Ramazan orucu, insana aczini bildirir

altBeşinci Nükte

Ramazan-ı Şerifin orucu nefsin tehzib-i ahlâkına ve serkeşâne muamelelerinden vazgeçmesi cihetine baktığı noktasındaki çok hikmetlerinden birisi şudur ki:

Nefs-i insaniye gafletle kendini unutuyor. Mahiyetindeki hadsiz aczi, nihayetsiz fakrı, gayet derecedeki kusurunu göremez ve görmek istemez. Hem, ne kadar zayıf ve zevale maruz ve musibetlere hedef bulunduğunu ve çabuk bozulur, dağılır et ve kemikten ibaret olduğunu düşünmez. Âdeta polattan bir vücudu var gibi, lâyemutâne, kendini ebedî tahayyül eder gibi dünyaya saldırır. Şedid bir hırs ve tama’ ile ve şiddetli alâka ve muhabbetle dünyaya atılır. Her lezzetli ve menfaatli şeylere bağlanır. Hem, kendini kemâl-i şefkatle terbiye eden Hâlık’ını unutur. Hem, netice-i hayatını ve hayat-ı uhreviyesini düşünmez, ahlâk-ı seyyie içinde yuvarlanır.

İşte, Ramazan-ı Şerifteki oruç, en gafillere ve mütemerridlere zaafını ve aczini ve fakrını ihsas ediyor. Açlık vasıtasıyla midesini düşünüyor. Midesindeki ihtiyacını anlar. Zayıf vücudu ne derece çürük olduğunu hatırlıyor. Ne derece merhamete ve şefkate muhtaç olduğunu derk eder. Nefsin firavunluğunu bırakıp, kemâl-i acz ve fakr ile dergâh-ı İlâhiyeye ilticaya bir arzu hisseder ve bir şükr-ü manevî eliyle rahmet kapısını çalmaya hazırlanır eğer gaflet kalbini bozmamış ise!

Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektub, İkinci Risale, s. 472

LÛ­GAT­ÇE:
ahlâk-ı seyyie: kötü ahlâk.
Hâlık: yaratıcı, Allah.
hayat-ı uhreviye: ahiret hayatı.
ihsas: hissettirme.
kemâl-i şefkat: tam bir şefkat.
lâyemutâne: ölmeyecekmişçesine.
mütemerrid: inatçı.
serkeşâne: dik başlı tarzda, inat edercesine.
şedid: şiddetli.
tahayyül: hayal etme.
tama’: açgözlülük
tehzib-i ahlâk: ahlâkı düzeltme, ıslah etme.
zeval: son bulma.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*