Thomas Carlyle (1795-1881)

Thomas Carlyle

Thomas Carlyle (1795-1881)

Thomas Carlyle, Avrupa’nın dahi muhakkiklerindendir. İskoç asıllı tarihçi, yazar ve eleştirmen. 4 Aralık 1795 tarihinde Ecclefechan’da (Dumfriesshire, İskoçya) doğdu. Kalabalık bir aile çocuğu olup, annesi ve sekiz kardeşine olan aşırı bağlılığını ömrü boyunca devam ettirdi. Köy okulunu bitirdikten sonra Annan Akademisi’ne gönderildi (1805). Bu okuldan sonra Edinburg Üniversitesi’ne gitti (1809).

Bu sırada belli bir konu üzerinde yoğunlaşmamakla beraber çok sayıda eser okudu. Babası papaz olmasını istediyse de buna ilgi göstermedi. Matematik eğitimini alarak 1814’te bu dersi vermeye başladı.

Öğretmenliği bırakarak, 1819 Üniversitesi’ne hukuk eğitimini almak üzere geri döndü. Bu tarihlerden itibaren inanç dünyasında önemli değişiklikler ve gelişmeler oldu. Bu durumu 1836 yılında kaleme aldığı “Bay Teufelsdröckh’ün Yaşamı ve Düşünceleri” adlı eserinde yazdı. Bu arada Alman Edebiyatına ve özellikle Goethe‘ye ilgi duydu. 1826 yılında evlendi. Bu dönemde ve evliliği boyunca maddi sıkıntı çekti.

Geçimini yazdığı yazılarla sağlamaya çalışıyor ancak, gerekli desteği görmüyordu. Buna rağmen fikirlerinden ödün vermediği gibi, büyük bir tarih eserini yazmaya başladı. Büyük maddi sıkıntı yaşamasına rağmen böyle bir girişimde bulunması dikkat çekicidir. Bu eserle beraber yoğun tarih araştırmalarına girişti. 1837 yılında eserini tamamlayınca çok büyük alaka görerek halkın sevgisini kazandı. Bundan sonra çok sayıda konferans çağrısı aldı. Dolayısıyla maddi durumu da önemli ölçüde düzeldi.

Thomas Carlyle maddeciliğe ve rasyonalizme karşıydı. Siyasi ve kültürel tarihin akışını ancak olağanüstü kişilerin değiştirebileceğini savundu.İlahi aydınlığı hedef aldı. Bir duvarcının oğlu olup yoksulluk içinde yaşadığı zamanlar çoktur.

1837 yılında “Fransız Devrimi” adlı büyük eserini kaleme aldı. Yalnızca giysilere ve dış görünüşe önem verilen, riyakar bir toplumda yaşamaktan müthiş bir derecede rahatsız oldu. Fransız Devrimi sonrası saray mensubu ve soyluların çılgınlık ve bencilliklerini eleştirdi. Bu durum onu manevi değerler üzerinde daha fazla yoğunlaşmasını netice verdi.

Gittikçe müthiş bir derecede kök salan ve toplumda şiddetli bölünmelere, sınıflar arasındaki farkın zenginden yana gelişmeyi netice veren, kapitalist sisteme şiddetle karşı çıktı. Chartism (1840), Kahramanlar (1841), Geçmiş ve Bugün (1843) adlı eserlerinde, “bırakın yapsınlar” yaklaşımını eleştirdi Burjuva sınıfının vurdumduymazlığı ile rejim karmaşasına eleştiriler yöneltti. Geleneksel iktisadi sisteme karşı çıktı. Bozulan ve gittikçe yok olan değerler üzerine eğilerek, bunların yaşatılması veya yeniden topluma kazandırılması gereği üzerinde durdu. O, İslam Dünyası ve Almanya’da, eski değerler üzerinde kurulacak yeni bir düzenle inkişaf edileceğine inandı.

Thomas Carlyle | Peygamber Kahraman MuhammedÜlke çapında bir üne kavuşup maddi sıkıntıları aştığı, feraha ulaştığı bir anda eşinin ölümü, hayatı üzerinde çok etkili oldu. Bundan sonra geçen on beş yıl boyunca kendini toparlayamadı.1881 yılında Londra’da öldü.

Thomas Carlyle, 1841’de yayınlanan “On Heroes, Hero-Worship and the Heroic in History adlı eserinde; Hz. Muhammed’i kahramanı, Dante ve Şhakespeare’i sevdiği şairleri, Luther ve Knox’u din adamı, Johnson ve Burns’i edebiyatçı, hükümdar olarak da Cromwell ve Napoleon’u gördüğünü ve beğendiğini yazdı (Bu kitabın Hz. Muhammed Aleyhisselam ile ilgili kısmı, “Peygamber Kahraman Muhammed” adıyla Türkçe tercümesi -1958,1963- yayınlandı). On dokuzuncu yüzyıldaki kargaşadan ötürü, daha önceki düzene övgüler yazdı. Ancak, dogmatik kiliseden tiksindiği gibi Hıristiyanlığı da reddetti. Sıradan insanları sevmezdi. Hıristiyanlığın zayıflara ve günahkarlara fazla değer vermesini hazmedemiyor, İncil’in doğruluğundan şüphe duyuyordu.

