Nur Talebesi olmak

Nur Talebesi ne demek ve nasıl bir sorumluluk olduğunu Üstadımız Risale-i Nur’un çeşitli yerlerinde belirtmiştir.

Üstadımızın Tarihçe-i Hayat’taki bir mektubunda; “Risale-i Nur’a intisab eden kimsenin en ehemmiyetli vazifesi, onu yazmak ve yazdırmaktır ve intişarına yardım etmektir. Onu yazan ve yazdıran ve okuyan, ‘Risale-i Nur talebesi’ ünvanını alır” ifadesi yer almaktadır. Yani Risale-i Nur’a bağlı olarak, Risale-i Nur’u yazmak, yazdırmak, okumak ve neşretmek vazifelerini yapanlara Nur Talebesi deniliyor.

Üstadımız, Mektubat eserinde de Nur Talebeliğinin özelliğini, “Talebeliğin hassası ve şartı şudur ki: Sözler’i kendi malı ve te’lifi gibi hissedip sahib çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini, onun neşir ve hizmeti bilsin” ifadesiyle belirtmektedir. O halde, “Ben Nur Talebesi miyim?” diye sorguladığında vicdanın yukarıdaki ifadeyi tasdik ediyorsa Nur’un talebesisindir. Başka delil aramaya ya da birinden icazet almaya gerek yoktur.

Bediüzzaman Hazretleri Emirdağ Lâhikası’nda, “Her bir adam eğer hanesinde dört-beş çoluk çocuğu bulunsa kendi hanesini bir küçük Medrese-i Nuriye’ye çevirsin. Eğer yoksa yalnız ise, çok alâkadar komşularından üç-dört zat birleşsin ve bu heyet bulundukları haneyi küçük bir Medrese-i Nuriye ittihaz etsin. Hiç olmazsa işleri ve vazifeleri olmadığı vakitlerde, beş-on dakika dahi olsa Risale-i Nur’u okumak veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir mikdar meşgul olsalar, hakiki talebe-i ulumun sevablarına ve şereflerine mazhar oldukları gibi, İhlas Risalesi’nde yazılan beş nevi ibadete de mazhar olurlar. Hakiki ilim talebeleri gibi, onların maişetlerini temin hususundaki adi muameleleri de bir nevi ibadet hükmüne geçebilir diye kalbe ihtar edildi” diyerek yol gösteriyor ve teşvik ediyor.

Eğer, “Ben Nur Talebesi olacağım ve Nur Talebesi olarak devam edip Nur Talebesi olarak öleceğim” diyorsan, öncelikle Allah’a yalvaracaksın ve yukarıda bir kısmı belirtilen şartlardan ayrılmayacaksın. Sonra, malayâni şeylerle uğraşmayacaksın. Unutma! Burada herkesi uyutabilirsin, ama kendi vicdanını asla. Ha, bu arada mezara yalnız gideceksin. Hizmet ediyorum zannettiğin işleri şöyle bir gözden geçir. Gerçekten Risale-i Nur ölçülerine uygun mu, yoksa uygunluğu sana göre mi?

Adamın biri binanın onuncu katına tuğla taşıyacak. Her gün en az on beş defa onuncu kata çıkıp iniyor, ama bir tuğla bile eline almadan. Sence bu adam günde kaç tuğla çıkararak binanın yapılmasına yardımcı olabilir? Eğer bir ay böyle devam etse, ay sonunda bina sahibinden kaç para alabilir? O halde ben Nur Talebesiyim ve hizmet ediyorum demenin bir mantığı var. Onu önce nefsine kabul ettireceksin. Ta ki, göz boyamasın.

Hem de Üstadımız Nur Talebelerine, “Ey kardeşlerim, dikkat ediniz. Vazifeniz kudsiyedir, hizmetiniz ulvidir. Herbir saatiniz, bir gün ibadet hükmüne geçebilecek bir kıymettedir. Biliniz ki, elinizden kaçmasın” diye nasıl da canhıraş bir tavsiyede bulunuyor. Ve bütün ümidini Nur Talebelerine bağlıyor. Üstadımızın ümitlerini boşa çıkarmak Nur Talebeliğine yakışmaz. Unutma!

Sabahattin Boyacı

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*