Şabanın on beşinci gecesi olan bu geceye, “Berat Gecesi” denmesinin sebebi, Allah’ın tövbe eden ve ibadet eden kullarına mağfiret kapılarını açmasından dolayıdır. Rahmet ve bereketin arttığı, bu gün ve geceler günahlarımızdan arınmak ve mânevîyat kazanmak için büyük fırsattır.
Yapılan ibadetler, okunan hakikatler, acizâne duâlar, İlâhî rahmetin celbine vesile oluyor. İhlâsla yapılan ibadetlere nefsimizle birlikte âlem-i İslâmın da ihtiyacı var. Halisane yapılan her ibadet, günahların kirlettiği manevî havamızı temizliyor.
Dünyanın girmiş olduğu girdabın manevî boyutunu düşündüğümüzde, başımıza gelen musîbetlerin ihtar edici özelliğini hatırlamak gerekir. Günahlarla, haramlarla, zulümlerle kirlenen dünyamızı ancak tövbe ve istiğfar ile temizleyebiliriz.
Allah’ın mağfiretini kazanmış peygamberlerden Hz. Yunus Aleyhisselâmın büyük bir çıkmaza girdiği anda yaptığı duâsı, bize kurtuluşun anahtarını veriyor. Onun karanlık gecede, fırtınalı denizde, büyük bir balık tarafından yutulmuş vaziyette ettiği duâ, kurtuluşuna vesile oluyor.
Hz. Yunus (as) karanlıklar içinde Rabbine şu niyazı etmişti: “Lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimin” (Senden başka ilâh yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum.) 1 Aczimizi itiraf ettiren, kulluğumuzu fark ettiren, imanımızı kuvvetlendiren bu duâya amin demeye hepimizin ihtiyacı var. Özellikle duâ vaktinin geldiği şu günlerde, asıl vazifemizi bir kere daha hatırlamak gerekiyor. Hz. Yunus’un (as) Kur’ân’da yer alan ve duâların kabulüne vesile olan münâcâtının büyük ve ehemmiyetli sırrına sarılmak gerekiyor. “Yunus’un balığın karnındaki duâsı ‘Lâ ilâhe illâ ente subhâneke innî kuntu minez zâlimin’ şeklinde idi. Sıkıntıya düşmüş ve başı belâya düçâr olmuş hangi Müslüman bu duâyı yaparsa, Allah Teâlâ mutlaka onun duâsını kabul buyurur.” 2
İnsan ancak günahlardan, nefsin esaretinden kurtulduğu sürece Allah’a hakiki kul olabilir. Bu ise ubudiyetin özü olan duâ ile başlıyor ve sair ibadetlerle devam ediyor.
Duânın kabule karin olması için de, sonucu asıl maksat yapmamak gerekir. Vakti geldiği zaman eller semaya açılır. Ve tevekkül içerisinde duâ edilir. Takdir Allah’tan.
Madem duâ vazifemizdir. Bize düşen, sabır ve kanaat içerisinde beklemek.
İmanın, duâyı lüzumlu kıldığını söyleyen Bediüzzaman Said Nursî, eserlerinde duâ ve ubudiyet mevzularına çok geniş yer veriyor ve bizi duâya dâvet ediyor:
“İşte ey aciz insan. Duâ gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medarı olan bir vesileyi elden bırakma, ona yapış. Bir abd-i küllî ve bir vekil-i umumî gibi ‘Ancak Senden yardım isteriz’ de; kâinatın güzel bir takvimi ol.” 3
Elli senelik bir manevî ibadet ömrünü ehl-i imana kazandıran bu rahmet gecesi, duâ ve tövbe etmenin tam zamanıdır. Ömrün bereketlenmesine, musîbetlerin gitmesine ve kurtuluş kapılarının açılmasına vesile olan duâların şefaatine sığınalım.
Allah’ım, sen affedicisin, affetmeyi seversin, bizi affet.
Dipnotlar:
1) Enbiyâ Sûresi: 87.
2) Tirmizî, Deavât 81; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 170.
3) Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2019, s. 288.
Benzer konuda makaleler:
- Şuhûr-u Selâse’niz mübârek olsun
- Berat Gecesini fırsata çevirmeliyiz
- Güç kaynağımız: Namaz
- Oruç, nefsin firavunluk cephesine darbe vurur
- Bir ömürden hayırlı bir gece: Kadir Gecesi
- Hüzünle geldin, inşallah sürurla bitersin ey Ramazan
- “Kandiliniz mübarek olsun!” denilir mi?
- İki boyutlu bir varlığın çok yönlü eğitimidir oruç
- Bin aydan hayırlı bir gece: Leyle-i Kadir
- Bu gece Kadir Gecesi
İlk yorum yapan olun