AKP iktidarında Türkiye’nin İsrail’le ilişkileri, bütün söylemlerin aksine hep sürdü. “One minute” çıkışının akabinde olduğu gibi, dokuz vatandaşın katledildiği, yirmiye yakının yaralandığı ve yüzlerce vatandaşın gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulduğu son Mavi Marmara yardım gemisi hunhar saldırısı sonrasında da, kamuoyu önünde İsrail’e veryansın edildi, şiddetle kınandı, ancak hiçbir gereği yerine getirilmedi.
İsrail’in korsanlığı, haydutluğu ve devlet terörü yaptığı söylendi; lâkin göstermelik bir iki maç ve kurtarma tatbikatı ertelenmesinin dışında bir şey yapılmadı.
En son Bakanlar Kurulu’nda, “İsrail hükûmetinin özür dilemesi, tazminat ödemesi, BM’nin kuracağı uluslar arası komisyonu kabul edip fâillerini yargılaması ve Gazze’ye ablukanın kaldırılması”nda İsrail’in tavrının beklendiği duyuruldu. Buna göre ilişkilerin gözden geçirileceği belirtildi.
Ankara’nın bu “beklentileri”, Türkiye’nin İsrail’e karşı tutumundan rahatsız olan ve Ankara’nın Telaviv’le ilişkileri sürdürmesini telkin eden Obama’ya bizzat Başbakan Erdoğan tarafından iletildi. Dahası Erdoğan, 7 Temmuz’da İsrail Başbakanı Netanyahu’yla görüşmesine atıfta bulunarak, İsrail’in bu beklentilere cevabının beklendiğini dile getirdi.
Ne var ki bir taraftan halka karşı miting meydanlarında, medyada, kameraların önünde İsrail’e meydan okunup rest çekilmesine mukabil, alttan alta İsrail’le dolaylı ya da doğrudan ilişkiler sürmekte. Askerî, ekonomik, siyasî işbirliği, anlaşma ve ihâlelerin iptali ya da askıya alması bir yana, daha da tahkim edildiği ortaya çıkmakta…
“GÖRÜŞME TALEBİ” KİMDEN GELDİ?
Evvela, hâlâ “anlık istihbarat”taki işlevi özellikle PKK’nın Şemdinli saldırısı sonrası yoğun bir biçimde tartışılan “insansız casus uçağı” Heronlar başta olmak üzere İsrail’le 60’a varan savunma sanayii, enerji, ticarî işbirliklerinin hiçbirinin iptal edilmediği, Millî Savunma Bakanı ve ilgili bakanlarca açıkça deklâre edildi. İsrail’le anlaşmaların askıya alınmasının sözkonusu olmadığını açıkladılar. Peşinden Başbakan’ın İsrail “krizi”ni ve BM’deki İran oylamasını izâh etmek üzere, partisinin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik’le Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı AKP’li Murat Mercan başkanlığında ABD’ye gönderdiği heyet, Washington’daki temaslarında Yahudi lobisi ile bir araya geldi. AKP hükûmetinin kapalı kapılar arkasında İsrail’le görüşmeleri bununla da kalmadı.
Baştan beri peşinen “özür dilemeyeceğini” ilân edip Türkiye’yi suçlayan ve kendi içinde göstermelik bir komisyon kuran İsrail yönetimiyle, gizli temasları devam ettirdi. İsrail Başbakanlık Bürosu, “Netanyahu’nun, son birkaç hafta Türkler ile temaslar için bir takım girişimler yapıldığı” demecini duyurdu.
En son Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İsrail Endüstri ve Ticaret Bakanı Benjamin Ben-Eliezer ile Brüksel’de bir otelin süitinde görüştü. Önce inkâr edilen, ancak ortaya çıkmasıyla itiraf edilen gizli görüşme, İsrail’de sert tepki görüp ciddî eleştirilerle hükûmet krizine yol açarken, AKP hükûmeti ve parti sözcüleri savunuyor…
Davutoğlu Meclis’te, “Ben-Eliezer’le Ticaret Bakanı olarak değil, İsrail Başbakanı Netanyahu’yu temsilen görüştük” diyor. Dışişleri Bakanlığı, görüşme talebinin İsrail tarafından geldiği”yle geçiştiriyor. Buna karşılık İsrail basını, “Türk yetkililerinin, gayri resmî görüşme talebiyle doğrudan Ben-Eliezer’e başvurdukları”nı yazıyor.
“İÇE YÖNELİK TAKTİK AMAÇLI POLİTİKA”
Keza AKP Grup Başkanvekili Kılıç, “böyle bir görüşmeyi”, “Türkiye’nin bölgesel dinamiklerle iyi niyete dayalı işbirliği imkânlarını korumak gayesi”yle peşinen onaylıyor.
Aslında Bakanlık sözcüsü Özügergin’in, açık açık “İsrail’le ilişkilerin vardığı nokta bizim de istediğimiz bir nokta değil; görüşmede, son zamanlarda özellikle Gazze’ye yardım konvoyuna saldırıdan sonra Türk-İsrail ilişkilerinin önümüzdeki dönemde düzelmesinin ele alındığı” ifâdesi, bu süreçte bir takım görüşmelerin olduğunu ortaya çıkarıyor. Tesbit şu ki muhtevasına dair “teknik bazı gerekler” dışında hiçbir bilgi verilmeyen “gizli görüşme”, Obama’nın Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerini iyileştirmesi telkinine göre yapılmış. “Gizli görüşme”yi “olağan” karşılayan İsrail gazetelerinden Haaretz’ın, “zaten iki ülke arasında perde gerisindeki temasların bir parçası olarak Orta Doğudaki iki müttefik aktörün görüşmesi” yorumu, Jerusalem Post’un “İsrailli-Türk bağlarını onarmak amacıyla gerçekleşen gizli görüşme” nitelemesi, bunun ifâdesi…
Neticede, bir yandan ilişkileri gözden geçirmek için Telaviv’in tavrı beklenirken, diğer yandan el altından İsrail’le görüşmelerin yapılması, muhalefetin “Türkiye’nin millî duruşunu zedeliyorlar; saman altından su yürütülüyor” değerlendirmesine, “hükûmetin bu hususta da omurgasız davrandığı” ve “bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” tepkisine hak verdiriyor.
Ve İsrail’e karşı “sert kınamalar”ın iç siyasete yönelik taktik amaçlı ikiyüzlü politikadan öteye geçmediği, bir defa daha anlaşılıyor…
Ayıp değil mi?
Benzer konuda makaleler:
- İsrail, işgalden geri dönmüyor
- Hugo Chavez’den İsraile Şok!
- Avrupa’dan büyük öfke
- Cumhurbaşkanı Gül: Türkiye bu saldırıyı asla affetmeyecek
- Tepkiler sürüyor
- Rachel´in ailesi İsrail´e dâvâ açtı
- İsrail’e koşulan “şartlar” ne oldu?
- Kınama yetmez icraat bekliyoruz
- İsrail’le ilişkileri ilerletme lobiciliği…
- Bu mu “başarılı diplomasi”? (2)
İlk yorum yapan olun