Tasarrufa doğru

Hepimiz daha iyi bir hayat yaşamak ve güzel bir gelecek sunmak isteriz.

Bunun en birinci yolu tasarruftan geçiyor. Hayatın vazgeçilemeyen maddelerinin gelecek nesillere aktarılması için sağlıklı bir şekilde tüketim yapmak, ihtiyaçlarımızı kısmadan, var olanı ziyan etmeden kullanmayı öğrenmek gerekiyor. Dinimiz de her şeyi yerinde ve doğru şekilde kullanmamızı istiyor.

Her yıl Ocak ayının 2. Haftası öneminin daha çok hatırlandığı “Enerji Tasarrufu”nu, hayatımızda uygulamak için bir kez daha konuşalım. Bu vesileyle önemli kaynaklarımız olan başta enerji ve suyumuzu ve sahip olduğumuz tüm nimetleri, yerli yerinde kullanmamız gerektiğini hatırlatalım.

Pandemi dönemiyle birlikte enerji kullanımının daha da arttığı şu günlerde, enerji üretimi de artmazsa sıkıntılar çıkabiliyor. Yapılan tasarruflar, üretim tesislerinin artmasını kolaylaştırıyor. Bu yüzden gereksiz yanan lambalar, prize takılı fişler, elektrikli tüm aletleri dikkatle, iktisatlı kullanarak, yakıt ve elektrikte tasarrufa gitmemiz gerekiyor.

Elimizdeki nimetlerin değerini bilmezsek, ziyan olup gidebilirler. Tasarruf ve kanaat, nimeti ziyadeleştiriyor. Bu sebeple nimetlere aciz kalmadan farkında olmak gerekiyor.

“İktisat ve kanaat, hikmet-i İlâhiyeye tevfik-i harekettir” diyen Bediüzzaman Said Nursî’nin İktisat Risalesi, bizleri tasarruf etmeye dâvet ediyor:

“Hâlık-ı Rahîm, nev-i beşere verdiği nimetlerin mukabilinde şükür istiyor. İsraf ise şükre zıttır, nimete karşı hasâretli bir istihfaftır. İktisat ise, nimete karşı ticaretli bir ihtiramdır.

Evet, iktisat hem bir şükr-ü mânevî, hem nimetlerdeki rahmet-i İlâhiyeye karşı bir hürmet, hem kat’î bir surette sebeb-i bereket, hem bedene perhiz gibi bir medar-ı sıhhat, hem mânevî dilencilik zilletinden kurtaracak bir sebeb-i izzet, hem nimet içindeki lezzeti hissetmesine ve zâhiren lezzetsiz görünen nimetlerdeki lezzeti tatmasına kuvvetli bir sebeptir. İsraf ise, mezkûr hikmetlere muhalif olduğundan, vahîm neticeleri vardır.”1

Bediüzzaman, yemek, konuşmak, uyumak gibi diğer işlerde de tasarrufa gitmiş, israftan her zaman kaçınmış; iktisat, kanaat ve bereket üzere yaşamıştır. Bediüzzaman hayırlara kullanması için verilen yalıları, köşkleri, zekatları dahi almamışken; bizler sahip olduğumuz nimetlerde nasıl israf ederiz? Haketmeden ihsan-ı ilahi tarafından verilen nimetleri nasıl ziyan ederiz? Bu şükürsüzlükler, israflar, korkarım gazabı celbedecektir. Tıpkı başımıza gelen bu yağmursuzluk gibi. Kış mevsiminde havaların günlük güneşlik olması, hiç hayra alâmet değildir. O yüzden maddî-manevî sorgulamak gerekiyor. Nitekim bu kuraklık, elektrik üretimini, enerjimizi bile etkiliyor. Kuraklık sebebiyle hidroelektrik santrallerinden elektrik üretimi geçen yıl 2019’a göre yüzde 11,5 gerilemiş durumda. Kuraklığın sürmesi ve yaşı ilerleyen doğal gaz santrallerinin bakım ihtiyacı, beklenmedik arıza durumlarında elektrik arzında risk ihtimalini ortaya çıkardı. Ana havza barajlarına gelen toplam su miktarı 2019’da 80,4 milyar metreküp seviyesinde bulunurken, bu rakam yüzde 27’lik düşüşle geçen yıl 58,5 milyar metreküpe geriledi ve hidroelektrik santrallerinden elektrik üretimi olumsuz etkilendi.

Ne yazık ki bu gibi hadiseler beşerin bulaşık eliyle meydana geliyor. İnsanlar ciddi manada tasarrufa gitse, belki bir nebze önlenebilir. Öncelik tasarruf olmalı. Artık yavaş yavaş iktisatlı yaşamayı prensip haline getirmeliyiz. Başımıza daha fazla büyük musîbetler gelmeden, mevcut nimetlerin farkına varabilmeliyiz. İktisatın büyük bir geçim kaynağı olduğunu görebilmeliyiz.

Dipnot:

1)  Bediüzzaman Said Nursi, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, s. 353.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*