43. yıla girerken

Emirdağ Lâhikası’nın başında, “Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin hizmetkârları Tahirî, Zübeyir, Hüsnü Bayram, Mustafa Sungur, Bayram” imzalarıyla konulan takdim yazısında, risalelerin ayrılmaz bir parçasını oluşturan lâhika mektuplarının ehemmiyeti ve onlara duyulan ihtiyacın sürekliliği vurgulanırken çok dikkat çekici noktalara işaret ediliyor.

Meselâ şöyle deniliyor:
“Uzun bir zamandaki hizmetin devamında vaki olacak binler ahval ve hücuma maruz talebelerin cereyanlar karşısında sebat, metanet ve ihlâsla hareketlerinde onlara yol gösterecek ikaz ve ihtarlara elbette ihtiyaç zarurîdir, kat’îdir, bedihîdir.”

Devamında, lâhikalarda ihtiyaca binaen yazılmış ve yazdırılmış ihtarların bulunduğu, aynı ihtiyacın her zaman tekrarlanabileceği, dolayısıyla bu mektupların daima müracaat edilecek hikmetleri ve düsturları ihtiva ettiği belirtiliyor.

Ve yüzlerce vakıa, hadise ve meselede bu ihtiyacın kendisini gösterdiği ifade edilerek, Nurun birinci talebesi Hulûsi Beyin Üstada yazdığı bir mektuptaki ifadeleri meyanında “İhtiyaç da, hizmet de bitmemiştir” sözü aktarılıyor (s. 32).

Bu takdimde altı çizilen hususlar geçerliliğini korumayı sürdürüyor. Çünkü hayat devam ediyor. Zamanın hızlı akışı içinde peş peşe gelen hadiseler, bizleri sürekli olarak biri bitip biri başlayan, hattâ zaman zaman iç içe geçen zorlu ve çetin imtihanlarla karşı karşıya bırakabiliyor.

Baş döndürücü değişim rüzgârları herşeyi önüne katıp götürürken sağlam durabilmek ve çetrefilli imtihanları başarıyla verebilmek için kuvvetli ölçü ve prensiplere sarılmak gerekiyor.

İşte lâhikalarda böyle değişmez ölçüler var.
Onun için lâhikalar, herşeyin sür’atle değiştiği ve adım başı tuzaklarla dolu ahirzaman sürecinde hizmetlerin istikamet üzere devam edebilmesi için vazgeçilmez bir rehber niteliğinde.

Nitekim pek çok güncel meseleye ışık tutan mesaj ve ipuçlarını, bundan 60-70-80 sene önce yazılmış mektuplarda bulabilmemiz mümkün.

Üstadın vefatından sonra da lâhika geleneği talebeleri tarafından devam ettirildi. Bilhassa hizmetlerdeki inkişafların duyurulduğu “havadis-i nuriye” muhtevalı, şevk ve heyecan verici mektuplar neşretme uygulaması halen sürüyor.

Ama bunun ötesinde, ülkede ve dünyada devamlı değişen olayların gündeme getirdiği soru ve istifhamları cevaplayacak; sorunların çözüm yollarını gösterecek; cazip tuzaklarla dağıtılmaya çalışılan dikkat ve himmetlerin aslî hedeflere kilitli kalmasını sağlayacak; zaman zaman çeşitli sebeplerle tavsamaya yüz tutan hizmet şevk ve heyecanını yeniden canlandıracak, süreklilik arz eden bir “lâhika hizmeti”ne de ihtiyaç var.

İşte 42 yıl önce bugün “Risale-i Nur’un medyadaki dili” olma misyonuna talip olarak yola çıkan Yeni Asya, aynı zamanda Zübeyir Gündüzalp’in ifadesiyle “günlük lâhika” olma işlevinin gereklerini de yerine getirme gayreti içinde.

Gazeteyi elinize alıp ilk sayfayı çevirdiğinizde karşınıza çıkan Bediüzzaman fotoğrafı ve altında Risale-i Nur’dan o günün aktüalitesine göre seçilen bir iktibas ile, yine risale eksenli yazıların yer aldığı Lâhika sayfası bunun bir nişanesi.

Ama bu mânâ sadece bu sayfa ile sınırlı değil.
Bediüzzaman ve Risale-i Nur’un mesajları her vesileyle gündeme getirilmeye gayret ediliyor.
Manşetler ve birinci sayfa haberlerinden başlayarak gazeteye konulan herşey, bütün haberler, makaleler, dizi yazılar, fotoğraflar, çizim ve karikatürler, diğer gazetelerden yapılan iktibaslar, hep risalelerdeki ölçü ve prensiplere göre yapılan seçme, eleme, süzme, harmanlama işlemlerinden geçirilerek en uygun yorum ve üslûpla sunuluyor.
İlânlarda da aynı prensipler uygulanıyor.

Bütün bu süreçler, yine Risale-i Nur’daki ölçüler muvacehesinde işleyen istişare mekanizmalarıyla ve şahs-ı manevî sistemiyle yürüyor.
43. yaşıyla olgunluk çağının yeni bir basamağını daha tırmanan Yeni Asya’nın, tavizsiz istikrar çizgisinde daha nice yıllara erişmesi duasıyla.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*