Selâlar kimin için okunuyor?

Son zamanlarda artık gözle görünür, kulakla duyulur hale geldi; çok da görmek, duyulmak istenilmeyen, yok farz edilen, bize daha uzak, henüz daha var denilen kaçamak cümlelerle göz ardı ettiğimiz; ölüm.

Semtimizde gün içinde bir kaç kez selâ okunuyor. Birini duymasan diğerini duyuyorsun. Hatta her selâda içimizden bir cız sesi gelmeye başlıyor, çünkü selâda ismi söylenenler, gün geçtikçe bize doğru yaklaşıyor, daha bir tanıdık oluyor. Önce uzaktan tanıdık, sonra tanıdık, sonra bir eski komşu, sonra bir akraba, en sonunda da ‘daha birkaç gün önce birlikte oturduğumuz kişi’… derken çember her geçen gün daralıyor. Daha bir dikkat kesilir olduk selâlara.

Ölüm bu kadar görünür, duyulur, bilinir hale gelince, insanın dünya ile olan bağı kopuveriyor adeta. Daha birkaç gün önce dükkânı açık olan o tanınmış esnaf, artık dünyada değil. Dünya, işler, hayat, eş çocuklar, dostlar hepsi hayatta ve yaşamaya devam ediyorlar, ama artık o yok. Dünya ile olan bağları bir anda kesiliveriyor insanın.

Bediüzzaman, “Bu acib ve garip ve dehşetli ve azametli mesele karşısında bulunan biçare insan ve bahusus Müslüman, eğer iman ve ubudiyeti olmazsa, bütün dünya saltanatı ve lezzeti bir tek insana verilse, acaba o göz önündeki her vakit oraya çağrılmasına nöbeti bekleyen bir insana verdiği o endişeden gelen elim elemi kaldırabilir mi?”

“Madem ihtiyarlık, hastalık, musîbet ve her tarafta vefiyatlar, o dehşetli elemi deşiyorlar ve ihtar ediyorlar; elbette o ehl-i dalâlet ve sefahet, yüz bin lezzeti ve zevki alsa da, yine o manevî bir Cehennem, kalbinde yaşar ve yakar. Fakat pek kalın gaflet sersemliği, muvakkaten hissettirmez.”

Anlaşılan, “Dünyanın lezzetini, zevkini, saadetini, rahatını isterseniz, meşrû dairedeki keyfe iktifa ediniz; o keyfinize kâfidir.”

Cümlede kelimeler ne kadar da ağır yükler taşıyor omuzlarında.

Son cümle; “Dünya ve ahirette ebedî ve daimî süruru isteyen, iman dairesindeki terbiye-i Muhammediye’yi (asm) kendine rehber etmek gerektir.”

Selâsı okunmadan, her selâyı kendi isminde okumalı insan…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*