Bayram; musibete rağmen mutlu olmak!

Ömür dediğin; mutluluk uğruna bir kaç hatıra kırıntısı toplamaktan başka nedir ki!

Adı dillerde dolanan, ama kendisi olmayan bir şey sanki mutluluk.. Hayali bir ‘kızıl elma’ mı, yoksa masallardaki gibi gökten düşecek üç elmadan biri mi, bilinmez! Ama insan mutlu olmak istiyor! Çünkü ‘vermek istemeseydi; istemek vermezdi’ insanı Yaratan.

Sıkıntı, mutluluğun kendisinde değil.. nerede ve nasıl bulunacağını.. yolunun nereden geçtiğini – zenginlikten mi, güzellikten mi, kariyerden mi, otomobiller, katlar, yatlar ve iyi bir eş bulmaktan mı – geçtiğini bilmemekten kaynaklanıyor. Zıtların iç içe olduğu şu dünyada mutlak mutluluk zaten mümkün değil.

VAROLUŞA AİT SORULAR

Mutluluk, varılması gereken bir hedef değil; biraz yaşama sürecinin /sevincinin kendisi gibi geliyor bana. Daha çok dışarıda aranmasına rağmen, insanın içinde gibi. Mutlu olmanın yolu, biraz insanın kendini tanımasından geçiyor galiba. Mahiyetini tam bilmediğin kendi dünyanı nasıl mutlu edebilirsin ki!

İnsanın kendisini bilip tanıması; Rabbini tanımasını netice verecek. O’nun rol model olarak gönderdiği elçisine ve iki cihanda mutluluk prensiplerinin saklı olduğu kitabına ulaştıracak. Cevaplandırmak için kıvrandığı varoluşa ait sorular cevap bulacak, onulmaz sandığı yaralarına merhem sürülecek belki.

Allah’ın elçileri ve dostları en zor musîbetlere, en ağır imtihanlara muhatap olmalarına rağmen; dünyanın en mesut insanları olmuşlar. Çünkü O’nu tanıyan zindanda dahi olsa bahtiyardır.

“BAKIŞ AÇISINI DEĞİŞTİRMEK!”

Musîbet olarak değerlendirdiğimiz hadiselerin tesadüfi olmadığını, kontrol altında, bir ilim ve plan dahilinde İlâhî rahmet ve adaletin tecellisi olduğunu idrak ettiğimizde bakış açımız değişecek. O zaman olanları hayret ve ibretle, keyif ve muhabbetle temaşa ve tefekkür edeceğiz.

Farklılıklara kin ve düşmanlıkla değil; sabır ve anlayışla yaklaşacağız. Hiçbir varlık ve hadisenin abes yaratılmadığını idrak edeceğiz. Her varlığa sevgi ve saygıyla yaklaşmayı öğreneceğiz.. Teslim ve tevekkülümüz artacak ve mutluluğu yakalayacağız kim bilir?.

Biliyoruz ki; M. Luther King’in dediği gibi; “Karanlık karanlığı uzaklaştıramaz; bunu ancak ışık yapabilir. Nefret nefreti uzaklaştıramaz; bunu ancak sevgi yapabilir.” Birbirimizi sevmedikçe nasıl mutlu olacağız ki?

“ÇEKEMEYECEĞİNDEN FAZLASINI YÜKLEMEZ”

Bir musîbet geldiğinde biliriz ki; imtihan dünyasındayız. Zalimlerin de mazlûmların da yaptıklarını ve yapacaklarını ve kalplerinden geçenleri Allah (cc) bilir. Her şeyin ve her hadisenin dizgini O’nun elindedir.

Dilerse en güçlü gözüken Nemrut’u küçük bir virüs ile öldürebilir. Çünkü O herkesten ve her şeyden daha güçlüdür. Yarattıklarına karşı da, çok şefkatli ve çok merhametlidir. Evet; O “Hiç kimseye çekemeyeceğinden fazlasını yüklemez, kimseye zulmetmez.”

“ÜMİTSİZ DEĞİLİZ ASLA!”

Öyleyse her hal ve şartta ümitsizliğe düşmeyeceğiz. Allah’tan başka kimseden korkmayacağız. Ufkumuzu karartan kara bulutlara iman gözlüğü ile bakacağız. Sabır ve sevgiyle, karanlığa kızmadan Nur göstermeye devam edeceğiz. “Ümitvâr olunuz” diye haykıran ümit çağlayanına, şefkat kahramanına, muhabbet fedaisine kulak vereceğiz.

ZULMÜN PANZEHİRİ ADALETTİR

Bu günlerin de geçeceğini bilerek, zulmün panzehirinin adalet olduğunu; haksızlık ve yolsuzluklardan hukukun üstünlüğü temin gayretleriyle çıkılacağını unutmayacağız. İhtilâf ve düşmanlıkların ancak, sevgi, barış ve demokrasi ile aşılacağını her an hatırda tutarak, hak ve hukukumuza sahip çıkarak, ömür kitabımıza güzel hatıra kırıntıları toplamaya, hikâyeler yazmaya devam edeceğiz.

Goethe bizi ikaz ediyor: “Yaşamaya zaman ayırın, zira zaman bunun için yaratılmıştır. Çalışmaya zaman ayırın, başarının bedeli budur. Düşünmeye zaman ayırın, güçlü olmanın kaynağı budur. Çevrenize nazik davranmaya zaman ayırın, mutluluğa giden yol budur. Etrafınıza bakmaya zaman ayırın, günler bencilliğinize yetmeyecek kadar kısadır. Gülmeye zaman ayırın, ruhunuzun müziği budur. Terbiyeli olmaya zaman ayırın, insan olmanın sembolü budur.”

BAYRAMINIZ “BAYRAM OLA”

Unutmayın, unutulmayın dostlar!.. Bayram geldi, küslükler sona ersin. Sevin, sevilin ve sevindirin. Her şeye rağmen ümidiniz hep diri, mevsiminiz hep bahar olsun. Bu gün sevdiklerinize bir gül verin, ya da gülü/verin.

Yanağınız gamze dola.. Bayramınız “bayram ola.”

(Bütün dostların bayramını kutluyor, sevdikleriyle birlikte daha nice bayramlara erişmelerini diliyorum. Muhabbetle efendim.)

M. Said Zeki

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*