“Risale-i Nur’un avukatı”: Ahmed Feyzi Kul

alt

İman ve Kur’ân hizmetine yönelik hücumların en dehşetli zamanında Hazret-i Üstada Nur yolunda yoldaş olan bahtiyarlardan birisi de Aydın havalisinden Ahmed Feyzi Kul’dur.

Kudsî Nur hizmeti içinde ilklerden olan Ahmed Feyzi Efendi, Üstad Bediüzzaman’ın bir çok nurlu mektubuna muhatap olmuştur.
Risale-i Nur’a hizmette gösterdiği fedakârlıkla Üstadın tabiriyle “Risale-i Nur’un avukatı” olan Ahmed Feyzi Ağabeyden, Üstad Bediüzzaman bir mektupta şöyle bahseder:

RİSALE-İ NUR’UN AVUKATI

‘’Risale-i Nur’un avukatı ve Aydın havalisinin Hasan Feyzisi ve o civarın bir Hüsrevi kardeşimiz Ahmed Feyzi, üç seneden beri Sikke-i Tasdik-i Gaybi’nin Risale-i Nur’a verdiği yüzer işaretle tasdiklerini, tam bir kat’î bürhan olarak hem hadislerden, hem âyetlerden mana ve cifir muvafakatleriyle Risale-i Nur’un şahs-ı manevisini pek kuvvetli bir surette ispat ediyor. Risale-i Nur’un şahs-ı manevisinin bir mümessili olan Nur şakirtlerinin şahs-ı manevisine bazı işaret-i hadisiyeyi, Nurun tercümanına veriyor. Hakikat ise, tercüman, bir derece telif itibarıyla, o şahs-ı manevinin bir nevî mümessili olmak itibarıyladır. Yoksa haddim ve hakkım değildir ki, ben o kudsî işarete medar olayım.

“Her neyse, ben daha fazla tetkik edemedim. Onun üç buçuk senede ve onun gibi fevkalâde zeki bir kardeşimizin ince tetkikatını vaktim ve hastalığım müsaade etse, tetkik ve tadilden sonra size gönderip, ya Tılsımlar mecmuasının zeyli veya Lem’alar mecmuasına, Risale-i Nur’un hakkaniyetine bir hüccet olarak yazarsınız. O kardeşimizin Nur avukatı Ahmed Feyzi’nin incir teberrüküne mukabil, benim namıma bir Sikke-i Gaybiye mecmuasını ona gönderiniz ki, incirleri bana dokunmasın. Çünkü bu ahirde katiyen mukabelesiz hediyeler beni hastalandırdığı, çok tecrübelerle pek kat’îleşti.

“Hem o kardeşimizin iki mübarek haremi ve muhterem validesinin ve Said ve Nuri namındaki evlâtlarının bana yazdıkları samimî mektuplarına mukabil, hem onlara, hem evlâtlarına çok duâ ediyorum. Öyle bir kahraman Nurcunun öyle hakikatli, muhterem, dindar refikasının Nurlara fedai ve hadim olarak verdikleri masum evlâtlarını ruh u canımızla Nurun masumlar dairesinde kabul ediyoruz. Ve Mehmed Emin ve Ali Akdağ ve Ahmed Feyzi’ye ve umum kardeşlerimize selâm ve duâ ederiz.”1

ÇOK SELÂM VE DUÂ EDİYORUZ

Üç Feyzi’den biri olan Ahmed Feyzi’den Lâhika mektuplarının bir çok yerinde bahsedilir:

“Hem ona (Hasan Feyzi), hem Risale-i Nur’un avukatı Ahmed Feyzi’ye ve arkadaşlarına ve eski kahraman kardeşlerimizden Şefik’e çok selâm ve duâ ediyoruz.”2

RİSALE-İ NUR’A ÇALIŞACAK BİR AZİM

Nurlara hizmette kabiliyet kazanmış, ihlâs ve sadakatle çalışan nerede bir Nur kahramanı varsa Hazret-i Üstad onları âdeta canı gibi sevmiş, korumuş ve taltif etmiştir. Ahmed Feyzi’nin bu anlamdaki hususiyetlerine mukabil, ona hitaben yazdığı bir başka mektupta ise şunları görmekteyiz:

“Ahmed Feyzi’nin de inşaallah Kastamonu Feyzisi gibi bütün kuvvetiyle Risale-i Nur’a çalışacak bir azim ve karar suretinde mektubunu telâkki ediyoruz. Fakat mahviyeti ve tevazuu pek fazla ve istedikleri de pek fazla ve mektubundaki duâları da güzel olduğundan daimî duâmızda buranın Feyzi’siyle omuz omuza girdi.”3

“DAHA ZİYADE KENDİME YAKIN GÖRDÜĞÜMDEN…”

Üstad Hazretleri yazdığı bir başka mektubunda Ahmed Feyzi Ağabey ile alâkalı olarak şunları söyler: “Ahmed Feyzi, onunla bir miktar zeytin ve zeytinyağı göndermiş. Ben Abdülmecid kardeşimin hediyesini kabul etmediğim halde, Ahmed Feyzi kardeşimi daha ziyade kendime yakın gördüğümden hediyesini kabule mecbur oldum. Fakat kaidem bozulmamak için o hediyeye mukabil benim hesabıma bir Sözler mecmuası, beş tane Cevşenü’l-Kebir, üç tane Nazif’in mektubunda yazdığı bana ait nüshalardan ve İstanbul’dan size gelecek Hizb-i Nuriye’yi ona gönderiniz.”4

“EY BAKİYE VÂSIL OLMUŞ FANİ!”

Ahmed Feyzi, Üstadı Bediüzzaman’a ve Nur hakikatlerine karşı hissiyatını şu şekilde ifade eder:

“Hamd-i bînihaye Kerim-i Müteâlâ, salât ü selâm Habib-i Zülcelâle ve onun âl ve ashabına…

“Ey bakîye vâsıl olmuş fâni! Ve ey matlubun bâb-ı rahmetinde oturan mahbûb! Ve ey derecâtın ekmeli olan sıfat-ı abdiyete sülük edebilmiş bahtiyar! Ve ey Şems-i Tâbân-ı Zülcemalin karanlıklara aksettirdiği ziyâ-yı hidayet! Ve ey Habib-i Kuddûsün tarik-ı ulviyetinde karanlıkları yararak uçan şehâb-i şâşaanisâr!

“Hatîat ve masiyet deryasının korkunç deryalar arasında inleyen, Hâlık-ı Kerimin bunca iltifatını nankörlükle karşılamaktan başka bir vaziyeti bulunmayan bu ednâ-yı mevcudat, nail olduğun derece-i makbuliyetten bir katresinin olsun, kendine ihdasını senin şevket ve kereminden bekliyor. Ne olur, beni kendine alıp hizmetinle müşerref kılsan. Ne olur, Habib-i Kibriyâya benim de kendisinin hizmetine intisabım için ve O’nun uşşâkının asgarı ve hikmet ve nurunun dellâlı için yalvarsan, ah!

“Her an ayaklarının altını öpmek ateşiyle mütehassir ve nâlân, ahkar-ı mahlûkat Ahmed Feyzi”5
…….
Üstadına hasret ve iştiyak ateşini yukarıdaki muazzam ifadelerle söndürmeye çalışan Nur’un kahramanlarından Ahmed Feyzi’ye hitaben Üstadın bir fıkrasında yazdığı “selâm” şöyledir:

“Hususan Ahmed Feyzi’ye ve Denizli Hapsindeki kardeşlerimize ve hakkımızda adalete çalışanlara binler selâm…”6

1898 senesinde Isparta Uluborlu ilçesinde doğan Ahmed Feyzi Kul Ağabey 16 Ekim 1972’de vefat etti. Mezarı Selçuk- Çamlık’tadır.

Allah rahmet eylesin, bizleri de Aziz Üstad ve Nur’un kahramanlarının şefaatına mazhar kılsın inşaallahu’r-Rahman..

Dipnotlar:

1- Emirdağ Lâhikası, s. 238.
2- A.g.e, s. 54.
3- Kastamonu Lâhikası, s. 93.
4- Emirdağ Lâhikası, s. 304.
5- Barla Lâhikası, s. 73.
6- Emirdağ Lâhikası, s. 128.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*