İslamiyetin istikbali parlak olacaktır

Ümit; inananlar için bir emir, insanlık için, hayat, canlılık, aşk, şevk, fıtratın gereği, saadet, mutluluk, rahat, hayatı doğru okuyup, insanca yaşamaktır.

Ümitsizlik ise: bir kara basan, kötümserlik, gözlerde siyah gözlük, gönüllerde hicran ve yıkımdır.

Hayat ve verilen bunca nimetler Allah’ın en büyük bir lütfu, ihsanı ve hakikî bir hikmetidir.

Kur’ânın hükümleri, Hadislerin dürbünü, Risale-i Nur’un esasları, Yeni Asya’nın yorumları ve isabetli tesbitleriyle hayata bakıp ince okumaları yapmanın ayrı bir özelliği ve güzelliği vardır.

Bu inançla bizler diyoruz ki: “ASYA KIT’ASI VE İSLÂMİYETİN İSTİKBALİ PARLAK OLACAKTIR” Neden?

Çünkü: Günlük siyasette, sağlıkta, medyada, menfaatte, sosyal hayatta; zahirde görünen bunca olumsuz ve ümitsiz gibi tablolarına rağmen; Bediüzzaman Said Nursî Kur’ân’dan aldığı dersle, “Hilkat ve yaratılışta hayır asıl, şer ise tebeidir, geçici ve ikinci derecededir.” diyerek bir müjde verip tesbit yapıyor. (Muhakemat, Sh. 45, yeni: 63)

Asya Kıta’sı ve İslâmiyet’in istikbalinin açık ve parlak olduğunu 20. asrın başında yazdığı, “Muhakemat” isimli eserinde delillerle ispat ediyor. İşte o deliller:

1. Hak din, fazileti, medeniyet; sefahet, müptezellik ve şehvete müsaade ve muvafakat etmez.

2. Şehvet düşkünlüğü, dinsizlik, merhametsizliğin neticesi; insanca yaşamadaki müthiş eşitsizlik.

3. İslâmiyet maarif, bilgi ve medeniyetle mücehhezdir.

4. Her işin, başlangıcında mükemmelliğin gereği olan ihtiyaç, devamlı gelişme ve yenilenmeden doğan şiddetli istek ve arzu.”

5. Asya’yı daimî sefalette, başka yerleri hep refahta görme yanlışından çıkan: Tam uyanma, teyakkuzdan ortaya çıkan gıpta, rekabet ve gizli kin.

6. Ehl-i tevhidin düsturu olan tevhid-i kelimeye devam etme.

7. Zeminin özelliği olan itidal ve istikametli mizaç.

8. Zihinlerin zamanın nuruyla nurlanması.

9. Medeniyetin kanunu olan fikir alış verişi. Telâhuku efkâr.

10. Bedeviyetin, sade hayatın lâzımı olan temiz ve safi-i fıtrat.

11. Zaruretin meyvesi olan hafiflik.

12. Teşebbüs cüretindeki fıtrî istidad.

13. Bu zamanda maddeten gelişmeye bağlı olan i’lâ-yı kelimetullah.

14. İslâmiyetin emri, zamanın gereği, fakirliğin, zorlaması, arzuları söndüren ümitsizliğin ölmesi, hayatın gereği olan ümidin medeniyet arzusu ve yenilenme meyli.

15. Bütün bu kuvvetlere yardım etmek için ecnebilerin içine ihtilâl veren, medeniyetlerini ihtiyarlatan hakikî medeniyetin güzelliklerinin günahlarına galip gelmesi.

16. Çalışmanın, sefahete kifayet etmemesi, yetmemesi.

17. Din, fazilet ve gerçek medeniyet prensiplerine uymayan sefahete müsaade etmek.

18. Nefis ve şehvete muvafakat, izin verme.

19. Asya’nın bahtını, İslâmiyet’in talihini açacak yalnız meşrûtiyet ve şeriat-ı garrânın terbiyesindeki hürriyettir.

20. Medeniyetin güzellikleri denilen emirler, şeriatın başka şekle çevrilmiş birer meselesidir. (Muhakemat, 9. Mukaddeme, sh. 45/6 yeni: 66/8)

İşte bu kadar açık ve net delillere biz inanıyoruz ve fikir, düşünce sahibi herkesle insanlık adına paylaşmak istiyoruz ki: “Şu istikbal inkılabatı içerisinde en yüksek gür sâdâ İslâmın sâdâsı olacaktır. İnşaallah.” Amenna ve saddaknâ. Evet doğrudur. Bekleyip göreceğiz. Bu ümit, aşk, şevke ve gayretin bütün İslâm coğrafyası ve insanlık Kamuoyunda da canlanıp yeşermesi ve yaşanması ümit ve duâsıyla.

NOT: Başta Çok değerli Hüseyin Üstündağ Ağabeyimiz olmak üzere vefat eden Ege Bölgemizden Abdurrahim Mermer kardeşimize, değerli dostum dâvâ arkadaşımız Durmuş Ali İnci’nin kardeşi Osman İnci’ye, Ahmet Kumandaş Ağabeye ve ahirete intikal eden ismini sayamadığımız bütün can dostlara Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabırlar diliyorum. N. E.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*