AİHM, AYM kararları da söke söke mi?

AKP’nin her seçim öncesi; yerli ve millî uçak, helikopter, tank ve araba vaadleri seçim sonrası rafa kaldırılır, zamanı geldiğinde tekrar malzeme yapılır ki, alıştık..

2011, 2015, 2018’de millî uçağımız, helikopterimiz göklerde, tank ve arabalarımız karada olacaktı!

Ancak ne yazık ki, bu vaadler unutulduğu gibi, seçim yatırımından öteye de geçemedi.

Yine bir seçim atmosferi ufkumuza girmiş görünüyor. 2022 mi, daha önce mi, görünen köy, her an her şey olabilir yakınlıkta. Kaybetmeye tahammülü olmayan ve kıyamete kadar iktidarda kalacağım hırsıyla yaşayan AKP, yeni atraksiyonlar peşinde.

31 Mart’ta İstanbul gibi büyükşehirleri Millet İttifakı’na kaptırınca, gelecek seçim için bir takım hazırlıklar yapıyor.

Son kurşunlarını da Kanal İstanbul’a harcıyorlar. 2011 yılında seçim malzemesi olarak “çılgın proje” diye lanse edilip on senedir rafta duran “Kanal İstanbul” projesi, seçime giderken yeniden raftan indirildi.

Yolsuzluk ve kirli işlerin ayyuka çıktığı bir hengâmede gündem değiştirmek mi, yapılır mı yapılmaz mı, iş inada binmiş vaziyette.

Diğer yandan bu inatlaşmaya şehrin emini ve muhalefet de “gereksiz ve zararlı” bir proje diye karşı atakta.

En nihayet geçen 26 Haziran günü CB’nin herşeye rağmen yaparım inatçılığında projenin temeli! atıldı. İBB başkanı “hayır bu Kanal İstanbul projesi değil, seçim projesidir. 2006 yılında kabul edilen otoyol projesinin devamı ve yapılması mecburî olan bir köprünün temelidir” tezinde.

Muhalefet ise CB’ye ve yatırımcılara “bu proje hayata geçse bile ödemeleri yapmayız” resti çekti. Bu reste karşı CB’nin; “söke söke alırlar” çıkışı tartışmaları da beraberinde getirdi. Bir kısım, “Devlette devamlılık esastır, ödemeler hükûmetlere göre değil doğrudan devleti bağlar” derken, diğer kısım ise, “Uluslararası hukukun yıllardan beri gelen gelenekselleşmiş çevre, tabiat, insan ve ekosistem sağlığı üzerinde değerleri vardır. Kanal İstanbul’la bu değerlerin çiğnenmesi uluslararası hukukta da kabul görmeyecektir. Rantı amaçlayan hiçbir sözleşme bu değerleri karşısına alamaz” iddiasında bulundu.

Bize göre esas mesele ise, CB neden kendi yargısına değil de uluslararası hukuka bel bağlıyor olması. Oysa düne kadar onları dışlıyor, dış güçler olarak adlandırıyordu. Osman Kavala ve Selahaddin Demirtaş’ın AİHM tarafından “derhal serbest bırakılsın” kararlarını tanımadıklarını söylüyordu. Altına imza atılan, mağdur olduklarında başvurdukları, iktidara geldikten sonra sağdan/soldan muhalif bir çok kesime siyaseten mahkûmiyet kararları AİHM’den dönünce birden milliyetçi kesilip atarlandıklarında, “söke söke” müeyyide yoktu da bu gün mü var? Keza Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak gibi bireysel başvuru neticesinde ihlâl kararı çıkmasında AYM kararlarını da tanıdılar mı?

Dün öyle bu gün böyle, popülist, işine/dişine ve hesabına geldiği gibi rastgele politikalar ne içte ne dışta kimseye güven vermez, yatırımcıya da…

KANAL DEĞİL, İNAT PROJESİ

Bir defa ekonominin dibe vurduğu, doların 8.6 Euro’nun 10.3 lira olduğu, pandemi münasebetiyle esnafa doğru dürüst yardım yapılmadığı ve kepenk kapatıldığı, enflasyonun hızla tırmandığı, millî gelirin 12,500 dolardan 7/8 bin dolara indiği, işsizliğin % 20’li rakamlara dayandığı, üniversite mezunu gençlerin bir an evvel Avrupa’ya kapak atmak istediği bir Türkiye’de, 16 (75) milyar dolara mal olacağı söylenen Kanal İstanbul, bir proje değil, bir israf ve popülizm yatırımıdır. 2020 Haziran’ında bir çok profesörün imzasıyla yayınlanan bilim akademisi “olumsuz” raporu ortadayken bu inat niye?

Oysa bu iş inat ve siyasî bir yatırım yerine, tarafların iletişim hâlinde istişare edilerek bilim kurulu ve İBB’nin oluru alınarak değerlendirilse olmaz mıydı?

Memleket hayrına/zararına olabilecek bir işi (hizmeti) siyasî ranta çevirmeden bütün taraflarıyla istişare edip, cihet-i erbaasıyla masaya yatırılsa kim (rantçılar, siyasî rüşvetçiler) kaybeder? Millet kazanır, ekonomi kâr eder.

Ama yok, bizde herşey siyasî beka ve kazan-kazan üzerine.

Hâlbuki iktidarın tekrar seçilmesi, bu yolsuzluk, kaos ve kirli işlerin ayyuka çıktığı bir hengâmede zor görünüyor. CB’nin “söke söke alırlar” ifadesi de bunu teyid etmekte…

Benzer konuda makaleler:

İlk yorum yapan olun

Makale hakkında düşüncelerinizi paylaşın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*