Risale-i Nur’un parladığı ilk merkez: Barla

İlk defa Barla’da bir Ramazan ayı yaşadık. Ramazan Barla’da bambaşka. Ve Barla Ramazan’la çok harika. Allah bütün Nur Talebelerine nasip etsin.

Barla, Risale-i Nur’un parladığı ilk merkez olması itibarıyla ehemmiyeti çok büyüktür. Risale-i Nur müellifinin “Risale-i Nur’u yaz” emrini uyguladığı en mümtaz yer olması hasebiyle çok kıymettardır. Risale-i Nur’un yüz on dokuz parçasının yazıldığı ve müellifi Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin “Yıldız Sarayı’na değişmem” dediği mübarek bir beldedir Barla. Tarihçe-i Hayat eserinde şu ifadeler çok manidardır: “Hiç mümkün müdür ki; sinek kanadının îcadından lakayd kalmayan ve o kanadın zerrelerinde pekçok hikmet ve maslahatları takip eden Sani-i Zülcelal, Risale-i Nur ile onun telif edildiği menzillerle ve Nur müellifınin kudsî vazifelerini gördüğü yerlerle alâkadar olmasın ve öyle kudsî hizmetlere hadim olan (hizmet eden) mekânlar ve dershane-i Nuriyeler ve şecere-i mübarek, rahmetin kasd-ı tahsîsinden hariç kalsın? Katiyen mümkün değildir!”

Bu sebeple, başta mübarek Ramazan ayı olmak üzere, her nevî ibadetlerin feyiz ve hazzı kat kat ziyadeleşiyor. Tutulan oruçlar, kılınan namazlar, okunan Kur’ân ve Risale-i Nur’dan alınan feyizler ve istifadeler had safhada. Velhâsıl, Barla’da büyük bir huzur var. Şehirlerin gürültüsünden ve maddî manevî bunaltıcı havasından uzak tertemiz bir hava var Barla’da. Barla’daki ecdad yadigârı olan camilerin yapısı çok manidar; hepsinin yanında koca bir çınar ağacı ve önünde çeşme var. Ramazan ayının son on günü her gün, ikindi namazını müteakip sırasıyla Barla’nın bir camiinde bütün camilerin imam ve müezzinleri biraraya gelerek hatim duâsı yapıyorlar. Ayrıca, Ramazan ayı boyunca, Üstadın evinde her gece saat 02:00- 03:00 arası toplu olarak “Münacat Risalesi” okunuyor. Son on günde ise sabahlanılıyor.

Barla’da iftar dâvetleri de çok revaçta idi. Dâvetler daha çok dersanelerde ve Yeni Asya Sosyal Tesislerinde veriliyor. Ramazan süresince Isparta Yeni Asya Nur Taleberinin iftar dâvetleri çoğunluktaydı. Allah razı olsun ve kabul etsin.

BARLA’DA HİZMETLER

Barla’da büyük hizmetlere vesile olan Yeni Asya Barla Sosyal Tesislerinden de bir nebze bahsetmek istiyoruz. Tesis sorumlusu Şerafettin Ağabey ve yardımcısı Mustafa kardeş ile sair elemanlar büyük gayret sarfediyorlar. Allah razı olsun. Tesislerimize yapılan ek bina bitmek üzere. Çok güzel olup daha modern bir yapıya kavuşacak inşaallah. Tesislerimizin ilk sorumlusu olan Niyazi Ağabeyin anlattıklarına göre, tesisler yapılırken hem maddî hem manevî çok sıkıntılar çekilmiş. 28 Şubat dönemine de rastlayınca malûm derin güçler Yeni Asya Tesislerini yaptırmamak için her yolu denemişler, ama başaramamışlar. Niyazi Ağabeyi yıldıramamışlar. Şu anda Barla Yeni Asya Sosyal Tesisleri çok güzel hizmet vermektedir. Bu gibi tesislerimizin Cenâb-ı Hak sayısını arttırsın inşaallah. Çünkü Barla’ya her geçen gün ziyaretçi sayısı artıyor. Yerli ziyaretçi yanında yabancı ülkelerden gelen ziyaretçiler de var. Hazret-i İsa Aleyhisselâmın havarilerinden bazılarının yaşadığı veya uğradığı tesbit edilen Barla’ya Hıristiyan dinine mensup ziyaretçilerin sıklıkla geldiğini öğrendik ve bizzat şahit olduk. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, “Barla şenlenecek” müjdesi açıkça görülüyor. Bütün Risale-i Nur gruplarından gelip kalan ve program yapanların sayısı gittikçe ziyadeleşiyor. Bizce, Barla tatil ve okuma programları ve bilhassa Ramazan ayını ihya için en mükemmel yerlerden birisidir. Her an, her yerde Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin varlığı hissediliyor adeta. Ve cennetin dünyadaki bir şubesi gibi…

