Bu mevzu tartışılmaya devam edecektir. Kapanmış bir mevzu olarak görmüyorum.”

(İslam Demokrasi Laiklik, s. 132-3)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*