Kar, dağına göre yağarmış. Her hâl ve şartta, bütün bütün, Yaratandan ümit kesmemektir mühim olan.
İnsana insan olduğu için değer vermeyi devamlı tatbik edebiliyor muyuz?
İşinizi en mükemmel şekilde yapabiliyor musunuz?
Gerçek sakatlığın, gaye yoksulluğu, sorumsuzluk ve uyuşukluk olduğunu idrak edebilmişseniz, hayatı kavramada ve başarıya yönelmede doğru yoldasınız demektir.
Vicdanen ve kalben sağlıklı bir inanç sistemi ve istikametli bir yaşantı tutturmuşsanız, mükemmelliğe talipsiniz demektir. Hiç kimsenin gücü böyle bir muhteşemliği görmemezlikten gelemez.
İnsanların gözünde markalar çok değerlidir. Fakat parçalardaki hatalar da, hiçbir zaman gözden kaçmaz. Onun içindir ki parçalardaki bu hataların zaman içerisinde “markadan” vazgeçmeye dönebileceğini unutmamak gerekir.
Aynı anda, aynı çizgide, aynı şahsiyet, karakter ve kimlikle dolaşırken, iki insan olmamak gerekir. Yani kendi kendimize ters düşmemek lâzım. O hâl Allah korusun sonun başlangıcıdır!
Güçlükleri göze almadan hiçbir kolaylıkla karşılaşmanın mümkün olmadığını görmek ve idrak etmek gerek.
İstenilenleri, arzu edilenleri, amaç edinilip ulaşmaya çalışanları her arayanın bulamadığı doğrudur. Ama aramadan da hiçbir şeyin bulunamayacağı bir başka doğrudur.
Yumruğu demirleştikçe, eldiveninin ipeği kalınlaşanlar mutlu sona ererler. Bu kâinatta cereyan eden her işte sonuç olarak bu değişmez anlayış ve sabır geçerlidir. Ara safhalardaki geçici krizlere takılıp kalmamak gerektir.
Her saniyesini gayesiyle buluşturan ve ona kilitlenenler mutlu sona mutlaka ererler.
Bütün bütün elde edilemeyenin, bütün bütün terk edilemeyeceğini teorikten tatbikata geçirebilenler, hayatın tadını ve lezzetini etrafıyla birlikte paylaşarak yaşama bahtiyarlığına kavuşurlar.
Kendi dilinizi konuşan insanlarla birlikte olmayı ve onlarla yolları ayırmamayı temin edebiliyorsak, doğru yoldayız demektir.
İçinde bulunacağımız ortamı ve grubu, dilimizi konuşan toplumlardan seçersek, sağlıklı neticelere ulaşma konusunda doğru istikametteyiz demektir. Bununla birlikte her an yepyeni sürprizlere hazırlıklı olmak da, hayatı olduğu gibi kabullenmek ve mutluluğu yakalamanın bir başka sonucudur. Toplulukların fertleri eritme, etkileme, başkalaştırma, kendi rengini verebilme tehlikesine karşı alınacak en tesirli ve netice verici yol; dostlarımızı ve içinde yer alacağımız topluluğu çok itinalı ve dikkatli seçmektir. Böyle bir davranış aynı zamanda büyük ölçüde sosyal ve toplumsal hayatımızı da seçmek olduğundan önemli bir tercihtir. İnsanların iyi ve kötü alışkanlıkların çoğunu, topluluk içinde kazandığı inkâr edilmez bir vakıadır. Öyleyse kendi hayatımızın tercihlerini yaparken çok fazla bonkör davranmamalıyız. “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim” diyen Cervantes’in tesbiti dikkate değer.
Sabrın diğer adının, “zamanı lehimize çevirme san’atı” olduğunu unutmayalım. Affedici olmanın yanında, sözümüzün eri olmak da büyük maharet ve fazilet örneğidir.
Böyle güzel ve muhteşem maharetlerle, en bahtiyar dostlarınızla birlikte hayatımızın idâme ve devam etmesi dilek ve temennisiyle.
Benzer konuda makaleler:
- Hatasını düzelten hayatını düzeltir
- Cemaatte olmanın lezzeti
- Bayram tebriği ve dilekleri
- Hayatın gaye ve meyvesine ait bazı tesbitler
- Ya Âlîm!
- Camiler çocuklarla şenlendi: Yaz Kur’ân kursları sona erdi
- Uğrunda hayatını verdiklerin, sana hayat vermeli
- Kur´ân ile dost olmak
- Bayram; musibete rağmen mutlu olmak!
- Şevki hep diri tutma formülleri
İlk yorum yapan olun