Barla’ya gelenlerin ziyaret ettikleri yerlerin başında Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin kaldığı ev, Cennet bahçesi, büyük kabristan, Mus mescidi ve Çam Dağı gelmektedir. Bütün bu yerler ayrı bir feyiz kaynağı. Hele Üstad Bediüzzamanın Barla’da sekiz buçuk yıl kaldığı ev, altında daimî akan çeşme ve önündeki asırlık çok kalın ve üç sütun halinde semaya yükselen muhteşem çınar ağacı, ziyaretçi Nur Talebelerinin cazibe merkezi gibi. Bu arada, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin evi ya da ilk dersane-i Nuriyesi civarında açılan irili ufaklı ticaret yerleri, dükkânlar oradaki feyiz ve görüntüyü oldukça etkilemektedir. Bu duruma bir çare bulunmalı ve bir düzenleme getirilmelidir. Yetkililerden mutlaka buna bir çare bulmalarını buradan bildirmek istiyoruz. Bilhassa Kültür Bakanlığımızın bu güzide beldemize hizmet götürmesini istiyoruz. Üstad Bediüzzaman gibi dünyaya mal olmuş, Türkiye’nin ve âlem-i İslâmın medar-ı iftiharı çok mühim bir zatın bulunduğu mahal ve mekânların koruma altına alınmasını ve güzelleştirilmesini devletimizden istemek en tabiî hakkımızdır. Bütün ömrünü insanlığın ve milletinin selâmeti için feda eden bu büyük insana bir vefa borcudur. Öğrendiğimize göre, Barla belediyelikten çıkarılmış. Hizmetler hızlı yürümüyor. Çam Dağı’na giden yolun büyük bir kısmı kilit taşlarla döşenmiş. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin Çam Dağı’na yaya olarak çıktığı kestirme yolun yapımı devam ediyor. Bir an evvel düzenlenmesi lâzım. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin evine giden yol ise, çok kötü bir durumda. Yetkililerin ilk yapacağı iş bu yolu mutlaka düzeltmeleridir. Mesafesi kısa olan ve ziyaretçilerin en fazla kullandığı bu yolun şimdiye kadar neden yapılmadığına bir mana veremedik. Bu yolun mutlaka çok kaliteli bir şekilde yapılıp ışıklandırılması gerekiyor. Çünkü Barla gelecekte âlem-i İslâm’ın merkezi, Hıristiyan âleminin dahi ilgi odağı veTürkiye’nin de göz bebeği olacaktır. Evet, Risale-i Nur’un parladığı merkez, ülkemizi de parlatacaktır.

BARLA SIDDIKLARI

1 Mart 1927 yılında Barla’ya nefyedilen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, ilk olarak Akmescid mahallesinde bulunan karakolun üstündeki evde, daha sonra, Yokuşbaşı Camii İmamı Hafız Ahmed Ağabeyin evinde kalır. Daha sonra eskiden köy odası olan Üstad Bediüzzaman’ın Barla’daki ikametgâhı, iki odadan ibaret bu evdir. Bu eve yerleştikten sonra sırasıyla Şamlı Hafız Tevfik, Sıddık Süleyman, Bahri Çağlar, Mübarek Süleyman, Şem’i Güneş, Abdullah Çavuş, Hafız Ahmet ve Mustafa Çavuş Ağabeylerle Risale-i Nur hizmetine başlarlar.

Barla’da sekiz sene kadar kalan Üstad Bediüzzaman Hazretleri, ekseri zamanlarını kırlarda, bağ ve bahçelerde geçiriyordu. İki üç saat kadar uzaklıktaki tenha dağlara ve bağlara çekilir ve Nur Risalelerini telif eder. Telif ettiği risaleleri Sıddık Süleyman Ağabey alıp on üç kilometre uzaklıkta Bedre Köyünde Santral Sabri Ağabeye verir. Gelen Risalelerden kendisine de bir nüsha yazan Sabri Ağabey, Risaleleri İslâmköyü’nde Hafız Ali Ağabeye ulaştırır. O da kendisine birkaç nüsha yazdıktan sonra Isparta’ya Hüsrev Ağabeye gönderir. Ve bu Risaleler Isparta havalisinde el yazısıyla çoğaltılıp kendisine gönderildiğinde bunları tashih ederdi. Tashihatı tamamlanan Risaleleri aynı güzergâhtan geri gönderir. Bu durum böylece sekiz sene devam eder. Risale-i Nur’un yüz otuz parçasından yüz on dokuz parçası bu tarzda, gizli ve dağlardan götürülmek suretiyle etrafa neşredilmiştir. Barla’da yazılan ilk risale Onuncu Söz olan “Haşir bahsi”dir. Bu eser, o sıralarda devlete hakim olan zihniyetin dinsizlik projelerini ve kurdukları “haşri inkâr komitesi”nin oyunlarını boşa çıkararak, dinsizliğin belini kırmıştır. Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Barla’da Tevfik Tığlı eliyle yürütülen ırçılık hareketini de etkisiz hale getirerek bilhassa gençleri büyük bir vartadan kurtarmıştır.

Bütün bu hizmetlerde Barla Sıddıklarının büyük gayret ve fedakârlıkları vardır. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin İhlâs Risalesinde, “yirmi seneden fazla kendi memleketimde ve İstanbul’da, ettiğimiz hizmet-i ilmiye ve diniyeye mukabil, burada sizinle, yedi sekiz senede yüz derece fazla edildi. Halbuki kendi memleketimde ve İstanbul’da, burada benimle çalışan kardeşlerimden yüz belki bin derece fazla yardımcılarım varken, burada ben; yalnız, kimsesiz, garip, yarım ümmi; insafsız memurların tarassudat ve tazyikatları altında, yedi sekiz sene sizinle ettiğim hizmet, yüz derece eski hizmetten fazla muvaffakiyeti gösteren manevî kuvvet, sizlerdeki ihlâstan geldiğine katiyyen şüphem kalmadı” dediği bu muhlis saff-ı evvellerin başında Barla sıddıkları gelmektedir. Ve Üstad Bediüzzaman onlar için şunları söylüyordu: “Hususan Barla sıddıkları, beni çok defa hayalen eski zamana ve o memlekete celp ediyorlar. Barla ve dağlarında gezdiriyorlar. Ben, onlarla ve o yerleriyle çok alâkadarım, unutmuyorum. Onlara binler selâm ediyorum.”

Barla, güneşin doğuşuyla, Çam Dağı’yla, Eğirdir Gölü’yle, kısaca maddî ve manevî bütün güzelliğiyle her zaman nurun müştaklarını beklemektedir.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*