İsabet de etse mesuldür

Siyasî hadiseler bizim hep kırılma noktalarımız olmuştur. Kırk küsür yıl bu hizmetin içinde bulunduğum süre içinde bir çok ihtilaflar siyasî hadiseler ve yorumlardan kaynaklanan hicranlı hallere maruz kaldık.

Halbuki Bediüzzaman’ın üzerinde en çok durduğu ; “Sakın, sakın!.. Dünya cereyanları; hususan siyaset cereyanları ve bilhassa harice bakan cereyanlar sizi tefrikaya atmasın!” ikazlarıdır.

Başa gelecek bu hadiseleri tahmin eden Bediüzzaman bir çok mektuplarında bu önemli meseleleri dile getirmiştir. Buna rağmen, davanın hatırından ziyade siyasetçilerin hatırları galip gelmiştir. İstenmeyen olaylar yaşanmış,  hiç olmaması gerekenler olmuştur. Toplum mühendisliği yapanların  bu yaşananların dışında olduğunu zannetmiyoruz.

Halbuki bizim temel hizmetimiz iman hizmetidir. Her zaman bu noktayı hep birinci vazife olarak telakki ettik. Hiç bir hükümet ile maddî beklenti içinde olmadan, kendi imkanlarımız ile ayakta durduk. Bu ölçüler Risalelerde değişmez ve değiştirilemez değerler olarak dünyamızda yer aldı.

27 Mayıs Darbesi’ne karşı çıktık.

12 Eylül darbe-i münâfıkanesine taraftar olmadık.

28 Şubat müdahelesinin karşısında idik.

Son yaşanan olaylarda yine hakkın yanın da yerimizi aldık.

Bunlar bir takım yorum farklarından kaynaklandı. Bu büyük ayrışmalarda bizden ayrı ayrı gruplar meydana geldi. Siyasetin önünden gidenlere  tâbi olmadık. Üstadımızın hep son vasiyeti mahiyetindeki ısrarlı tavsiyelerine uyduk. Mevcut iktidar, 28 Şubat’ın mağduriyetinden kaynaklanan sermayeler ile ve bazı olugarşik güçlerin teşviki ile de gittikçe ibresini yükseltti. Siyasette tek söz sahibi oldu. Devletin bütün kademelerinde yer aldılar.

Peki bu tarif ve tasvip edilen temel değerlere uygun mu?

Onun cevabını  yine Risalelerden öğreniyoruz:

“Kalbe ihtar edilen içtimaî hayatımıza ait bir hakikat” bahsinde gayet açık ve net bir şekilde bu mesele izah edilmektedir. “İttihad-ı İslâm Partisi, yüzde altmış-yetmiş tam mütedeyyin olmak şartıyla, şimdiki siyaset başına geçebilir. Dini siyasete alet etmemeye, belki siyaseti dine alet etmeye çalışabilir. Fakat çok zamandan beri terbiye-i İslâmiye  zedelenmesi ile ve şimdiki siyasetin cinayetine karşı dini siyasete alet etmeğe mecbur olacağından, şimdilik o parti başa geçmemek lazımdır.”

Her ne kadar mevcut iktidar yeni bir siyasî oluşum içinde olduklarını da iddia etseler de, isimlerin değişmesi ile vücut değişmiyor.

Devletin temel devrimlerine dillendiren, Kemalizmi reddetmeyen, her bir vesile ile Atatürk’ün resimlerini kendi resimlerinin yanına koyan bir anlayış nasıl olur da tasvip edilebilir?

Temel kadrolarına bakıldığı zaman ,geçmişte beraber hareket ettiği insanlardan oluştuğunu görüyoruz.

Samimi bir şekilde hareket edenler müstesna,”ikincisi isabette etse mes’uldür” ikazında bulunan  Bediüzzaman’ın ne kadar haklı olduğunu hep gördük yıllarca.

“Menfaat üzerine dönen siyaset canavardır”sözü herkesi içine alır.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*