Yanlışlarımız uzun ömürlü olmasın

Image
Sözüm ona “modern hayat”, insanların büyük çoğunluğunu fıtratından ve gâyesinden saptırmış durumda.

Hayat büyük ölçüde aşağıdaki hikâye gibi gelişiyor.

Hemen hemen büyük ekseriyetimiz hiçbir şeyi değiştirmeden ve değişmeye çalışmadan yaşıyoruz.

Öteden beri olagelen bazı yanlışları sorgulama gereği bile duymuyoruz. Bu yüzden yanlışlar uzun ömürlü oluyor.

İngiltere’de vaktiyle bir albay, birliğin başına tayin edilmiş… Nöbet çizelgesini incelerken, ‘’Çınaraltı nöbeti’’ diye bir kayıt görmüş. ‘’Bu da ne demek oluyor?’’ diye sormuş kendi kendine, ‘’Çınar altında nöbet mi olurmuş?’’

Nöbetçi subayını çağırıp bilgi istemiş. Fakat nöbetçi subayı bu konuda bir şey bilmiyormuş. Diğer subaylara da sormuş, ama onlar da bir şey bilmiyorlarmış.

Yeni komutan iyice meraklanmış. Kendinden önce birliğe komuta eden albayları bulup hepsine sormuş, lâkin hiçbiri merakını giderememiş.

Büsbütün meraklanan albay, araştıra araştıra, o birliği kuran komutana ulaşmış. Adam seksen küsûr yaşındaymış. Durumu öğrenir öğrenmez kahkahalarla gülmeye başlamış.

‘’Ne oldu, komik bir şey mi söyledim?’’ diye şaşkın şaşkın sormuş yeni komutan. ‘’Hayır dostum, hayır, komik olan sen değilsin.’’ Gülmekten gözlerine biriken yaşları silip yeni komutana anlatmaya başlamış.

‘’Yıllar önce, komutanlarım beni yeni bir birlik oluşturmam için görevlendirdiler. Birliği oluşturdum. Çevre düzenlemesi yaptırırken büyük bir çınar ağacı dikkatimi çekti. Kendim için altına bir sıra (bank) koydurdum. Sırayı boyadılar. Boyalı iken kimsenin oturmaması için de başına bir nöbetçi diktiler. Bahsettiğin çınar nöbeti o olmalı.’’

Yeni komutan da, tıpkı eski komutan gibi, hiç sorgulamadan her şeyi olduğu gibi kabul edip sürdürmenin mantıksızlığına gülmekten kendini alamamıştı.

Bu durum maalesef toplum hayatının ve fertlerin büyük dramı!

Bilhassa bu ülkede, insanımızın ufkunu açacak ilim yuvaları olan kuruluşlar, başta üniversiteler, fakülteler, enstitüler, ilim kuruluşları, araştırma merkezleri “ezberi bozma” yolunda hangi çalışmaları önümüze sunuyorlar?

Teknolojik gelişmelere katkıları nedir?

Hazır oturup “kopyalama” ve “aktarma” yapmaya ne zaman başlayacaklar?

Türban ve başörtüsü avcılığından vakit bulup da başlarını kaldırabilirlerse bir şeyler yaparlar diye bekliyoruz.

Fertler olarak evlerimizdeki, günlük hayatımızdaki kendimize, ailemize, topluma ve insanlığa katkı yapan ne gibi plân ve projelerimiz var?

“İki gün eşit olan kaybetmiştir” hadis-i şerifinin rehberliğinde yeni ufuklar açacak faaliyet ve hizmetlerle dolu günler ve zamanlar geçirebilmek hazine değerindedir.

Hiçbir şey değiştirmeden ve değişmemeye çalışmak bize yakışmamalı.

Yanlışlarımızla beraber, eksik ve noksanlarımızı da sorgulama gereği duymalıyız.

Yanlışlarımız uzun ömürlü olmamalı.

Yeknesak ve rutin ezberini bozmamız gerek.

İşe giderken, ya da eve dönerken bile hep aynı güzergâhı kullanmamak bir değişimdir.

Hayat bizatihi kendisi bir faaliyet, değişim ve gelişimidir.

Yaşadıklarımızın “hayat mı, alışkanlık mı?” olduğu sorusuna vicdanımızı ikna edecek cevaplar bulmalıyız!

Hayat alışkanlığa dönüştüğü gün cazibesini kaybetmiştir. Eğer hayata dikkat etmezsek, her ayrı günü aynı günmüş gibi yaşarız.

Her günümüzün yeni bir hayata ve engin ufuklara yelken açması dilek ve temennisiyle.

 

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*