Barla’nın baharında

“Yaz kardeşim” demişti Üstad… Kısa sürede canlanmıştı güzellikleriyle, Barla… Barla’ya gönül sultanı gelmişti… Canlara canan olan, gönüllere sertaç olandı; o.

Hazret, Barla’yı Nur’landırmıştı, etrafı Nur’dan halkalarla dolmuştu. “Nurcular” denilmişti.

“Allah” demenin, “Kur’an” demenin yasak olduğu yıllardı; ama o “Allah” diyordu, “Kur’an” diyordu. Zulmün kilitleri kırılmıştı.

Yapılan baskınlar sürüp gidiyordu…

Barla’nın sıddıkları, mübareklerin heyeti, İslâmköy’ün Nurcuları, Isparta’nın kahramanları… hepsi Barla’daydı. Kalpleriyle, gönülleriyle, ellerindeki kalemleriyle, mürekkepleriyle…

Ehl-i imanın manevi imdadına yetişen Nur, Barla’da mukimdi.

Bunu duyan zındıka komiteleri, Barla’ya çullanmıştı. Maksat tek, amaç birdi: “Dinsiz bir nesil yetiştirmek.” Faaliyetleri Nur’a karşı

inkarcı bir nesil yetiştirmek, ahireti ve haşri inkar etmek ve ettirmekti.

Barla’nın dağlarında, derelerinde gezen garip bir sultan ise hedefteki adamdı. Onun eserleri de…

Bediüzzaman, buna karşı Haşir Risalesi yazılıyordu. Barla’nın baharında…

“Barla, ehl-i imanın manevî imdadına gönderilen Risale-i Nur Külliyatı’nın te’lif edilmeye başlandığı ilk merkezdir. Barla, millet-i İslâmiyenin, hususan Anadolu halkının başına gelen dehşetli bir dalâlet ve dinsizlik cereyanına karşı; Kur’andan gelen bir hidayet nurunun, bir saadet güneşinin tulû’ ettiği beldedir. Barla, rahmet-i İlâhiyenin ve ihsan-ı Rabbanînin ve lütf-u Yezdanînin bu mübarek Anadolu hakkında, bu kahraman İslâm milletinin evlâtları ve Âlem-i İslâm hakkında, hayat ve mematlarının, ebedî saadetlerinin medarı olan eserlerin lemeân ettiği bahtiyar yerdir.”

(Tarihçe-i Hayat, YAN)

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*