SAİD-İ Nursi’nin hayatını konu alan ve Atatürk’ün manevi kişiliğine hakaret ettiği gerekçesiyle Ankara Başsavcılığı tarafından hakkında soruşturma açılan “Hür Adam” filmini izledim.
(…) Filmin yönetmeni, kendi deyimiyle ‘hayat mektebi mezunu’ Mehmet Tanrısever.
“Sürgün” ve “Minyeli Abdullah” filmleriyle biliniyor.
“Hür Adam”da önemli tarihi kişiliklerden Said-i Nursi’yi anlatan bir dönem filmiyle çıkıyor karşımıza.
“Hür Adam”, deyim yerindeyse, zamanı geldiği ve uygun zemin bulunduğu için çekilmiş bir propaganda filmi.
Çok izleneceğine ve belli bir kesim tarafından yere göğe konulamayacağına şüphe yok.
Görselliği, oyunculukları, özellikle de Said-i Nursi’yi canlandıran Mürşit Ağa Bağ’ın oyunculuğu gerçekten de iyi.
Geri dönüşlerin doğru yerlerde kullanıldığı, süresi uzun olsa da sıkmadan izleten, görselliği tatmin edici, pek çok sahnesi başarıyla kotarılmış bir film var karşımızda.
“Türk-Kürt kardeştir… Bana hiçbir gerçek Türk zalimlik, işkence yapmadı” diyen, hayvanları seven (filmin en sevdiğim sahneleri Said-i Nursi’nin hayvanlarla olan dostluğunu gösterenlerdi), eşitlikten, iyilikten, merhametten yana olan Kürt dini lider Said-i Nursi’yi bilmeyenlere anlatıyor ve sevdirmeyi amaçlıyor.
Buraya kadar iyi, güzel ama “Hür Adam” kendi içinde tezatlar barındırmakta.
Özellikle de o çok tartışılacak olan Atatürk-Said-i Nursi karşılaşmasının olduğu sahnede.
Atatürk, Said-i Nursi’yle karşı karşıya oturduğu sahnede inkılaplardan konuşurken, sadece içki ve kıyafetten bahsediyor ve bu konularda esneklik istediğini söylüyor.
Said-i Nursi de bunun üzerine odayı terk edip gidiyor.
Evet, şaka değil, karşımızda kılık kıyafet ve içkiden başka bir şey konuşmayan bir Atatürk portresi var!
(…)
Ömür Gedik /Hürriyet-Kelebek, 4.1.2011
“Hür Adam”, deyim yerindeyse, zamanı geldiği ve uygun zemin bulunduğu için çekilmiş bir propaganda filmi.
Çok izleneceğine ve belli bir kesim tarafından yere göğe konulamayacağına şüphe yok.
Görselliği, oyunculukları, özellikle de Said-i Nursi’yi canlandıran Mürşit Ağa Bağ’ın oyunculuğu gerçekten de iyi.
Geri dönüşlerin doğru yerlerde kullanıldığı, süresi uzun olsa da sıkmadan izleten, görselliği tatmin edici, pek çok sahnesi başarıyla kotarılmış bir film var karşımızda.
“Türk-Kürt kardeştir… Bana hiçbir gerçek Türk zalimlik, işkence yapmadı” diyen, hayvanları seven (filmin en sevdiğim sahneleri Said-i Nursi’nin hayvanlarla olan dostluğunu gösterenlerdi), eşitlikten, iyilikten, merhametten yana olan Kürt dini lider Said-i Nursi’yi bilmeyenlere anlatıyor ve sevdirmeyi amaçlıyor.
Buraya kadar iyi, güzel ama “Hür Adam” kendi içinde tezatlar barındırmakta.
Özellikle de o çok tartışılacak olan Atatürk-Said-i Nursi karşılaşmasının olduğu sahnede.
Atatürk, Said-i Nursi’yle karşı karşıya oturduğu sahnede inkılaplardan konuşurken, sadece içki ve kıyafetten bahsediyor ve bu konularda esneklik istediğini söylüyor.
Said-i Nursi de bunun üzerine odayı terk edip gidiyor.
Evet, şaka değil, karşımızda kılık kıyafet ve içkiden başka bir şey konuşmayan bir Atatürk portresi var!
(…)
Ömür Gedik /Hürriyet-Kelebek, 4.1.2011
Benzer konuda makaleler:
- Said Nursi ve Demokratik Açılım Paneli 2010 İstanbul
- Said Nursî; mağduriyet, hakkaniyet ve demokratik cumhuriyet…
- Hür Adam’a selâm
- Said Nursî filminde ne gördüm?
- Cevabı bilinmeyen soru
- Said Nursî
- Bediüzzaman ve Atatürk…
- Hür Adam, memleketin hayrına
- Burdur’da Bediüzzaman programına büyük ilgi
- Endonezya basınında ‘”9. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu’”
İlk yorum yapan olun