“Bediüzzaman Tırı” Erzurum’dan Karakurt Köyü Boğazı’na geldiğinde; kimbilir belki de Üstad, Birinci Cihan Harbi döneminde İttihat ve Terakki zihniyetinin Osmanlı insanına revâ gördüğü ve doksan bin yiğit askerin şehit olduğu Allahuekber Dağlarına gitmiş, Sarıkamış’ta onların hayalleri ile görüşmüştü. Şehitlerin ruhlarının diriliğini düşününce de buradan onlara Fatihalar okuyup bu “hadisât-ı tarihiyeye” adeta şahitlik etmiş ve o günden beri hazin, gürültülü ve bulanık suyunun akışını hiç değiştirmemiş, yüzde 46’lık bir yatak eğimi ile Türkiye’nin en yüksek hızında akan Aras Nehri istikametinde Kağızman’a doğru yola devam etmişti. Zaraphane Deresinden Dörtyol’a ve oradan Kesik Köprüye gelerek onu karşılamaya gelen Kağızmanlı dostlara selâm verdi, hâl hatırlarını sordu. Herkes onu gördüm görmedim derken kaşla göz arasında “tayy-ı mekân” ederek “baharda gelenlerin” birbirlerini görmelerine fırsat vermek için, kısa bir süre için şehre çıktı, “kışta gelenlerin” yanına gitti.
İlk önce Kağızman’da iken Kâbe’de tavaf ettiği görülen “Hacı Kağızman Hazretlerini” ziyaret etti. Derenin haşin şırıltılarındaki “Ya Celîl, Ya Celîl” zikrini dinledi. Ermeni Çetelerince Çarşı merkezindeki Gamir Damına doldurulup ve içlerinde “Kağızmanlı Şair Hıfzı’’nın da bulunduğu yüz kişiyi aşkın Müslüman ahalinin süngülenerek şehit edildiği yere geldi. Ruhlarına Fatihalar gönderdi. Belki de bu durduğu yer Ali Rıza Ataman’ın “Burada öyle bir abide yapacağım ki, insanlar Ermenilerin yaptığı katliâmı unutmasınlar” dediği yerdi.
Bediüzzaman bu, çok hızlı, ona yetişmek mümkün değil. “Cephe hattında tehlikeli yerlerde“ kalmaktan çekinmez. Onun için Kağızman müdafii yiğitlerini ateş hattında görmek, onların kuvve-i maneviyelerini arttırmak için Taşkışla Binasının olduğu bölgeye gitti, orada Ermenilerle mücadele ederken şehit düşmüş “vatan evlâtlarına” niyeten Fatihalar okudu ve hepsini temsilen Taşkışla girişinde mezarı belli olan Şehit Avcı Mahmut Beyin Türbesinin yanında durdu. “Kuvvetli hayali” ile maziye gitti. Oradan aşağıya inerken yolda tam tekmil ona kıyamda duran, 1918 Kars Millî İslâm Şûrâsı Merkezi Umumî Kurucularından ve bu hükümetin İçişleri Bakanı, Kağızman Savunucularının örgütlenmesinde kilit isimlerden ve TBMM Birinci Meclisi’nde Kars Milletvekili olan Ali Rıza Ataman Bey onu karşıladı. “Hocam, hoş geldiniz. Sizi eve buyur etmek için burada bekliyordum” diye durduğu “Ali Ataman Cadde” kavşağından beraber “Kesik Köprü”de bekleyenlerin yanına geldiler.
Gelirken yolda Ali Ataman, Bediüzzaman’a 1922’de TBBM’de yaptığı konuşmanın halen kulaklarında bugün gibi çınladığını söyledi. Bildiriden sonra da namaza başlayan merhum arkadaşlarının bazılarının hatıralarını anlatarak epey hasret giderdi. O da kendisi gibi “bazı yanlış şeylere taraf olmadığı için” bir daha Ankara’ya gitmediğini beyan etti.
Aman Allah’ım, duyan gelmiş… Kesik Köprü’de bu ne kalabalık?
Çocuklar, gençler, yaşlılar, kadını ile erkeği büyük bir kalabalık. Çok dikkatli bakanlar ise, arka tarafta “kışta çile çeken” yiğitleri de görecekti. Ama onlar tevazularından dolayı arka saflarda duruyorlardı.
Bediüzzaman konuşmaya başladı:
“Evet. Ümitvâr olunuz. Şu istikbal inkılâbı içerisinde en yüksek gür sada İslâm’ın sadası olacaktır…” Herkes çok heyecanlandı. O zulüm devrini gören insanlar bunu görünce sevinç gözyaşlarını döktü. Bediüzzaman onlara el salladı. Mihmandar mikrofonu eline aldı; buradaki sürenin bittiğini söyledi, Herkesin sevinçli ve mahzun bakışları arasında “Bediüzzaman Tırı” Iğdır’a doğru yola koyuldu.
Bugün, dostlarla bu duygular içerisinde “Bediüzzaman Tırı”nı Kağızman yol ayırımında karşılayacağız.
Benzer konuda makaleler:
- Bölgenin, Bediüzzaman’ın fikirlerine ihtiyacı var
- Kars’ta Bediüzzaman rüzgârı
- Doğubeyazıt ve Ahmed-i Hâni Türbesi
- Kars’ta Risale-i Nur’un bayramı
- On birinci rica
- Nurs Köyü’ne ziyaretçi akını
- Risale-i Nur tahlil edilmeyi bekliyor
- Bediuzzaman Hizmet Tır’ı Yoluna Devam Ediyor
- Keçe külâhlı dadaşlarla Bediüzzaman’ı ağırlıyoruz
- Bir şehit hikâyesi: Bediüzzaman’ın öz yeğeni: Ubeyd
İlk yorum yapan olun