Büyük ruhlu küçüklerden Bediüzzaman’a mektuplar

“Aziz sıddık kardeşlerim!

Bu yaz mevsimi, gaflet zamanı ve derd-i maişet meşgalesi hengâmı ve şuhur-u selâsenin çok sevaplı ibadet vakti ve zemin yüzündeki fırtınaların silâhla değil, diplomatlıkla çarpışmaları zamanı olduğu cihetle; gayet kuvvetli bir metanet ve vazife-i Nuriye-i kudsiyede bir sebat olmazsa, Risale-i Nur’un hizmeti zararına bir atalet, bir fütur ve tevakkuf başlar.” (Emirdağ Lahikası)

Üstadımızın bu mübarek cümlelerini tahattur ederek, Rıza-yı İlâhî gayesi ile, bizler de yaz mevsimine dolu dolu başladık. Pek çok şehrimizde yapılan Nur kampları İzmir’de de yapıldı ve hâlâ yapılmaya devam ediyor. Okulların kapanmasıyla başlattığımız Risale-i Nur okuma programlarımız, bu sene, önceki senelere kıyasen çok daha fazla hız kazandı. Ramazanın başlamasıyla yavaşlatmak zorunda kalsak da, Ramazandan sonra da aynı hızıyla devam edecek inşaallah.

İlkokul, ortaokul, lise ve üniversite yaş gruplarına hitap eden programlarımıza katılan kardeşlerimizi ve bu programlarda vazife alan medrese talebelerimizi can-ı gönülden tebrik ediyoruz. Cenâb-ı Hak razı olsun ve hizmetimizi kabul etsin.

Bu sene her birimizi şevke getiren ilkokul ve ortaokullu küçük talebelerimiz, okulları kapanır kapanmaz okuma programlarına koştular. Yaklaşık beş ayrı yerde, küçük talebelerimiz için Risale-i Nur programı yaptık. Programların ardından hızını alamayan bir grup küçük kardeşimizle Aydın dershanesine gittik, oradaki Risale-i Nur okuma programına iştirak ettik.

Aydın’da yaptığımız programda, bir akşam dersinde lâhikalardan mektuplar okurken, küçük kardeşlerimiz, ağabeylerimizin Üstada mektup yazmasını hayranlıkla karşıladılar ve kendileri de yazmak istediler. Biz de onlara birer mektup zarfı vererek, onları Üstadımız ile baş başa bıraktık. Kardeşlerimizin Üstada yazdıkları mektuplardan bir kısmı şu şekildeydi:

Nurbanu Toker (10 yaşında):

“Sevgili Üstadım, seni o kadar çok seviyorum ki Risale-i Nurlardan bol bol okuyorum. Sözlerden 10. Söz’e geldim ve Kur’ân’ın 6. Sayfasındayım. Cennete sırf seninle muhabbet etmek için gelicem. Hatta sana annem ve babamı da tanıtırım.”

Büşranur Toker (12 yaşında):

“Sevgili Üstadım, seni daha iyi tanımak için 3 hafta ardı ardına medreseye gittim, şu an Aydın kampındayım, günde 3 kere Risale-i Nur dersi yapıyoruz. İnşaallah cennette bu mektubumu Peygamberimle (asm) cevaplarsın. Bize duâ et.”

Sıla Yıldırım (11 yaşında):

“Canım Üstadım, seni çok seviyorum. Şu an kamptayım. Senin yazdığın kitaplardan ders yapıyoruz. Görüşmek dileğiyle…”

Beyzanur Nas (12 yaşında):

“Canım Üstadım, şu an Nur Talebesi olmak için öğrenciyiz, kamp yapıyoruz. Seni okuyoruz, seni biliyoruz, seni öğreniyoruz, seni tanıyoruz ve tanıtıyoruz. Kur’ân-ı Kerîm’in surlarının kırıldığı dönemde tek koruması Risale-i Nur idi. Seninle oturup, risale okuyup, hizmet dâvâsında savaşmak istiyorum.”

Nur Sena Aybar (12 yaşında):

“Canım Üstadım, babam kaç senedir derse gittiği için sizi çok iyi biliyor ve söz ediyordu. Ben de biraz öğrendim. Çok sevap kazanıp sizin yanınıza gelmek istiyorum. Belki sohbet ederiz. Siz hem şimdi hem de ders yapılırken bazen geliyormuşsunuz. Buraya da geldiniz mi?”

Betül Aybar (8 yaşında):

“Sevgili Üstadım, bu güzel kampta keşke bizimle olsaydın. Cennette istediğin her şey oluyordur. Allah’ı görüyorsundur. Ne güzeldir. Keşke ben de görebilseydim. O zaman ne güzel olurdu.”

Hatice Rana Yetişmez (11 yaşında):

“Canım Üstadım, yazdığın risaleleri okuyoruz. Hem eğlenceli hem de çok güzel kelimeleri var. Keşke sen de burada olup bizimle beraber Risale-i Nur okusaydın. Kur’ân dersimize girip benim Kur’ân’daki yanlışlarımı düzeltseydin.”

İclal Nur Kösmene (10 yaşında):

“Canım Üstadım, bende Risale-i Nurların seti var. Artık kararımı verdim. Daha küçüğüm, ama 1 senede Risale-i Nurları bitirmeyi düşünüyorum. Sizi daha iyi tanımak istiyorum. Size birkaç sorum var. Duâ ederken avucunuzun içinde benim de yüzümü veya ismimi gördünüz mü? Ben de bir Nur Talebesi miyim?”

Dilruba Şimşek (9 yaşında):

“Benim canım Üstad dedem, büyüyünce inşaallah ben de başörtülü olucam. Senin neler yaşadıklarını Risale-i Nur kitaplarında okuyoruz. Seninle sohbet etmek istiyorum. İnşaallah Cennette görüşürüz.”

Asel Akkan (10 yaşında):

“Sevgili Üstadım, seni çok seviyoruz. Her gün senin yazdığın Risalelerden okuyoruz. Pazartesiden beri Risale-i Nur okurken hep seni düşünüyorum.”

Zeynep Serra Çoban (11 yaşında):

“Sevgili Üstadım, seni çok seviyorum. Risale-i Nurları yazdığın için sana çok teşekkür ediyorum. Ben Aydın’da kamptayım. Senin de nerede olduğunu biliyorum. Tabiî ki Cennettesin. Risale-i Nur okurken dinimizi daha çok öğreniyorum ve bu dinden asla vazgeçmicem.”

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*