Şu fanî dünyada dertsiz adam aramak boşuna uğraşmaktır. Bunun için de tek çare, kâinatın Yaratıcısının koyduğu kanunlara uymak, onun vaz’ ettiği prensiplere göre hareket etmek ve reçetelerine göre uygun yaşamaktır. Değilse bunun dışındaki bütün çabalar, gayretler, uğraşmalar beyhude ve boşunadır. Yoksa hayat büyük sıkıntıların ve ıztırapların kaynağı haline döner.
İşte bu konuda ibretli bir hayat hikâyesi:
Adamın biri çok zenginmiş. Bir gün gözleri rahatsızlanmış ve görmez olmuş. Başlamış çare aramaya. Kime gittiyse çare bulamamış.
Gel zaman, git zaman birisi demiş ki, senin çaren var. Fakat dertsiz birisini bulup gömleğini gözlerine sürersen gözlerin açılır demiş.
Adam dertsiz birini bulmak için yollara düşmüş. Şu beldede var demişler ve tarif edilen kişiyi bulmuş. Sormuş: “Arkadaş senin derdin var mı?” Adam başlamış anlatmaya. “Arkadaş senin derdin benimkinden daha çok” demiş.
Derdine çare bulamamış. Yeniden yollara düşmüş. Demişler falan beldede var. Gitmiş yine tarif edilen yeri bulmuş. “Arkadaş senin derdin var mı?” Dinlemiş adamı… Bakmış ki durum eskisinden farklı değil. “Oooo arkadaş senin derdin benimkinden daha fazla” demiş. Çaresiz beklemeye koyulmuş adamcağız.
Yıllar sonra demişler ki, “Filan dağda bir çoban var hiç derdi yok.”
Bizim dertli adam, elinde baston düşmüş yollara, patika yollardan düşe kalka dağ başındaki çobanın yanına varmış.
Selâm faslından sonra sıra gelmiş meramını anlatmaya. Dertli adamımız çobana demiş ki: “Arkadaş senin derdin var mı?” Çoban; çok rahat ve kendinden emin, müthiş bir tevekkülle; “Arkadaş benim hiç derdim yok…” demiş. Adam sevinçten ne yapacağını şaşırmış. “Elhamdülillah nihayet buldum” demiş.
Çobana demiş ki: “Arkadaş benim derdimin çaresi sende. Ben yıllardan beri bu derdime çare arıyorum. Senin gömleğine gözümü sürersem gözlerim açılacak demiş.”
Çoban; “Arkadaş, ben de çok sevindim ama maalesef benim gömleğim yok demiş!”
Çare, sahip olduğumuz nimetlerin ve değerlerin, bunun da ötesinde onları bize veren kudretin kıymetini idrak edip, O’na kullukta kusur etmemek.
Fani dünyanın bütün işleri böyle fani, aldatıcı ve yalancı. Bunu görmek ve idrak etmek için maneviyât pusulası olan Kur’ân hakikatlerine bakmak ve onu rehber edinmek tek çaredir. Bin dört yüz küsûr senedir bu gerçek insanlığın önünde bütün açıklığıyla durmaktadır.
Hülâsa, sağlığın-hastalığın, varlığın-yokluğun, gençliğin-ihtiyarlığın, işçiliğin-patronluğun, hayatın bütün şatlarının ve durumlarının mutlaka ama mutlaka katlanılması ve olduğu gibi kabullenilmesi lâzım geldiği hatırdan uzak tutulmamalıdır. Gerçek çözüm ve huzur bu anlayışı yakalamaktadır.
Cenâb-ı Hak, elinde bulunduğu nimetleri en iyi şekilde değerlendiren, her hâl ve şartta hayatı, onu verenin arzu ve emirleri doğrultusunda yaşayanlardan eylesin. (Âmin).
Benzer konuda makaleler:
- Dertsiz baş, duvara taş
- Bir derdim var!
- Alevi toplumu Risâle-i Nur´u çok benimsedi
- Siyaset, sonuç alma san’atıdır
- Gönül!
- Dersli gecelerimiz, dertsiz gecelerimizdir
- Oruç, nefsin firavunluk cephesine darbe vurur
- Namaz kılanın orucu, namaz kılmayanın orucu…
- Hakikî hazine
- Bir mektepsin Yeni Asya
İlk yorum yapan olun