Kardeşlerim, arkadaşlarım!

“Ey ahiret kardeşlerim ve ey hizmet-i Kur’âniyede arkadaşlarım!” (Lem’alar, s.274)

“Ey” ile başlayan hitaplar muhatabına iki temel mesaj verir: Dikkat çekmek ve mana pekiştirmek. Demek ki bu hitapla başlayan cümle beraberinde çok ehemmiyetli bilgi vereceğine işarettir.

Kardeşlerim ve arkadaşlarım ifadelerinde çağın insan profilinin dikkate alındığı görülür. “Ey oğul” gibi bir ifade bu zamanın insanına uygun düşmüyor. Zira ene merkezli bir anlayış var. Bu nazarı kırmanın en sağlam metodu rekabete sevk eden “sen-ben” yerine “biz” sistemiyle hareket etmektir. Bu da eşitlikçi, makam olmayan sistemle mümkündür.

Bu hitapların kuru kuruya yapılması da netice vermez. Onun için sebep-netice rabıtası kurulması ve açıklayıcı ifadelerin eklenmesi gereklidir. Üstadın, kardeş ve arkadaş tanımlarından önceki kullandığı açıklayıcı ifadeler bu hitapların ne manaya geldiğini açıklar.

Kardeşliğin ahiret noktasında ele alınması ne kadar büyük bir ailenin parçası olduğumuzu anlatır. Bir insanın biyolojik kardeşleri birkaç kişiden ibarettir. Oysaki din kardeşliği dairesi çok daha geniştir. Efendimizin; “Müslüman, müslümanın kardeşidir.”(Müslim, Birr 58.) hadisi din kardeşliğinin esas olduğunu ihtar eder. Bu kardeşlik elbetteki üç günlük dünya hayatını hedef ittihaz etmez. Zira bu uhuvvetin gayesinde ahiret vardır. Üstad hazretleri de bu manayı nazara vererek, aynı zamanda baki oluşuna da dikkat çeker. Büyük bir ailenin bâki yolcusunun artık kardeşlik tanımı değişmiştir. Doğru yerde olmanın saadetini, huzurunu yaşar. Daha ahiret meyvelerini görmeden dünya hayatında bir nevi cennet hayatını yaşamaya başlamıştır.

Kardeşimiz aynı zamanda arkadaşımızdır. İlk başta arkadaşın ne demek olduğunu anlayamayabiliriz. Hatta kardeş olduğumuza göre arkadaş olmanın gereksiz olduğu fikri de düşünülebilir. Ancak “Hizmet-i Kur’âniye” vechinden arkadaşlığa bakmak kafamızda soru işaretlerinin izale edilmesini sağlar.

Kardeşler arasında mesleklerin farklı olması tabiidir. Hizmet-i Kur’âniye ortak mesleğimiz ve en önemli işimizdir. Bu vazife herkese ihsan edilmeyen bir nimettir. Kainattaki en yüksek hakikat olan iman, Kur’ân emir ve yasaklarının yaşanmasıyla mana kazanır. Dolayısıyla bu hizmet Kur’ân’a, imana hizmettir.

En yüksek hakikatlerin yaşanması için vazifeliyiz fakat yalnız değiliz. Şahs-ı manevi içindeki arkadaşlarımız her daim hizmetteki yoldaşımız, destekçimiz, kardeşimiz…

Bu arkadaşlık zahiren en zor anlarda bile güç verir, motive eder. Geçmişte binler tecrübeyle müşahede edildiği gibi Medrese-i Yusufiye gibi sıkıntılı yerleri cennet bahçesine çevirir. Arkadaşlığın ve mesleğin ne kadar ulvi, âli mertebeler olduğunu nasibi olana haykırır.

Rabbim cümlemize kardeşliği ve arkadaşlığı ihlâs çizgisinde anlayıp amel etmeyi ihsan eylesin. Amin!

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*