Tarihin ayinedarlığında; Bediüzzaman’a, eserlerine ve talebelerine baktığımızda, tarihi şeref levhalarıyla bezemişler. Şöyle ki:
1- 1878 yılının bir bahar ayında dünyaya teşrif ettikten sonra, küçük yaşlarda ilim ve irfan davası için mücadele hayatına atılmıştır.
2- İlk defa 1907’de Van’dan İstanbul’a teşrif ederek, bölgenin ve ülkesinin problemleri için mücadele etmiş.
3- 1908 yılında ilan edilen meşrutiyete sahip çıkmış, bu noktada eserler yazmış, gazetelerde “meşrutiyet-i meşrua”yı alkışlamıştır.
4- 1914-1917 tarihlerinde Birinci Dünya Harbi’ne talebeleriyle birlikte iştirak ederek Rus ve Ermeni çetelerinin geri püskürtülmesini sağlamış, harp çatışmaları sırasında İşârâtü’l-İ’caz isimli eserini yazmıştır. Kış mevsiminde esir edilerek Rusya’ya esir kampına götürülmüştür…
5- 1917 tarihinde Rusya’daki esir kampından firar etmiş ve İstanbul’a gelerek Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye’ye üye olarak hizmetlerine devam etmiştir.
6- 1920’de, İngilizlerin İstanbul’u işgal hareketlerini püskürtüyor. Hutuvat-ı Sitte adlı eserini yayımlıyor. Başarılarından dolayı Ankara’ya çağrılarak, Millet Meclisi tarafından taltife mazhar kılınıyor. On maddelik bir beyanname neşrettiriyor.
7- 1925’de, Van’dan alınarak Burdur’a gönderiliyor.
8- Sekiz buçuk ay sonra Burdur’dan Isparta’ya sürülüyor. Barla, onun mekanı olarak seçiliyor. Burada Kur’an tefsirleri olan Risale-i Nur eczalarını te’life başlıyor.
9 Sürgünlerle, hapislerle, bed muamelelerle ömrünün hitamına kadar ona gün yüzü gösterilmiyor, rahatsız ediliyor.
10- Tarihe şeref levhaları olarak geçen mübarek bir ömür 23 Mart 1960 tarihinde son bularak dualarla uğurlanıyor. Allah rahmet eylesin…
Benzer konuda makaleler:
- Burdur hatıraları
- Bediüzzaman’ın Burdur sürgünü ve Fevzi Çakmak’ın günlükleri
- Rus diyarında bir kahraman
- Rus diyarında bir kahraman