Bediüzzaman’ın eserlerinden aldığı ilhamla çok sayıda makale ve eser yazdığını anlatan Michel sözlerini şöyle sürdürdü: “Said Nursî 1911 yılında şöyle bir ifadede bulunmuştu: ‘İnsanların gerçek düşmanları cehalet, fakirlik ve ayrımcılıktır.’ Bize düşen tek şey bu düşmanlarla savaşmaktır.”
Gerçek düşman, cehalet, fakirlik ve ayrımcılıktır
Katolİk din adamı Prof. Dr. Michel Thomas, Said Nursî’nin 1911 yılında “İnsanların gerçek düşmanları cehalet, fakirlik ve de ayrımcılıktır” dediğini hatırlatarak, “Bize düşen tek şey bu düşmanlarla savaşmaktır” diye konuştu.
Prof. Dr. Thomas, Dicle Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘’Kültürlerarası Diyalog’’ konferansında yaptığı konuşmada, diyaloğun, diplomatik temsilcilerinin başka ülkeleri ziyaret ederek görüşmeler yapması, dinlerini değiştirmeleri için insanların baskı altına alınması veya eski defterlerin açılıp yaraların deşilmesi olmadığını belirtti. Thomas, dinler arası diyaloğu, ‘’dinlerin ortak kültürlerini bir araya getirerek, kaynaştırmak ve etkileşimi sağlamak’’ olarak tanımladı.
Düşünce tarzı ve akademik çalışmalar yönünden Said Nursî’nin öğretilerinden ilham aldığını dile getiren Thomas, hem İslâmiyet’in hem de Hristiyan kültürünün, insanlara bir birleriyle çatışma, kavga etme, eksik yönlerini dile getirme yerine kardeşlik, sevgi, bir arada olma ve karşılıklı yardımlaşmayı telkin ettiğini belirtti.
“HIRİSTİYANLARLA MÜSLÜMANLAR ARASINDAKİ DİYALOĞA İHTİYAÇ VAR”
Hem İslâmiyet’te hem de Hristiyanlık’ta Allah’ın insanlara ibadet etmesini emrettiğini ve nasıl ibadet edeceklerini söyleyen bir de rehber gönderdiğini ifade eden Thomas, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Said Nursî 1911 yılında şöyle bir ifadede bulunmuştu ‘İnsanların gerçek düşmanları cehalet, fakirlik ve de ayrımcılıktır.’ Bize düşen tek şey bu düşmanlarla savaşmaktır. Hristiyanlarla Müslümanlar arasındaki diyaloğa ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bu iki din arasında yaşam tarzları açısından da büyük benzerlikler var. Buna, her iki dinin mensuplarının da Allah inancı dışında kalarak bir hayat sürdürememeleri örnek gösterilebilir. Her iki dinin mensupları da hem sosyal hem siyasal hem ekonomik anlamda Allah’ın gösterdiği yolda ilerlemek durumundalar. Her kulun, her din mensubunun dünyaya geldiği dini kolaylıkla analiz edip eleştirme hakkına sahip olması gerekir. Modern dünyada böyle bir çalışmayı yürütmüş kişilerden biri de Said Nursî’dir. O, modern dünyada veya Avrupa’da kökleşmiş değerlerin iki yönlü olduğunu düşünmekteydi. Onun resmettiği kültür haritasına göre, Hristiyanlar ve Müslümanlar bir araya gelip, aydınlanma çağından beri dünyaya kök salmış olan kötü değerlere karşı birlikte mücadele etme durumundadırlar.’’ Hristiyanlarla Müslümanlar arasında savaş olduğu dönemlerde dahi Said Nursî’nin hiçbir Hristiyan grubu zararlı diye itham etmediğini vurgulayan Thomas, ‘’İtiraf etmeliyim ki ülkem Amerika’nın bazı yerlerinde, Müslümanları terörist ve güvenliklerine tehdit oluşturacak insanlar olarak görenler var. Said Nursî’nin birbirimizin düşmanı olmadığımızı, hiçbir kültürün bir diğerinin düşmanı olmadığını vurgulamaktadır’’ diye konuştu.
Benzer konuda makaleler:
- Said Nursî Allah inancını yaydı
- Hutbe-i Şamiye Washington’da
- Said Nursi´den öğreneceğimiz çok şey var !
- Bir Hıristiyan din adamının gözüyle BEDİÜZZAMAN
- Said Nursî, dünya barışından yana
- Müslümanlara saygı gösterin
- Biz muhabbet fedaileriyiz
- Danimarka Kuran´ı öğreniyor
- Mesajları neydi?
- Said Nursî’nin ‘doğru İslâm’ tesbiti çok orjinal
“Asrın müellifi Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin telif ettiği Risale-i Nur’ların medyadaki katıksız dili olmaya özen gösteren Yeni Asya, sağduyulu çizgisinden ödün vermeden ‘doğrunun yanında haklının sesi’ olarak milletimizin gönlünde taht kurmuş bir misyon gazetesidir.”
İlk yorum yapan olun