İlk Büyük Millet Meclisine hitabe-1: Doğuyu ayağa kaldıracak din ve kalbdir

Enbiyanın ekseri Şarkta ve hükemanın ağlebi Garpta gelmesi kader-i ezelînin bir remzidir ki, Şarkı ayağa kaldıracak din ve kalbdir, akıl ve felsefe değil.

[1339 (M. 1923) tarihinde Meclis-i Mebusana hitaben yazdığım bir hutbenin sûretidir]“Şüphesiz namaz, mü’minler üzerine belli vakitler için farz olarak yazılmıştır.”
(Nisâ Sûresi, 4:103)

Ey mücâhidîn-i İslâm! Ey ehl-i hall ü akd! Bu fakirin bir meselede on sözünü, birkaç nasihatini dinlemenizi ricâ ediyorum.

Evvelâ: Şu muzafferiyetteki hârikulâde nimet-i İlâhiye bir şükran ister ki devam etsin, ziyade olsun. Yoksa, nimet şükrü görmezse gider. Madem ki Kur’ân’ı, Allah’ın tevfikiyle düşmanın hücumundan kurtardınız. Kur’ân’ın en sarih ve en kat’î emri olan “salât” gibi ferâizi imtisal etmeniz lâzımdır. Tâ onun feyzi, böyle harika sûretinde üstünüzde tevâli ve devam etsin.

Sâniyen: Âlem-i İslâmı mesrûr ettiniz, muhabbet ve teveccühünü kazandınız. Lâkin o teveccüh ve muhabbetin idamesi, şeâir-i İslâmiyeyi iltizamla olur. Zira, Müslümanlar İslâmiyet hesabına sizi severler.

Sâlisen: Bu âlemde evliyâullah hükmünde olan gazi ve şühedalara kumandanlık ettiniz. Kur’ân’ın evâmir-i kat’iyesine imtisal etmekle, öteki âlemde de o nurânî güruha refik olmaya çalışmak, sizin gibi himmetlilerin şe’nidir. Yoksa, burada kumandan iken orada bir neferden istimdad-ı nur etmeye muztar kalacaksınız. Bu dünya-yı deniyye, şan ve şerefiyle öyle bir metâ değil ki, sizin gibi insanları işbâ etsin, tatmin etsin ve maksud-u bizzat olsun.

Râbian: Bu millet-i İslâmın cemaatleri, çendan bir cemaat namazsız kalsa, fâsık da olsa, yine başlarındakini mütedeyyin görmek ister. Hattâ, umum şarkta, umum memurlara dair en evvel sordukları suâl bu imiş: “Acaba namaz kılıyor mu?” derler. Namaz kılarsa mutlak emniyet ederler; kılmazsa, ne kadar muktedir olsa nazarlarında müttehemdir.

Bir zaman, Beytüşşebab aşâirinde isyan vardı. Ben gittim, sordum:
“Sebep nedir?”
Dediler ki:
“Kaymakamımız namaz kılmıyordu, rakı içiyordu. Öyle dinsizlere nasıl itaat edeceğiz?”
Bu sözü söyleyenler de namazsız, hem de eşkıyâ idiler.
Hâmisen: Enbiyanın ekseri Şarkta ve hükemanın ağlebi Garpta gelmesi kader-i ezelînin bir remzidir ki, Şarkı ayağa kaldıracak din ve kalbdir, akıl ve felsefe değil. Şarkı intibaha getirdiniz; fıtratına muvafık bir cereyan veriniz. Yoksa, sa’yiniz ya hebâen gider, veya muvakkat, sathî kalır.
Mesnevî-i Nûriye, s. 158;
Tarihçe-i Hayat, s. 220

LÜGATÇE
şark: doğu.
garp: batı.
mücâhidîn-i İslâm: İslam mücahidleri, İslam için çalışanlar.
ehl-i hâll ü akd: Zor meseleleri halledip sonuca bağlayanlar.
tevfik: Allah’ın yardımı, başarılı kılması.
sarih: açık.
salât: Namaz.
ferâiz: Farzlar.
imtisal: Emre tamamen uyma, gerekeni yapma.
tevâlî: sürüp gitme.
idame: Devam etme, ettirme.
şeâir-i İslâmiye: İslâma ait semboller, simgeler.
iltizam: Lüzumlu görme, kabul etme.
evâmir-i kat’iye: Kesin emirler.
refik: Arkadaş, yoldaş.
şe’n: Durum, özellik, yapı.
istimdad-ı nur: Nur ve aydınlık için yardım isteme.
dünya-yı deniyye: Adi, kıymetsiz dünya.
işbâ: Doyurma.
çendan: Gerçi.
hükema: Filozoflar
ağleb: Çoğunluğu, galibi.
intibah: Uyanma.
fıtrat: Yaratılış.
sa’y: Çalışma, çaba.
hebâen: Boşu boşuna.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*