Bilhassa günümüz dünyasında iktidar olmaya aday hiçbir siyasî yapıyı temize çıkarmanın mümkünâtı görünmüyor. Dolayısıyla, hemen her siyasî partinin kendi çapında hatası, günahı, çelişkileri vardır, yahut olabilir.
Ne var ki, bütün siyasî cereyanların içinde en büyük günah, en azim hata, en ağır vebâl, dinin siyasete âlet edilmesidir. Zira, bu hem zulüm, hem cinayet, hem ihanet hesabına geçer.
İşte, bu en ağır günah yükü, ne yazık ki, en çok dost, ahbap ve yakınlarımızın içinde bulunduğu iktidar partisinin yirmi yıllık galerisinde yer alıyor.
Bakın meselâ: Şu bağnaz siyaset, toplum içinde muteber olarak bilinen şahsiyetleri bile siyasî ikbâl ve menfaati uğrunda adeta militanca kullandı, kullanıyor. Dinî ve kudsî değerleri fütûrsuzca istismar ediyor. Dinî, millî ve mezhebî noktada vatandaşların arasına nifak tohumları serperek “ötekileştirme” ateşini mütemadiyen körüklüyor. İnsanlarımız arasında “Bizden olanla olmayan, millî ve yerli olanla olmayan” ayrımını yapıyor; üstelik, bu nifak ve şikak yöntemini omurgasız siyasetlerinin omurgası haline getirmeye çalışıyor. Vesâire…
Siyaseti için dini âlet etmek, dindarları militanlaştırıp tetikçi haline getirmek, evet bu vatan ve millet için yapılabilecek en büyük bir kötülüktür.
Bunun çok vahim bir ciheti de şudur ki: Hasis siyasetini din ile bütünleştirip aynîleştirenler, bilerek veya bilmeyerek, siyasî galibiyetlerini “dinin galibiyeti”, mağlûbiyetlerini de “dinin mağlûbiyeti” gibi göstermiş, lanse etmiş oluyorlar ki, el’iyâzubillah…
Oysa, dinin esâsı nurdur; onu siyasete âlet edenlere ise nârdır, yakıcı ateş gibidir. Günün birinde, başka rüzgârların da etkisiyle döner; bu kez, onu kullananları yakmaya başlar.
Netice itibariyle…
Bu ülkede, mevcut iktidara muhalif fikirde olan hemen hiç kimse, kendini güven içinde görmüyor, göremiyor. Zira, hemen herkese bir şekilde gözdağı veriliyor; yahut hainlikle suçlanıyor. Buna göre, herkes baskı veya tehdit altında bulunuyor demektir. Evet, muhaliflere karşı siyaset topuzu, demoklesin kılıcı, terör yaftası, hainlik damgası, maliyeci sopası ve benzeri şeyler, tepede hazır halde tutuluyor. Bunlarla da yetinmeyip, ayrıca medyadaki tetikçiler ile badigartlar her fırsatta devreye sokularak, muhalif fikirde olanlar yıldırılmaya, sindirilmeye çalışılıyor.
Beyler! Bunun adı hürriyet değil, adâlet değil, demokrasi değil; temel insan hak ve hukuku hiç değil. Unutmayın! Bu yaptığınızın, yani başkasına revâ gördüğünüzün aynısı, günün birinde sizin başınıza da gelebilir. Lütfen uyanın, kendinize gelin. Hatanın, zararın, günahın neresinden dönerseniz kârdır.
Benzer konuda makaleler:
- Doğrulukla manevî hastalıklarımızı tedavi etmeliyiz
- Din, siyaset-i İslâmiyeye de âlet edilemez
- Kur’ân’ı siyasete âlet etmek
- Din, siyaset-i İslâmiyeye de âlet edilemez
- Siyasetin şeytani yönü
- İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara âlet ve tâbi olamaz
- İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara âlet ve tâbi olamaz
- Sabiteler değişkenlere bağlanamaz
- İslâmiyet güneşi yerdeki ışıklara âlet ve tâbi olamaz
- Menfaati esas tutan siyaset canavardır
İlk yorum yapan olun