Bir ilâç deposu: Sarımsak

Bitki dünyasından, insanlara lezzetli bir gıda ve ilâç olarak ikram edilen sarımsak nimetinin değeri, nedense kokusundan anlaşılamadığından, yenmesinden mümkün olduğunca uzak kalınmaktadır.
Oysa ki, zamanımız ileri tıp araştırmaları sonucunda, elde edilen neticeler, övgülerle yayınlanmaktadır. Tıbb-ı Nebevî’de, Peygamber Efendimizin (asm) bir hadis-i şeriflerinde “Sarımsağı yiyin, onunla tedavi olun. Zira o, yetmiş derde devadır. Eğer bana melek gelmemiş olsaydı, ben de muhakkak onu yerdim.” (kenzu’l ummal) buyurarak methetmiş, lâkin kokusundan insanların hoşlanmayacağından dolayı, bir sınırlandırma kaydı konmuş ve yiyen kişinin, koku geçinceye kadar mescide gelmemesi, bir İslâm nezaket ve terbiye kaidesi olarak tebliğ edilmiştir. Sarımsak, Kur’ân-ı Kerîm’de değerli nebatlar arasında zikredilen bir nimettir. Eski Mısır ve Roma’da, ağır işlerde çalıştırılan kölelere ve savaş gücünü arttırmak için askerlerin yemeklerine, enerji ve direnç kazandırmak için bol miktarda ilâve edilirdi.

Gelişen gıda teknolojisi sarımsağın detaylı analizlerini yaparak, koruyucu ve tedavi edici tıbbın hizmetine sunarken, en çok araştırılan, ilâç bitki olduğu için, her geçen gün yeni yeni faydaları tesbit edilmektedir. Hâlık-ı Rahîm (cc), ilim, kudret ve hikmeti ile bir diş sarımsağın içine 160’tan fazla, insan vücuduna hayat desteği veren, biyoaktif kimyevî maddeyi istif ederek depolamıştır. Sarımsak, biyokimya lisanıyla, duyan ve anlayan insanlara yaradılışın bir sırrını anlatmakta olduğundan, bizler de bu şifa kaynağının bitmeyen faydalarını, gözden geçirmeye gayret edeceğiz. Her şeyden önce, insanların sarımsağa, kokusundan dolayı çektiği kırmızı çizgi ve imajı silerek, nasıl ve ne zaman yenebileceğini programlamaları, vazgeçemeyecekleri bir ihtiyaçtır.

Sarımsağın içinde en önemli bileşenler, sülfür bileşenleri ve sistein’lerdir. Sarımsak, ezilip veya doğrandıktan sonra, hava ile teması ne kadar fazla olursa (90 dakikaya kadar) etkisi en üst seviyeye ulaşır.

Sarımsaktaki sülfür bileşenlerinin şifalı tesirlerini sıralayacak olursak, bağışıklık sistemimizi güçlendirmek için, vücudumuzun kullandığı bu maddelerle “deney tüpleriyle yapılan çalışmalar, sarımsağın kanser hücrelerini ve virüs bulaşan hücreleri yok etmeye yardımcı olan beyaz hücrelerin (bunlara katil hücreler de denmektedir) performansını arttırmaya yardımcı olduğunu göstermektedir. Sarımsak, normal mide kasılmalarını düzenler ve mide özsuyu akışını geliştirir. Vücutta biriken zehirli maddeleri yok edici detoks etkisiyle, arsenik, kurşun ve cıva gibi ağır metallerin atılmasına yardımcıdır. Laboratuvar çalışmaları, düz kas gevşetici etkisiyle sarımsağın, yüksek tansiyon, kalp yetmezliği ve felç için kullanılan ilâçlar gibi, hareket ettiğini göstermektedir. Hidrojen sülfit, atar damarları genişletip tansiyonu düşürür. Aynı zamanda iltihap önleyici faktörleri, yaptığı dönüşümlerle güçlendirir.”1 Ayrıca sarımsağın içinde protein, sıvı ve katı yağlar, karbonhidrat, vitaminler (B grubu, C ve E vitaminleri), mineraller (fosfor, potasyum, selenyum ve manganez) bakımından zengindir. Hatta bütün sebzeler içinde, selenyum ve sülfür bakımından en zengini olanıdır. Sarımsağın ihtiva ettiği hayatî maddeler ve vücuttaki faaliyetleri detaylarıyla incelenecek olursa, aklı hayrette bırakan ve hafızada saklanması zor, uzun bir liste ortaya çıkar.

