İslâm âleminin gözyaşına boğulduğu acılı günlerinde imdada yetişti rahmet ayı.
Bizi birbirimize bağlayan manevî bağları hatırlatarak sıcak yüzünü gösteriverdi. Onca gerginliğe, toplumu geren onca çığırtkanlıklara rağmen, Ramazan-ı Şerif’in herkesi kucaklayan şefkatli kolları, çıkmaz sokaklarda dolaşan, daraldıkça daralan ülkemize şimdilik nefes aldırdı. Bilmem fark ettiniz mi? Onca sıkıntılara, bitmez sanılan dertlere, çözülemez denilen problemlere, eyvahlara-âhlara rağmen yüzler bu ayda biraz daha fazla gülüyor, gönüller huzuru tadıyor.
Her gece teravihlerde camileri dolduran, renkleri, dilleri, sosyal statüleri farklı onca insana aynı seccadeye baş koyduran, aynı hislerle aynı Kâbe’ye yönelten his, dertli coğrafyamızın aradığı kurtuluş haritasını içinde barındırmaktadır. Aynı anda milyonları aynı duygu ve düşüncelerle bütün problemlerini bir kenara iterek aynı Allah’a duâ ettiren, kalpleri Vedud’a döndüren bu his bu günlerde aradığımız reçetenin kendisidir.
Bu sıcak günlerde, bedbinliğin eksik olmadığı ülkemin her yanına serpilen neşe huzmelerini görebiliyor musunuz? Bir iftar çadırına uğrayın isterseniz. Ayrımcılığın, ötekiciliğin, bilmem neciliğin kapısından giremediği bu yerlerde ülkemin paylaşmaya hazır şefkat kollarını görün. Huzuru arayan kalplerin hangi hislerle aynı anda çarptığını anlamaya çalışın. Buralarda konuşulanlara kulak misafiri olun. Ülkenin farklı yanlarını birleştiren, farklı renkleri aynı tuvalde toplayan, farklı illeri farklı dilleri aynı masada buluşturan olguyu anlamaya çalışın. İsterseniz bir seyahate çıkın. Doğu Beyazıt’tan başlayın, Ağrı’dan Erzurum’a; isterseniz daha güneyden, Urfa’dan çıkın yola. Bitlis, Diyarbakır, Siirt, Antep, Mersin… yolunuz nereye düşerse… Bu ayda ülkenin bir fotoğrafını çekin, insanlarla bu ayda bir konuşun, ne istediklerini sorun. En doğuyu en batı ile birleştirmenin yolunu görün. İnsanların yüzünden okunan mutluluğu görün, bu mutluluğun sebebini sorun; bu fotoğrafı anlamaya çalışın. Bir yerlere misafir olun, bilmediğiniz bir camiye uğrayın, bilmediğiniz bir yerde iftar açın… Sadece Kürt meselesinin değil, diğer meselelerin de nasıl çözüleceğinin ipuçlarını da mutlaka göreceksinizdir.
Bu topraklara ihanet bu fotoğrafı yok etmekle olmamış mıdır? Akılcılık adına aklını seyahate çıkartanların, dünyayı kazanmak için dini rüşvet verenlerin başımıza sardıklarıdır yaşadıklarımız. Bu topraklara ırkçılık tohumlarını serpenler, Türk’ün Türk’ten başka dostu olamayacağını dayatanlar Orta Asya’dan imparatorluklara uzanan yolculuğun nasıl gerçekleştiğine dair kafa yormamışlar, bu toprakların mayasıyla ilgilenmemişlerdir. Sonuç? Bugün yaşananlar yâd-ı Mevlânın bu topraklardan silinme arzusunun mücessem hali değil midir? İdrakimize giydirdiğimiz deli gömlekleriyle bugün bizi parçalayan müzmin hastalıklarımızın temelini atmadık mı?
Ramazan mesajları çok şeyler anlatıyor aslında. Bu mesajlardaki paylaşmayı, sevgiyi, şefkati, şükrü, kardeşliği, ahde vefayı, birlik duygusunu, coşkuyu anlamamak, bu fotoğrafın işaret ettiği birlik ve beraberlik yol haritasını görmemek mümkün mü?
Şüphesiz, Bediüzzaman’ın “Şark’ı ayağa kaldıracak din ve kalptir” sözü bir tavsiye ya da tesbit olmaktan çok ötedir. Bu söz ruhu çalınmış bir milletin ruhunu özüne döndürme feryadıdır. Şark biziz. Şark ülkemdir, Şark bütün İslâm âlemidir ve ülkemle birlikte İslâm âleminin özlenen geleceği bu Ramazan fotoğrafında yer almaktadır. Görmek isterseniz, buyrun dikkatli bakın.
Benzer konuda makaleler:
- Bu Ramazan’da esnaf zam yapmayacakmış!
- Dünyada Ramazan coşkusu
- Ramazan, Kur’ân ve insan
- Hüzün Ramazan’ı
- Hac yolundaki Bosnalı Türkiye’de
- Son iftar
- Şaban Ayının faziletleri
- Avusturya Başbakanı iftar verdi
- Babalara dair…
- Almanya´da muhteşem iftar (Fotoğraflı)
İlk yorum yapan olun