Cehennemin yeri

Son günlerdeki sıcaklıklar ve söndürülemeyen orman yangınları bize Cehennemi daha çok hatırlattı. Cehennemin yeri ve halen mevcut olup olmadığına dair meraklar tahrik edilmiş oldu.

Bizde bu merakın cevabını “fes’ elu ehlezzikr”(herşeyi ehline sor) prensibine uyarak, dost düşman herkesin Bediüzzaman dedikleri zata sorulan soru ve cevaplardan takip etmek istedik.

Elcevap: “Deki ona ait bilgi Allah katındadır” (Mülk: 26) ve “Gaybi Allah’tan başka kimse bilemez” (Neml Sûresi 65, Tirmiz’i, sevabü’l – Kur’ân: 7) Bu temel prensiplerden sonra Üstad, “Cehennemin yeri, bazı rivayatla, “tahte’l-arz” denilmiştir. (Acluni, Keşfü’l-Hafa 1:281…) Başka yerlerde beyan ettiğimiz gibi, küre-i arz, hareket-i seneviyesiyle, ileride mecma-ı haşir olacak bir meydanın etrafında bir daire çiziyor. Cehennem ise, arzın medar-ı senevisi altındadır demektir. Görülmemeleri ve hissedilmemeleri perdeli ve nursuz ateş olduğu içindir. Kamer, nuru çekildikçe vücudunu kaybettiği gibi…”

Anladığım kadarıyla, bu naslardan muktebes olmalı ki, Üstad:

Cehennem ikidir; biri suğra (küçük Cehennem), biri kübradır (büyük Cehennem). İleride suğra kübraya inkilâp edeceği ve çekirdeği hükmünde olduğu gibi, ondan bir menzil olur. Demekle şu anda her iki Cehennemin de, mevcut olup tayin edilen görevleri ifa ettikleri anlaşılıyor.

Cehennem-i suğranın yeri, yerin merkezindedir. Yani buradan anlaşılan; hem kürenin altı hem de merkezidir, orası Cehennemi suğra olan mağma olduğu gibi. Hem de arzın dolaştığı dairenin altıdır. Orası da, Cehennemi kübradır. Böylece Allah-ü â’lem diyerek o âyet ve hadislerden Cehenneme iki yer belirlenmiş oluyor ve ikisi de, son derece makul ve hikmetlidir.

1- Dünya küresinin, mağma hem altı, aynı zamanda içi sayılır ve fennin tesbitine göre her otuz üç metre hafriyatta bir derece-i hararet tezayüt eder. Demek, merkeze kadar, yeryüzünün yarı çapı altı bin km olduğundan, ikiyüz bin derece-i harareti cami, yani iki yüz defa dünya ateşinden şedid ve hadisteki rivayete uygun bir ateş bulunuyor demektir ki, bu aynı zamanda hadisin sıhhatine de, delildir.

Bediüzzaman Hz. “Cehennemi suğranın Cehennemi kübraya ait çok vazifeleri dünyada ve kabir âleminde gördüğü de, hadislerde işaret edilmiştir:

“Meselâ: Hadis-i şerifte “kabrin; Cehennem çukurlarından biri” olduğu anlaşılıyor.

Allah-ü â’lem mağmadan kabre ateşte verilebilir, veya kişi oradan mağmaya da, indirilebilir. Allah (cc) kudretine sınır yoktur, istediği yere Cehennem kurar, bir nevî orman yangınları da, buna bir işarettir.

2- Cehennem-i kübraya gelince, Âlem-i ahirette nasıl küre-i arz sekenesini, etrafını çizdiği haşir meydanına döker. Öyle de içindeki küçük Cehennemi dahi Cehennemi kübraya Allah (cc) emriyle teslim eder. Böylece küçük Cehennem tutuşturuculuk vazifesini yaparak iki Cehennem birleşerek Kemal’ine ermiş olur. Bazı Mutezile imamlarının “Cehennem sonradan halk edilecektir” demeleri hali hazırda tamamıyla inbisat etmediğinden gabavettir.