Daha önce eğitim gördüğü Edinburg Üniversitesi‘nin rektörlüğüne atandı ve göreve başlarken yaptığı ilk konuşmada yüksek ahlakı öğütledi. Aynı yıl bastırdığı “Kitap Seçimi Üzerine” adlı eseri ve başarılı rektörlüğü ile parlak bir başarı kazandı. İnanç noktasında en çok etkilendiği hususların başında; Yaratıcı’ın yüceliği ve ruhun ölümsüzlüğü gelir.

Özellikle fen bilimlerindeki hızlı gelişmeler, araştırmalara dayanan fikir ve düşüncelerin ön plana çıkarak hak ettikleri değeri kazanmaları, …”İslâmiyet güneşinin tutulmasına (inkişafına) ve beşeri tenvir etmesine mümânaat eden perdeler açılmaya başlamışlar. O mümânaat edenler çekilmeye başlıyorlar” şeklindeki ifadeleri doğruladı.

Ömrü boyunca arayış içinde olan ve çok sayıda eser okuyan Thomas Carlyle, kiliseyi ve Hıristiyanlığı eleştirdiği gibi Hz. Muhammed’e olan hayranlığını da açıklamaktan ve eserlerinde belirtmekten çekinmedi. Hakka taraftar olup, İslam Peygamberinin faziletlerini dile getirdi ve övgüler yağdırdı. Dini taassubun hüküm sürdüğü ve İslam beldelerinin tek tek işgal edildiği bir dönemde bir üniversite rektörünün Hz. Muhammed (asm), Kur’an-ı Kerim ve İslamiyet hakkındaki övücü sözleri dikkate değerdir Türkçe olarak yayınlandığını belirttiğimiz eserinin ilgili bölümlerinden bir kısmını Bediüzzaman Hazretleri de bazı eserlerine almış ve Onu övücü ifadeler kullanmıştır.

Thomas Carlyle
Thomas Carlyle (Kaynak: Wikipedia)

Thomas Carlyle’ın ifadeleri tamamen araştırmaya dayanıp yılların araştırmaları sonucu tahakkuk eden birikimin neticesidir.

“Başka kitaplar, hiçbir cihette Kur’ân a yetişemez. Hakiki söz odur, onu dinlemeliyiz” (Emirdağ Lahikası. s.235).

“Kur’ân’ı bir kere dikkatle okursanız, Onun husûsiyetlerini izhâra başladığını görürsünüz. Kur’ân’ın güzelliği, diğer bütün edebî eserlerin güzelliklerinden kàbil-i temyizdir. Kur’ân’ın başlıca húsûsiyetlerinden biri, onun asliyetidir. Benim fikir ve kanatime göre, Kur’ân, serâpâ samîmiyet ve hakkàniyetle doludur. Hazret-i Muhammed’in (a.s.m.) cihâna tebliğ ettiği dâvet hak ve hakîkattir” (İşaratü’l-İcaz, s. 265).

“İslâmiyet gayet parlak bir ateş gibi doğdu. Sair dinleri kuru ağacın dalları gibi yuttu. Hem bu yutmak İslâmiyetin hakkı imiş. Çünkü sair dinler-fakat Kur’ân’ın tasdikine mazhar olmayan kısmı-hiç hükmündedir”. “En evvel kulak verilecek sözlerin en lâyıkı Muhammed’in (aleyhissalâtü vesselâm) sözüdür. Çünkü, hakikî söz, onun sözleridir”(Hutbe-i Şamiye s. 36-37).

Yoğun araştırmasının sonunda yazdığı bu ifadeler aynı zamanda, doğru bildiğini pervasızca ifade eden özelliğinin de bir göstergesidir.

Bilim çağı olarak sona eren yirminci yüzyılın başında, müdekkik alimlerin araştırmalarının, İslam güneşinin daha da parlatmayı netice vereceğini müjdeleyen, “Ben dünyaya işittirecek bir derecede kanaat-i kat’iyemle derim: İstikbal yalnız ve yalnız İslâmiyetin olacak ve hâkim, hakaik-i Kur’âniye ve imaniye olacak” diyen Bediüzzaman Hazretleri, “Avrupa ve Amerika İslâmiyetle hâmiledir. Günün birinde bir İslâmî devlet doğuracak” şeklindeki tesbitlerine örnek olarak gösterdiği önemli şahsiyetlerden birisi de Carlyle’dır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*