Toptancı değil; ölçülü, dengeli bir bakış

İslâm âleminde, genel olarak Batıya iki olumsuz, yanıltıcı, toptancı bakış var:

* Bir kesimi, “Avrupa kötüdür!” deyip ilme, gelişmeye, medeniyete, teknolojiye dahi kapılarını kapatmış.

* Diğer kesim de, “Avrupa her şeyiyle iyidir, kurtarıcıdır!” deyip bütün olumsuzluklarına dahi kucak açmış!

Bediüzzaman ise, toptancı değil, ölçülü, dengeli bir bakış açısı getirir. “Birinci ve ikinci Avrupa” diye onu ikiye ayırarak tahlil eder.

 

* Birincisi: İsevî dini (ki, aslı İslâmiyettir) ile İslâm’ın getirdiği esas, prensip, ahlâk, düşünce ufku ve ilimden feyz alıp, istifade ederek, bugünkü medenî seviyeye ulaşan, hürriyetçi, insan haklarına saygılı, adâleti tesis etmeye çalışan Avrupa…

* İkincisi: Aslı tahrif edilmiş, değişmiş Hıristiyanlığın ve her şeyi karanlık gösteren ve sadece akıl feneri ile her şeyi halledeceğini sanan, eski materyalist Yunan felsefesinin tâlimiyle, beşerî akıl ve düşünce ile yola çıkan; sefahet ve rezâlete yol veren; insanın süflî duygularını, hevâ ve hevesini besleyen ve dünyayı fesada verip kirleten felsefeden beslenen Avrupa…

“Ey sefahet ve dalâlette bozulmuş ve İsevî dininden uzaklaşmış Avrupa! Deccâl gibi bir tek gözü taşıyan kör dehan ile ruh-u beşere cehennemî bir hâleti hediye ettin! Sonra anladın ki, bu öyle ilâçsız bir ilettir ki, insanı âlây-ı illiyyînden [en yüksek mertebeden] esfel-i sâfilîne [aşağıların aşağısına] atar; hayvanatın en bedbaht derekesine indirir. Bu illete karşı bulduğun ilâç, muvakkaten ibtal-i his [duyguları iptal] hizmeti gören cazibedar oyuncakların ve uyuşturucu hevesat ve fantaziyelerindir. Senin bu ilâcın senin başını yesin ve yiyecek!”1

“Bil, ey ikinci Avrupa! Sen sağ elinle sakîm ve dalâletli bir felsefeyi, sol elinle sefih ve muzır bir medeniyeti tutup dâvâ edersin ki, ‘Beşerin saadeti bu ikisiyledir.’ Senin bu iki elin kırılsın ve şu iki pis hediyen senin başını yesin ve yiyecek!” 2

Bediüzzaman’ın, bu paragraflarda geçen “Avrupa” tâbiri, daha genel anlamda “Batı Medeniyeti” olarak da düşünülebilir.

Başka yazılarımızda da işlediğimiz gibi, Batıda fert alkol, uyuşturucu ve çeşitli hastalıkların pençesinde mutsuz bir hayat sürüyor. Aile huzursuz, hatta târümâr olmuş, dağılmış durumda. İntihar, müstehcenlik, alkolizm, fuhuş gibi kötü haller ve alışkanlıklar, “İkinci Avrupa”nın, yani Batı’nın “sefih kısmı”nın marifetidir ve gerçekten de Avrupa’nın başını yemiştir, yemeye de devam ediyor.

Dipnotlar:

1- Lem’alar, 90-107.

2- Lem’alar, s. 119.

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*