Yaşanmış bir bebek hikâyesi

Geçtiğimiz haftaki “Doğmamış bebeğin hayat hakkı” başlıklı yazımızın çıktığı sabah gazetede santral, yazı hakkında konuşmak isteyen bir okuyucunun telefonunu bağladı. “Tenkit mi, yoksa tasdik mi edecek? Hayırlısı!” diye düşünerek telefondaki sese odaklandım.

Hattın öbür ucunda İzmir’den aradığını söyleyen heyecanlı bir hanım, yazıyı yeni okuduğunu ve çok duygulandığını, hatıralarının yeniden canlandığını aktarıyordu. Başından geçenleri aktarmasını rica ettim.

BEBEK RAHİMDEN TAHLİYE  EDİLMELİYMİŞ!

Yıllar önce bir rahatsızlığı dolayısıyla uzun süreli zorlu tedaviler geçirmiş, doktorların denetiminde zararlı ışın ve maddelere maruz kalmıştı. Oysa ki bir kaç aylık hamileydi. Ama ne kendisi, ne de doktorlar bunun farkında bile değildi. Bebeğin varlığı tesbit edildiğinde doktorların ilk tavsiyesi bebeğin anne rahminden bir an önce tahliye edilmesi gerekliliğiydi! Bebek gelişimini tamamlamadan alınacaktı. Zaten bunca tedaviden sonra sağlıklı olması mümkün değildi! Uzuvları, zekâsı eksik doğacaktı!

ALLAH’A TEVEKKÜL ETTİM!

Elif Hanım, titrek sesiyle “Kesinlikle karşı çıktım. Sonuç ne olursa olsun, razıydım. Rabbimin verdiği bir cana kıyamazdım. Allah’a tevekkül etmiştim!” diyordu. Çok ağlamış, duâ etmiş, dostlarından duâ istemiş ve devamlı “Bir anne olarak yavrumu katledemem. Allah’a tevekkül ettim!” diye kendini teskin etmişti.

Hamileyken gittiği Kâbe’de ağlayarak yaptığı duâları unutmak mümkün müydü? Hacerü’l-Esved bu duâlara şahitti!

ANNEMİN DUÂSIYIM

Elif Hanım heyecanla anlatıyordu: “Aradan yıllar geçti. Şimdi oğlum sağlıklı, yakışıklı bir delikanlı. Genç Millî Takımda oynuyor. Arkadaşları zaman zaman ona lâtife yapıp ‘Yüzündeki bu nuru sen nereden aldın?’ diye takılıyorlarmış. Ona ‘Oğlum onlara ‘Annemin duâsıyım ben’ de!” diyorum. Ona her bakışımda hamilelikte verdiğim doğru karardan dolayı ve beni evlâd katili olmaktan koruduğu için Rabbime şükrediyorum. Yazınızı okuyunca bunları sizinle paylaşmak istedim” dedi.

HÜLÂSA

Bu olayın benzerlerinin, belki de her gün yüzlercesi yaşanıyor. Ve anneler, babalar, aile büyükleri, doktorlar kararlar veriyor.

Bu kararları verirken duâmız “Rabbimizin razı olacağı” yönde olmalı.

Çünkü bugünün yarını olduğu gibi dünyanın bir de ahireti var!

Masum bir canı katletmek fıtratı bozulmamış her anne için dünyada da, ahirette de taşıması imkânsız ağır bir yüktür!

İbretli hikâyesini bizlerle paylaştığı için Elif Hanıma teşekkür ediyoruz…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*