“Amerika’da ve bütün ülkelerde, en kapsamlı bir biçimde araştırılan sarımsağın, vazodilatasyon (damar genişletici) etkisiyle, kan basıncını düşürmesi, kolesterolü düşürmesi ve daha başka kalp-damar hastalıklarına olumlu etkileri vardır. Değişik bölgelerde oluşan, en az 6 kanser türünde (göğüs, kolon, yemek borusu, prostat, cilt ve mide) kimyasal kaynaklı tümörlerin oluşmasını, ilerlemesini ve gelişmesini engellemiştir. Ayrıca besin ve su kaynaklı mikropları, mantar enfeksiyonları ve solunum enfeksiyonlarına karşılık, antimikrobiyal etkinlik gösterir.”2 Sarımsağın, insan organizmasında meydana gelen tahribat ve hastalıkların, onarım ve tedavisinde Kudret-i İlâhiyenin bir eseri olarak, ism-i Şafî’ye ayinedarlık etmesi cihetiyle, “kanı temizler, akciğer, karaciğer, safra kesesi ve kalbi kuvvetlendirir. İltihabı kurutur ve bütün hastalıkları yok eder. Atar damarlardaki kireçlenme, daralma ve tıkanıklığı gidermek için sarımsaktan daha iyi ilâç yoktur. Tansiyonu ve ateşi düşürür, kanı sulandırır, iştahı açar. Kanı kolesterolden arındırır, yüz rengini güzelleştirir, salgı bezlerinin normal çalışmasını sağlar. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Genetik mutasyonlara (şekil değiştirerek, bozulma) karşı direnci arttırır.”3

Sarımsağın az bilinen bir özelliği de, beyin fonksiyonları üzerindeki olumlu etkisidir. Bu özelliğinin “son yıllarda yürütülen bilimsel çalışmalarda, beyinde SEROTONİN seviyesinin artması ile hafızanın güçlendiği, azalması ile ise bozulduğu ortaya konulmuş. Öğrenmeyi belirgin şekilde arttırdığı gözlenmiş. Sarımsak kanın antioksidan kapasitesini arttırıyor. Sağlıklı bir gıda olan sarımsak ürünlerini mümkün olduğunca çok kullanmanızda yarar görüyorum.” 4

Sarımsakla ilgili, Amerikan tıp kaynaklarında rastlanan dikkat çekici bir vak’ayı anlatmak yerinde olacaktır. “Amerika’nın en eğitimli herbalistlerinden (bitkilerle tedavi uzmanı) biri olan Mary Bove, sekiz aylık hamileyken zatürreye yakalanmıştı. Doktoru tahmin edebileceğiniz gibi, antibiyotiklerle dolu bir reçete yazdı. Bove, bu ilâçları Ekinezya ile birlikte günde 8-10 diş yediği doğranmış sarımsak uğruna reddetti. Tedaviye başladığının ikinci günü kendisini iyi hissetmeye başlamış, iki hafta sonra da tamamen düzelmişti. Gayet tabiî olarak, Dr. Bove kendisine uyguladığı bu reçeteyi, hastalarına da yazmaya başladı. National College Of Naturopathic Medicine’de öğretim üyesi olan Dr. Jill Stansbury, öğrencilerine solunum ve sindirim sistemleri enfeksiyonlarının tedavisinde ısrarla sarımsak kullanmalarını öneriyor. Gerçekten de sarımsak, enfeksiyon tedavilerinde mu’cizevî ilâç tanımına en yakın bitkidir.”5

Bir ilâç deposu gibi doldurulup istif edilmiş, kudret harikası bir nimet olan sarımsağın, kullanma şekilleri ve daha fazla faydalanma metotlarını belirtmeye çalışacağız.
Öncelikle topraklarımızda üretilen yerli sarımsakların tercih edilmesi, dışarıdan gelen gösterişli ve iri sarımsaklardan uzak kalınması gerektiğini unutmayalım. “50 den fazla ülke, böceklerin yok edilmesi, bakteri ve mantarların öldürülmesi (çürümeyi önlemek için) ve filizlenmenin engellenmesi (raf ömrünü uzatmak için) için sarımsağın iyonlaştırıcı radyasyonla işlemden geçirilmesine izin vermektedir.”6 Yerli sarımsaklarımıza özellikle Taşköprü sarımsağına rekabet edebilecek bir başka ürün yoktur.