Gerçek bilgi Allah katındadır, ahiret âlemine ait menziller bu dünyevî gözümüzle görülmez. Fakat bazı rivayatın işaratıyla, ahiretteki Cehennem bu dünyamızla da münasebettardır. Onun için yazın şiddetli hararetine “min Feyhi Cehennem” (Cehennemin hararetindendir) denilmiştir.

(Mektubat: 1. Mektup, 3. Sual s. 8)

Demek bu yaz Allah korusun Cehennemi bir hal yaşıyoruz. Fakat daha mühimi bu hale hangi amelimizle fetva verdirdiğimizdir. Bu konuda herkes ötekini suçluyor. Meselâ iktidar muhalefeti, muhalefet iktidarı ve halk her ikisini gibi. Bana kalırsa hepimiz suçluyuz zira “nasılsanız öyle idare edilirsiniz. Buyrulduğuna göre topyekûn suçlu durumdayız. Zaten musîbet-i amme de, ekseriyetin hatasındadır. Diğer bir ifade ile “musîbet bir cinayetin neticesi, mükâfatın da, mukaddemesidir.

O halde küllî bir istiğfar ve tedbir gerekir. Çünkü adeta def-i muhal bir belâ-i zamanî ile karşı karşıyayız.

Meselâ: İklim değişikliği paneli yapılmış. O panel ve başka platformlarda konuşulanlar özetle şöyle:

Bu felâketin baş sorumlusu insandır çünkü; kürenin insan etkileriyle ısındığı iddia ediliyor. Meselâ: ormanların parsellenip yeşil alanların azaltılması ekolojik dengeyi bozduğu da, bir vakıadır gibi… Yağmur kristallerini engelleyen parfüm vs. Bu gibi insan etkileri ile sıcak mevsimlerin uzadığı, dolayısıyla küresel ısınma ve Metan gazının emisyon hacmi endişesi. Meselâ küresel ısınma 1,5 santi grata ulaşırsa önü alınmaz tehlikeler söz konusu olup dünyanın ateş çağına gireceği ve hatta girdiği iddiaları vardır. Söndürülemeyen yangınlarda bunun delili sayılabilir kanaatindeyim.

Gökyüzünde binlerce uydunun aktif olup, güneş ışınlarını yönlendirmesi ve hatta küresel egemenlerin buna da el atmalarından bahs ediliyor.

Sonuç olarak kıyamet anı ve daha çok yaşayacaklarımızın olduğu da, gündemdeki itiraflardandır.

Benim bildiğim; Hz. İsa’nın dediği gibi “Dermansız dert yoktur, fakat ahmaklık müstesna”. Bunların hepsine komplo teorileri demek de kolaycılık olacağından aklı selimin gereği maddî ve manevî tedbirleri almaktır.

Yani hangi amelimizle kadere fetva verdirdi isek, o hali düzeltmektir.

Bunun yolu da, bu devrin enbüyük farz vazifesi olan ittihad-ı İslâma âcilen geçmekle olur, yoksa daha burnumuz çok sürter. Zira birbirleriyle uğraşanlar müsbet hareket edemezler ve maalesef felâketleri daha da körüklemiş olurlar. Dünya hâkimiyetinin ateist, deist ve şeytanilerin eline geçmesinin sonucu bu olduğuna göre, ehl-i tevhid olan rahmanilerin başta ittifakla tedbir almaları elzemdir.

Çünkü Cenab-ı Hak “Allah ve Resul’üne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin. Sonra zaafa düşüp zayıflarsınız. Sabredin kuşkusuz Allah sabredenlerle beraberdir. (Enfal Sûresi Âyet: 46) buyruluyor.

Bu irtibatsızlık ve ittihadsızlığın ne derece felâket olduğuna “Haccın ihmali” meselesinde dikkat çekmiştim. İbretli, istikametli, ihlâslı ve ıslahlı bir hayat dileğiyle…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*