Güç odaklarıyla pazarlığa girenler

Pazar günü Haliç Kongre Merkezi’nde dostlar ve kardeşlerle hasbihal ettik. Aynı zamanda bize iletilen görüşleri birebir dinleme imkanı bulduk ve gerek medya yazıları gerekse televizyonla ilgili yazılar konusunda fikir birliğine vardık.

Kongre Merkezi’nde bulunmamızın temel sebebi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin “Toplumsal Hareketler ve bir arada yaşama prensipleri” idi.
Sonuç bildirgesinde “katılımcı demokrasi”ye dikkat çekilirken, “müsbet hareket”in tahlili yapıldı.

-“Toplum için fert feda edilir” prensibinin zulüm olduğu görüşü ağırlık kazanırken, sosyal hareketlerin hatta idarecilerin “hasenat ve seyyiat” dengesini gözetmesinin müsbet hareket olduğuna dikkat çekildi.

-Anarşi ve terör olayları için; gücü elinde bulunduran devletin ve bu mekanizmayı yönetenler için şefkat, merhamet, adalet ve itidalli davranış sergilemesine “müsbet hareket” olarak vurgu yapıldı.

Hele hele toptancı anlayışlarla hareket edilmesinin yanında birçok haksızlık ve zulümleri beraberinde getirdiği hatırlatıldı.

Ya demokrasi?

-Katılımcı demokrasi, insandaki bu arayışa cevap verecek en uygun zemin olarak belirlendi. Bu zeminde, milletin temel hak ve özgürlüklerine sahip çıkması ve baskı anlayışlara geçit vermemesi de önemli olduğu vurgulandı. Yani, Üstad’ın ifadesiyle, “Bir millet cehaletle hukukunu bilmezse ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder.”

Bildirgedeki her sözün altına imzamızı basarız. Özellikle “dayatmacı bir anlayışla toplumu şekillendirmeye çalışan elitlere karşı, hür ve medeni bir tavır ile karşı koyabilecek kişilikteki fertler, özgür ve demokratik bir ülkenin temel teminatıdır” sözü, etkileyiciydi.

Elbette diğer katılımcıların sözleri de Bediüzzaman Hazretleri’nin bir arada yaşama prensiplerini ortaya koyuyordu. Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın sözlerini not etmeden edemedim.

“Türkiye psikolojik bir savaş yaşıyor ve kavramlar karıştırılıyor” dedi.

-Bediüzzaman istismarı yapıldığını söyledi.

-Ülkemiz Mısır ve Suriye gibi kaos içinde değilse, bu gün Bediüzzaman’ın demokrasi vurgusu daha bir önem kazanmıştır dedi.

Devam ediyor Tarhan:

“Bediüzzaman ‘İstibdat zulmün temelidir’ derken, hürriyet, adalet, meşveret ve kanunda hukukun üstünlüğünü savunmuştur. Siyaset üç türlüdür, kişiler üzerinden yürütülen siyaset, olaylar üzerinden yürütülen siyaset, kavramlar üzerinden yürütülen siyaset… Bediüzzaman hiçbir siyasi faaliyete katılmamış ve güç odaklarıyla pazarlığa girmemiştir” sözünü önemsedim.

Çünkü: “Güç odaklarıyla pazarlığa girenler dini siyasete alet etmek zorunda kalmış, hatta Risale-i Nur’u dahi siyasete alet etmek zorunda kalmış” dedi.

“Devlet içinde kadrolaşmalara karşı çıkmıştır” diyor ve “Amaca ulaşmak için her yol mübahtır anlayışı”nın menfi bir anlayış olduğunun vurgusunu yaptı Tarhan.

Risale-i Nur’daki hakikatlerin bugüne bakan yönleri o kadar çok ki, hangi konu tahlil masasına yatırılsa, açılımları bu gün bile hala sıcak ve tazeliğini koruyor.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*