Sarımsağın en etkili kullanma şekli, soyup ezdikten ve hava ile temasını sağladıktan sonra, bir süre bekleterek (90 dakikaya kadar) uygun gıdaya karıştırmaktır. Bu süre içinde etkili kimyasal mekanizma katlanarak daha çok faydalı hale gelir. En etkili kullanma şekli, iyice ezilen sarımsak, sızma zeytinyağına karıştırıldıktan sonra, yağda eriyen lezzetli maddeler, yavaş yavaş yağa nüfuz eder. Böylece sarımsağın tadını yumuşatarak, yağa sarımsağın lezzeti geçmiş olur. Bu şekliyle salata ve yemeklere karıştırılması daha uygun olur. Soyulan sarımsak dişleri, zeytinyağı doldurulmuş küçük bir cam kavanozda, buzdolabına konularak uzun müddet kullanıma hazır halde bulundurulabilir. Ezilip zeytinyağına yatırılan sarımsak, buzdolabına konduktan sonra bir hafta içinde tüketilmelidir. Bu şekilde hazırlanan sarımsağa, taze veya kuru kekik, 1-2 defne yaprağı, istenirse bir miktar kırmızı pul biber karıştırmak, faydasını arttıracağı gibi, kullanımını daha uygun hale getirecektir.

Soyulmuş sarımsak dişlerinin bir başka etkili saklama ve kullanma şekli de, probiyotik deposu olan ev yapımı, organik sirkenin içinde bulundurmaktır. Sarımsaklı sirke, salata soslarına, çorba ve bazı etli sebzeli yemeklere lezzet katarak, besin değerlerini arttırır. Bu sarımsaklar, nefes kokusu yapmadığı gibi, sirkedeki asidin sarımsağa nüfuz etmesiyle, ALLİSİN (acı tadı veren kimyasal) üretimi olmaz; dolayısıyla sarımsaklar çiğnense bile, koku yapan maddenin üretimi olmaz. Sarımsaktan faydalanmanın bir yolu da, soyulan dişlerden, sirke içinde yapılan sarımsak turşusudur. Antioksidan seviyesini yükselterek, bağışıklık sistemini güçlendirir. Boğazda gelişen enfeksiyonlara ve öksürük sıkıntılarına karşı, kaynatılmış bir bardak suya, bir diş soyulmuş sarımsak atıldıktan sonra, beş dakika demlenmeye bırakılarak hazırlanan sarımsak çayına, isteğe bağlı olarak, ılık haldeyken bir çay kaşığı bal da karıştırıldığında faydalı olmaktadır.

Sarımsak kullanımına en büyük engel, açığa çıkan ve sıkıntıya sebep olan, meşhur kokusudur. Bunun önüne geçmek için, sarımsağı pişirmeden önce biraz süt eklemek, böylece koku yoğunluğu yarıya indirilmiş olur. Çiğ meyve, sebze, nane, fesleğen gibi otlar, kimyon, rezene ya da kakule tohumu çiğnemek faydalı olur. Maydanozun koku giderme özelliği yoktur. Kokuyu gidermek için, pilavlarla yenmesi ve gerekirse bir tatlı kaşığı karbonat karıştırılan yarım bardak su ile ağzı çalkalamak, rahatlatıcı bir netice sağlar. Bir başka yolu da, uygun zamanda (tatil günleri vs.), bütün aile fertlerinin birlikte tüketmesi, kokunun hissedilmemesini sağlar.

Bazı sebze ve bakliyat yemeklerine sarımsak, yoğurt, pul biber, limon veya sirke karışımından elde edilen sos, vücut sağlığına güçlü destek verir. Faydalı olup, severek yeneceğine inandığımız bir sos tarifini de paylaşmış olalım: 5-6 diş ezilmiş sarımsak, bir avuç doğranmış maydanoz, bir limonun suyu veya bir çay bardağı ev sirkesi, bir su bardağı irice dövülmüş ceviz içi, bir tatlı kaşığı pul biber, iki yemek kaşığı sızma zeytinyağı, 300 gram ev yoğurdunun içine karıştırılır. İçine kuru ekmek kırıntıları veya iki yemek kaşığı yulaf ezmesi ilâve edilir. İyice karıştırıldıktan sonra, buzdolabında dinlendirilerek, yemekle tüketildiği gibi, detoks gayesiyle gıdalı bir övün de olabilir. Bu sos kandaki kötü kolesterol (LDL) seviyesinin düşürülmesine yardımcı olup, aynı zamanda zengin bir B vitamin grubunu ihtiva eder. Sarımsağın kokusu dikkate alınarak hafta sonunda veya uygun bir zamanda, uygulanabilecek bir detoks (vücudu kirli ve zehirli atık maddelerden arındırma) tarifi daha verelim: 2 adet orta boy haşlanmış patates, 1 havuç, yeteri kadar karnabahar, kereviz (yeşil yaprakları dahil), haşlanır, ayrıca 1 bardak haşlanmış nohut karıştırılır. Ezilmiş 5-6 diş sarımsak, 2-3 yemek kaşığı sızma zeytinyağının içinde, 1 çay kaşığı toz zencefil ve tuz ilâvesiyle tekrar karıştırılır. Haftada bir gün, sindirim sistemini dinlendiren, arındırıcı bir övün olabilir.

