Bu yaz, Risale-i Nur’la beraberliğimizin 40. yılını doldurduk. Külliyatı, 1973 Temmuz’unda henüz 14 yaşında iken okumaya başlamıştık; zaman su gibi akıp gitmiş, 2013 Ağustos’una ve 55 yaş eşiğine gelip dayanmışız.
Risale-i Nur’u okumaya başlamazdan önce de Bediüzzaman ve Nurculara muhabbetimiz vardı.
Bu sevgiden Yeni Asya da payını alıyordu.
İlk okuduğum kitap Asa-yı Musa idi.
Konya’dan döndükten kısa süre sonra Edremit’e gidip Avcılar okuma programına katıldım ve orada da Sözler’i okudum. Fethullah Hoca da kamptaydı ve ayak üstü muhaveremiz olmuştu.
Kütahya’ya döndükten sonra düzenli olarak dershaneye gidip gelmeye başladım. Halen temsilciliğimizi yürütmekte olan Servet Bilgin’le orada tanıştım. Hemen her akşam dershanede buluşuyor, şahsî okumalarımızı orada yapıyorduk.
Dershanede, şu anda Denizli’de olan Durmuş Ali İnci başta olmak üzere, öğretmenler vardı.
Kış ve yaz tatillerinde risale okumak üzere Ankara’ya gittik. Kaldığımız yerler arasında Mehmet Kurdoğlu’nun Emek’teki, ODTÜ’lülerin müdavimi olduğu dershanesi de vardı. Ulus’ta Hacı Bayram Camiinin arka tarafında, rahmetli Bayram Yüksel Ağabeyin kaldığı 27 numara da sıkça uğrayıp, bir defasında kandili ihya ederken Üstadın cübbesiyle namaz kıldığımız bir mekândı.
1974 yazında İzmir Gümüldür’de düzenlenen okuma programına katıldığımı da hatırlıyorum.
Sonraki iki sene de risale okumaları, dersler, çevre ziyaretleri ve rahmetli İbrahim İsen’le birlikte Yeni Asya için yaptığımız çalışmalarla geçti.
1976’da Servet Bilgin’le beraber İstanbul’da yaptığımız istişarelerin ardından, yazın Kütahya Yeni Asya Bürosunu açtık. Sonra Ankara’da, bir dönemi Feyzi Allahverdi’nin Dikimevi’ndeki dershanesinde geçen iki dönemlik Hacettepe serencamını takiben, İstanbul Hukuk tercihiyle tekrar sınava girip kazandım, İstanbul’a geçiş yaptım.
1978 Nisan’ında da Yeni Asya Yayınevinde çalışmaya başladım. O gün bugündür buradayım.
Ve 40 senedir Risale-i Nur’u okuma ve anlama çabası içindeyim. Zübeyir Gündüzalp’in hiç aklımdan çıkmayan “Hizmet hizmet derken şahsî dersini unutanın hizmetteki ömrü kısa olur” ikazını da rehber edinerek, şahsî okumalarıma fasıla vermemeye çalıştım. Zaman zaman görev icabı yoğun meşguliyetler sebebiyle geçici aksamalar olduysa da, bulduğum ilk fırsatta telâfisine gayret ettim.
Bu okumaları daha sağlam ve disiplinli bir çerçeveye oturtmak için, 2000’li yılların başından itibaren şöyle bir yöntem uygulamaya başladım:
Okuduğum her kitabın arkasındaki boş sayfaya, başladığım ve bitirdiğim tarihleri kaydediyorum. Yıldan yıla çoğalan bu kayıtlar, dönemlere göre okuma performansımı ölçmemi ve şayet gecikme olduysa telâfisine çalışmamı sağlıyor. Külliyatı her sene baştan sona devretmeye gayret ediyorum.
Niyazım, ömrümü bu çabayla noktalamak.
Benzer konuda makaleler:
- Okuma programları hayatın bir gerçeği oldu
- Yeni Asya Gazetesi nasıl kuruldu?
- Risale-i Nur okumalarında istifadeyi nasıl arttırabiliriz?
- Bu mahalleri Yıldız Sarayı’na değişmeyiz Haydi “Risale-i Nur Küllliyatı’nı Bitirme” programına!
- Mehmet Kutlular: Bir nur talebesinin siyasetteki istikameti
- Sakarya-Geyve Külliyat Bitirme Programına katılanlarla yapılan röportaj
- Sağlıklı nefes huzurlu beden