İstibdadın yol açtığı kayıplar

Tahakküm, keyfi muamele, kuvvete dayanmakla cebir, rey-i vahit, yani tek kişinin görüşü, suistimalata gayet müsait, zulmün temeli, insanlığın mahisi/yok edicisi olan istibdat,1 bizi maddî ve manevî olarak Ortaçağ seviyesinde durduran, kalkınmamızı ve ilerlememizi engelleyen bulaşıcı bir hastalık gibidir. 2 Bu hastalığın çaresi; insanların cesaret gösterip birbirleriyle meşveret ederek hak ve hürriyetlerine sahip çıkmalarıdır.

İstibdadın bir çok çeşidi vardır: Siyasî istibdat, ilmî istibdat, Bürokratik istibdat, ailevî istibdat v.s. En tehlikelisi siyasî istibdattır. Zira o diğer bütün istibdatların tetikleyicisidir.

Siyasî istibdat, vücuda yayılan kanserli bir hücre gibi toplumun bütün kesimlerine sirayet eder. Yönetici makamına ge(tiri)len ve istibdada meyilli şahıslar, siyasî istibdadı örnek alarak kendi alanında küçük birer müstebit olurlar. Yönetimi altındaki kişilerin cehalet veya korkularından istifade ederek değişik şekillerde onları kendine biat ettirir; onların kabiliyet ve duygularının gelişimini engeller. Önemli bir kısmını iki yüzlü, yağcı, çift kişilikli insanlar haline getirir. Böylesi fertlerden vatana ve millete fayda gelmez.

İSTİBDATLA YÖNETİLEN BİR ÜLKE İLERLEYEMEZ

İstibdatla yönetilen bir devlet, medeniyet yarışında geri kaldığı gibi, içte fakirlik, kaos ve gerilim içinde çırpınırken, uluslar arası camiada adaletin, insan hak ve hürriyetlerinin dikkate alınmadığı, saygınlığı olmayan üçüncü dünya kategorisinde sayılan, geri kalmış baskıcı bir ülke olarak bilinir.

Ne yazık ki, yeryüzündeki istibdadı ve zâlimane tahakkümü ortadan kaldırmak için gelen İslâm dini iken, ona mensup ülkeler, günümüzde istibdatla yönetilmektedir.

İSTİBDAT KENDİLİĞİNDEN ORTADAN KALKMAZ

İnsanlar uyanıp meşrû yollarla hak arama şuuru kazanmadan, müstebitler kendilerinden istibdada son vermezler. Zira istibdatta menhus bir zevk vardır. Hiçbir müstebit hak ve hukukunu, hürriyetini gasp ettiği mazlûmlara acıyarak geri adım atmaz; değişik oyun ve hilelerle insanları uyutarak, istibdatla elde ettiği konumu devam ettirmek ister.

İstibdadın çaresi; toplumu oluşturan fertler, en azından çoğunun, müsbet hareket ederek, kanunsuz ve şiddet yoluna girmeden, akıllarını ve fıtrî cesaretlerini kullanarak ve birbirleriyle istişare ederek hak ve hürriyetlerini bilip onlara sahip çıkmaları, hak ihlâllerine karşı birlikte tepki vermeleri lâzımdır. Başka bir ifade ile demokratik şuur kazanmakla istibdata engel olunabilir.

İbrahim Ersoylu

Dipnotlar:
1– Münâzarât, YAN, İst. 2012, s. 50-51.
2– Hutbe-i Şamiye, YAN, İst. 2009, s. 64.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*