Her üniversiteye iki mescid

Bazıları istese de, istemese de bütün Türkiye’de bir ‘ibadet yeri/ mescid’ ihtiyacı bulunuyor. Başta okullar olmak üzere insanların toplu olarak bulunduğu yerlerde çok sayıda mescide, ibadet yerine ihtiyaç var. Aynı şekilde, büyük şehirlerin vazgeçilmezleri haline gelen alış veriş merkezlerinde de bu ihtiyaç hissediliyor.

Alış veriş merkezleri ve otoyol üzerindeki istasyonlarda geçmiş yıllara nisbetle çok sayıda mescid açıldı. Buna rağmen hâlâ bazı bölgelerdeki istasyonlarda mescid yok. Tabiî bu ve benzeri yerlerde mescid bulunmaması biraz da bu yöndeki taleplerin dile getirilmemiş olmasıdır. “Mescid var mı?” sorusu karşısında, “Yok” cevabı alınca işin peşini bırakmamak lâzım. “Müşteri” olarak ihtiyaç duyduğumuz mescidlerin açılması için taleplerimizi ısrarla dile getirmemiz icap ediyor.

Mescid ihtiyacının duyulduğu yerlerden biri de okullarımız. Binlerce okulumuz var, ama bunların çok azında mescid var. Niçin her okulda bir değil, hatta iki mescid olmasın? “Niçin olsun?” diyenlere en kısa cevap, “İhtiyaç olduğu için” şeklinde olabilir.

Mersin Üniversitesinde de böyle bir ihtiyaç duyulmuş ve “yönetim”e dilekçe verilmiş. Belgelere bakıldığında görülüyor ki, 5 Ocak 2012 tarihli dilekçeye ancak 2 Şubat’ta cevap verilmiş. “Keşke verilmemiş olsaydı” dedirtecek cevapta, (Sayı: B.30.2.MEU.0.70.00.00.622.01/120-1701) “Üniversitemiz Yenişehir kampusünde fiziksel imkânlar yetersiz olup, fiziksel olanakların elverişli olması durumunda söz konusu ihtiyacın giderilebileceği bir alan tahsis edilebilecektir” denilmiş.

Yoksa, “Nereden çıktı bu talep? Laiklik gereği böyle bir talebi karşılamamız mümkün değildir” şeklinde cevap vermedikleri için ‘yönetim’e teşekkür etmek mi icap eder? 28 Şubat sürecinde böyle bir dilekçeye her halde cevap dahi verilmezdi.

Ancak, neredeyse küçük bir ilçe büyüklüğündeki koca üniversite ‘yerleşke’sinde bir “mescid” yeri ayrılamaması ve bunun da “fiziksel imkânsızlık” olarak açıklanması hiç makul değil. “Fiziksel olanakların elverişli olması durumunda söz konusu [mescid] ihtiyacının giderilebileceği bir alan tahsis edilebilecektir” denilmek suretiyle çözümü belirsiz bir tarihe havale etmek de kabul görmez.

Madem bu konu gündeme geldi ve belgelendi, o halde çözüm için bir an önce adım atılmalıdır. Hatırlamak lâzım ki benzer şekilde Ankara Üniversitesi Gölbaşı Kampüsünde mescid talepleri önce reddedilmiş, (Konu ile ilgili 18 Ocak 2012 tarihli yazımız için bakılabilir: http://www.yeniasya.com.tr/yazi-detay2.asp?id=4964) sonrasında ise talepler kabul edilerek mescid açılmış. Peki kötü mü oldu? Mescid açıldı diye Gölbaşı’nda eğitim mi geriledi? Hayır, tam aksine okula huzur ve güven gelmiş olmalı. (29 Ocak 2012 tarihli ilgili haber için bakınız: http://www.yeniasya.com.tr/haber-detay2.asp?id=28058)

Netice olarak bütün üniversitelerimizde diğer okullarda talep olması şartıyla mutlaka mescidler, ibadet mahalleri açılmalıdır. Bu talepler karşısında, “yerim yok, yenim dar” gibi bahanelere sığınmayalım. Bu mescidler için maddî imkân isteniyorsa milletimiz binlerce mescid yapmaya ve hizmete açmaya hazırdır. Yaptığı binlerce cami ve milyonlarca hayır işi buna en büyük delildir.

“Bir mescid açılsın” talepleri geri çevrilmeye devam ettikçe, “Her okula, her üniversiteye, her alış veriş merkezine ve ihtiyaç duyulan, telep olan her mekâna ikişer mescid açılsın” talepleri artarak devam edecek. Mescidleri engellemek isteyenlere duyurulur…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*