Eskiden çok cazip değildi; lise, ortaokul hattâ ilkokul mezunları, bir müdürün tensibi ve “hamili kart yakınımdır” dostluğuyla kolayca memur olabiliyordu.
Zamanla Devlet kapısı diye, kariyer, emeklilik ve sosyal haklar gibi imtiyazlar için memurluk, tercih sebebi oldu. Müracaatlar çoğalınca bölüm imtihanları açıldı. Orada da torpil vs. gibi faktörler devreye girdiğinden, 18/3/2002 tarih ve 2002/3975 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına istinaden ÖSYM tarafından hazırlanıp, Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPPS) yürürlüğe girdi.
Böylelikle kimsenin hakkı yenilmeyecek, torpil, rüşvet gibi etik olmayan haksızlıkların önüne geçilecek, liyakat gelecekti.
2010 yılına geldiğimizde ise kopya çekildiği ve soru çalındığı iddiaları gündemi epey sarsmıştı. Yapılan şikayetler üzerine Ankara 1. İdare Mahkemesi, usulsüzlük iddiaları nedeniyle “Eğitim Bilimleri” bölümü ile “Genel Yetenek ve Genel Kültür” kısmını iptal etti.
Adnan Menderes Üniversitesi öğretim görevlisi Hasan Can Oktaylar da; kopya çektiğini iddia ettikleri 9 bin kişinin belirlenerek, görevlerine son verilmesi gerektiğine dikkat çekti. Oktaylar, “Fakat, o yıllara ait delil niteliğindeki soru kitapçıklarının ve cevap anahtarlarının imha edildiğini biliyorum, çünkü o yıllarda soruşturmayı yapan adli görevlilerin olayı örtbas ettiği düşüncesindeyim” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ise, AKP’nin genişletilmiş il başkanları toplantısında KPPS’de kopya iddialarına çok sert cevap verdi. Erdoğan, (gündeme getirmeleri dolayısıyla) CHP’ye ve Kılıçdaroğlu’na “KPSS gibi sınavı terörize ediyorsunuz, KPSS son derece başarılı, temiz, sorunsuz şekilde gerçekleştirilmiştir. Bu sınava gölge düşürmek isteyenlerin oyunu anında deşifre edilmiştir” dedi.
O dönemde yapılan iddialara karşı hükûmet yetkilileri tepki koyuyor, her şeyde olduğu gibi “devletin kurumları, kuralları var, yok cemaat sızmış, yok paralelmiş falan, bunlar iftira” derken, o süreçten sonra kendi mesuliyetlerini görmezden gelip, dershanelerin kapatılması ve 17/25 Aralık yolsuzluk dosyaları akabinde “Cemaat kendi adamlarını devlete yerleştirmek için soru çaldılar”ı en yüksek perdeden dile getirmeye başladılar. Önceleri sahiplenilmişken bu defa AKP diliyle KPSS şeytanlaştırılıyordu. Cemaatçi diye ÖSYM Başkanı Ali Demir, Erdoğan tarafından vazifeden alındı ve 18 yıl hapis istemiyle hakkında soruşturma açıldı.
Evet, liyakati öteleyen, başkasının hakkını gasb eden hırsızlığı kimden olursa olsun kabul etmek mümkün değildir. Fakat “AKP bu işin neresinde” sorusu görmezden gelindi.
O süreçten sonra TÜRGEV/TÜGVA ve AKP il teşkilatları adam kayırma, torpil gibi iddialarla gündemden
düşmedi. Çok gariban ögrencilerin KPPS’den yüksek puan aldıkları halde mülakatta hakları yendiği o günden beri yazıldı, çizildi ki artık KPSS sadece vitrinde kaldı.
En son 31 Temmuz’da patlak veren skandalla KPSS iptal oldu ve ÖSYM Başkanı Halis Aygün, Erdoğan tarafından vazifeden alındı.
2010’daki KPSS skandalında aynı dershaneye gidenlerin cevap kağıtlarının aynısı gibi, 2022’deki sınavda da aynı dershaneye giden 21 öğrencinin cevap kağıtları da aynı.
Şimdi ister istemez akla şu soru geliyor. Bu ahlaksız ve gayr-i insanî hak gasbına ne zaman son verilecek ve alın teri döken başarılı insanlar liyakatle ne zaman iş başı yapacak?
Birilerini suçlamayla milletin önüne atmakla bu iş çözülecek mi, yoksa AKP kendini sorgulayacak mı? Zira
kimi neyle suçladıysa altında kaldı.
Şimdi suçlayacak o birileri de yok. Yoksa sırada RETÖ, METÖ’mü var?
Benzer konuda makaleler:
- KPSS olayındaki gariplikler
- KPSS üzerinden kurulan tuzak
- Eğitimin gerçekleri ve gençlerimiz
- Başörtüsü de, Ayasofya da ortak değerimiz kullandırmayız
- Devlet adam öldürür mü?
- Gültekin Uysal: İnsanlık, özellikle de Müslümanlar büyük bir sınava tabi tutuluyor
- WikiLeaks’te Nurcular
- Oldukça enteresan…
- İmralı’da Said Nursî çelişkileri
- Cemaatler ve aslî hizmetler
İlk yorum yapan olun