Sarımsağın kullanılmasında geçerli olan altın kural, ‘Azı yarar, çoğu zarar’ prensibidir. Bazı kan sulandırıcı, tansiyon düşürücü, anti alerjik ilâçlar kullanan hastaların, bu durumları göz önünde bulundurarak, hekimlerine danışıp gerekli bilgiyi almaları ön şarttır.

Faydalı olacağı düşüncesiyle, uygulaması kolay olan, birkaç sarımsak karışımının yapılışını tarif edeceğiz: 500 gram lor peyniri, iyice ezilmiş 10 diş sarımsak, yarım çay bardağı sızma zeytinyağı, 1 yemek kaşığı toz kekik, birer yemek kaşığı pul biber ve biber salçası, gereği kadar kaya tuzu karıştırılarak hamur gibi yoğurulduktan sonra, uygun zamanda, hafif kahvaltı şeklinde tüketilebilir. Birçok rahatsızlığa faydalar sağlayan karışımlardan bazıları ise “1 baş sarımsak, 10 tane yeşil zeytin, 1 tane orta boy havuç, ½ litre su ile pişirildikten sonra, ezilip süzülür. Bir günde tüketilir. Bu su, karında su toplanmasına çok iyi gelir. Çiğ sarımsak yemek, krampları yok eder, gazı giderir. Pişmiş sarımsak yemek, sesi ve boğazı temizler, öksürüğü yumuşatır ve göğüs ağrılarını dindirir. Hızlı çöküntülerden kendini korumak isteyen yaşlılar, her gün sarımsak yutmalı veya 3 diş sarımsak ezip, bal şurubu ile içmelidir. 100 gram limon suyu, 100 gram zeytinyağı, 3 baş ezilmiş sarımsak, 50 gram maydanoz yaprağı suyu karıştırılır ve her akşam bu karışımdan 50 gram içilir. Bu karışım böbrek ve safra kesesi taşlarını eritmek için fayda sağlar. 24 tane limon suyu, 350 gram dövülmüş sarımsak, bir cam kap içinde, üzeri üç kat bezle kapatılarak, oda sıcaklığında bir hafta bekletilir. Sonra süzülüp buzdolabına konur, karışım bitene kadar sabah akşam birer yemek kaşığı içilir. Karışım mükemmel bir damar açıcı ve temizleyicidir. Uykusuzluğa karşı da rahatlatıcıdır. Limon suyu yerine ev sirkesi de kullanılabilir.”7

Sözün özü, erken yaşlanmaya yönelten, alüminyum ve kurşun gibi ağır metallerin vücuttan atılmasına yardımcı olan, Alzheimer hastalığından koruyucu etkili, sarımsak demek sağlık demektir. Kokusuna çözüm bularak, barışmamız gerekir. İlk yardım dolabında bulundurduğumuz bir ilâç gibi, sarımsağı da şifa kaynağı fıtrî bir ilâç olarak mutfaklarımızda bulundurup, istifade etmemiz sağlığımıza güçlü bir destek sağlayacaktır. Değerli Dr. Elif Güveloğlu’nun güzel ifadesiyle belirttiği “Ben Allah’ın (cc), sarımsağı ‘İLÂÇ’ olarak yarattığına inanıyorum.” Gerçeğinin doğruluğu

SAĞLICAKLA KALIN

Feyzullah Ergün

Dipnotlar:
1) Dr. Penny STANWAY, Mucize Gıda Sarımsak, s. 30 Kuraldışı Yayıncılık 2013.
2) Prof. Dr. Erkan TOPUZ, Kanserde Alternatif ve Tamamlayıcı Tıp ( Bilimsel Yaklaşım), s.147 İletişim Yayınları 2008.
3) Dr. Aidin SALİH, Gerçek Tıp (Yitik Şifanın İzinde), s. 101 Sade Hayat Yayınları 2015.
4) Prof. Dr. Erdem YEŞİLADA, İyileştiren Bitkiler, s. 250 Hayykitap 2015.
5) Dr. James A. DUKE, Yeşil Eczane, s. 580, Pegasus Yayınları 2008.
6- Dr. Penny STANWAY, a.g.e. s: 65.
7- Dr. Aidin SALİH, a.g.e. s: 101-102.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*